background image
515
Pediatrik Transplantasyon
ilaç dozlarinin dümesine ve dolayisiyla toksi-
sitenin azalmasina olanak salar.
Kalsinörin inhibitörü takrolimus, dier im-
münsupresif ajanlarla kombine olarak tüm
transplant tiplerinde en sik kullanilan ajandir.
REJEKS¾YON
Allograft rejeksiyonu alicinin immün yanitinin
sebep olduu organ hasari olarak tanimlanir.
Bu immün yanit için birincil uyaran donörün
Human Leucocyte Antigeni (HLA) dir. Donör
antijenleri alicinin antijen sunan hücreleri,
makrofajlari ve dendritik hücreleri tarafindan
ilenir ve T hücrelere sunulur. T hücre resep-
törüne balanma, hizli bir ekilde arti göste-
ren ve daha yaygin bir inflamatuar yanita ilave
olarak T hücreleri, sitotoksik T hücreleri ve B
hücrelerinin klonal ekspansiyonu ile sonuçla-
nan antijene özgü bir lenfosit yanitini balatir.
Bu hücreler donör graftin endotel ve epitelini
hedef alir. Rejeksiyon riski transplanti takip
eden 6 ay ile 1 yil arasinda en yüksektir, ancak 1
yildan sonra ortaya çikan rejeksiyon da görüle-
bilir ve kendinden/kendinden olmayan immün
tanimanin temel önemini gösterir.
Q AKUT REJEKS¶YON
Akut hücresel rejeksiyon, karacier transplant
rejeksiyonundaki lenfositik kolanjit gibi histo-
lojik olarak graft içinde lenfositik infiltrasyon,
endotelyalitis ve subepitelyal infiltrasyon ile
karakterizedir. Rejeksiyon infiltratlari, infiltra-
tin boyutu ve altta yatan organ hasari dikkate
alinarak iddetine göre evrelenir. (bkz.http://
tpis.upmc.com/TPIShome). Arteriyel vasküler
endotelyal tutulum vasküler rejeksiyon olarak
isimlendirilir ve transplant organ graftinin
bütün perfüzyonunu direkt olarak etkiledii
için rejeksiyonun air bir formudur. Organ
fonksiyonu tipik olarak rejeksiyon infiltrati
tarafindan etkilenir. Rejeksiyonun kesin tani-
si allograft biyopsisi ile konur. Akut hücresel
rejeksiyonun balangiç tedavisi tipik olarak
idame immünsupresyonunda arti ile beraber
birkaç gün süre ile verilen pulse steroid tedavi-
sini içerir. Uygun yanit her organ tipi için fonk-
siyonel ölçümler veya laboratuar sonuçlarini
kullanarak farkli olarak deerlendirilir. Bolus
steroid tedavisine dirençli rejeksiyon tedavisin-
de Orthoclone OKT3 veya antitimosit globulin
gibi bir anti-lenfosit tedaviye ihtiyaç olabilir ve
idame immünsupresyon için siklikla baka bir
ajan eklenir. Akut rejeksiyon döneminin uzun
dönemde graft sakalimina etkisi organ tipine
göre deiir, ancak genellikle tek bir atain be-
lirgin bir olumsuz etkisi olmaz.
Q KRON¶K REJEKS¶YON
Kronik rejeksiyon, allografta kari uzun süreli
hücresel olmayan bir immün yanit sonucunda
ortaya çikar ve iyileme olasilii düük olan
obliteratif fibrotik bir hasara yol açar. Akcier
transplantasyonunda broniyolitis obliterans,
karacier transplantasyonunda duktopenik
rejeksiyon ve böbrek transplantasyonunda
kronik intersitisyel fibrozis, kronik rejeksi-
yonun karakteristik patolojik bulgularindan
bazilaridir. Kronik rejeksiyon geliimi siklikla
organ fonksiyonunda bozulma, son dönem or-
gan yetmezliine ilerleme ile ilikilidir ve tek-
rar transplantasyonun en sik endikasyonudur.
Kronik rejeksiyon gelien hastalarda önerilen
immünsupresyon protokolüne uymama sik
görülür.
ENFEKS¾YON
Q ENFEKS¶YON T¶P¶ VE R¶SK¶
Transplant öncesi deerlendirme, hastanin
önceki enfeksiyon öyküsünü tanimlamali, ba-
iiklik durumunu belirlemeli ve transplant
sonrasi bir viral enfeksiyonun kapilmasi veya
reaktive olmasi gibi potansiyel riskleri deer-
lendirmelidir. CMV, EBV, hepatit B ve C, HIV,
varisella zoster gibi herpes virüsleri ve HSV'ye
kari önceden olumu antikorlari belirlemek
için serolojik çalimalar önemlidir. PTLD da-
hil, CMV ve EBV hastalii için en yüksek riskli
transplant alicilari bu viral ajanlara kari IgG
serolojik titreleri negatif olanlardir.
Bakteriyel, fungal, viral veya firsatçi enfeksi-
yon riski, pediatrik transplant alicilarinda ge-
nellikle transplant organ tipi ve transplant son-
rasi geçen süreye göre belirlenerek, enfeksiyon
tipine özgü olarak artmitir. Transplanti taki-
ben bir ay içindeki erken enfeksiyonlar altta ya-
tan organ hastaliinin komplikasyonlari veya
durumu, transplant ileminin kendisi, veya bu
kritik hastalik dönemindeki bakimi salamak
için ihtiyaç duyulan müdahalelerin salan-
masi ile ilikili olarak siklikla bakteriyel veya
fungaldir.
5
Örnein, Gram negatif veya Entero-
kok gibi organizmalarla olan bakteriyemi veya
batin içi enfeksiyonlar, primer sklerozan kolan-
jit nedeniyle karacier transplantasyonu olan
çocuklarda bu erken dönemde görülür. Safra
kanallari iskemisi ile ilikili safra kaçai gibi
zayif organ fonksiyonu veya cerrahinin teknik
komplikasyonlari ile ilikili komplikasyonlar
da yine bu zaman araliinda olur.
Orta vadedeki enfeksiyonlar transplant son-
rasi ilk aydan sonra altinci aya kadar görülür ve
immünsupresyon, yeni edinilmi veya reaktive
olmu viral enfeksiyonlar, veya donörden ge-
çen enfeksiyonlari yansitir. CMV enfeksiyonu -
donör graftindan geçen primer ya da reaktivas-
yon­ bu dönemde en yüksek risklidir ve sik-
likla antiviral profilaksinin kesildii ilk birkaç
ay içinde görülür. Transplant organ fonksiyo-
nunun normale dönmesi, beslenme durumu-
nun düzelmesi ve cerrahi sonrasi iyilemenin
tamamlanmasi nedeniyle genellikle bu zaman
diliminde alicinin genel durumu düzelmitir.
Bu zaman diliminde enfeksiyonlarin ortaya
çikma riski uygulanan immünsupresyondan
büyük oranda etkilenir ve rejeksiyonun tedavi-
si ile artar.
6
Bu orta zaman araliinda EBV en-
feksiyonu ve PTLD riski dramatik olarak artar.
Geç enfeksiyonlar transplantasyonu taki-
ben 6 ay sonra ortaya çikar ve biliyer striktür
gibi genellikle graftin düzeltilmemi anatomik
veya fonksiyonel anormalliini yansitir veya
devam eden immünsupresyonun derecesi ile
ilikilidir. mmünsupresyonun idame strate-
jilerindeki organa özgü deiikliklerin viral
veya firsatçi enfeksiyonlar tarafindan farkli
derecelerde yansitildii dönem bu dönemdir.
Örnein, çou pediatrik karacier alicisi düük
rejeksiyon riski nedeniyle transplant sonrasi
bu dönemde minimal immünsupresyon alir-
ken kalp ve akcier alicilari yüksek seviyede
immünsupresyon almaya devam ederler. Mini-
mal immünsupresyon alan çocukta enfeksiyon
insidansi, salikli populasyonda görülenden
belirgin olarak farkli deildir.
Q ENFEKS¶YONUN ÖNLENMES¶
Transplant enfeksiyonu yönetimi, posttrans-
plant enfeksiyon açisindan hastaya özgü risk-
leri tanimlamanin yani sira en sik veya ciddi
enfeksiyonlara kari profilaksi ve tarama stra-
tejilerini içerir. Belirli profilaksi protokolleri
transplantin tipi ve transplant merkezine göre
deiir. Antibiyotik profilaksisi, yara veya ilem
ile ilikili bakteriyel enfeksiyonlari önlemek için
perioperatif zaman araliinda verilir. CMV'ye
kari viral profilaksi ajan seçimi ve süreye göre
deiir, ancak tipik protokoller Gansiklovirin
transplant sonrasi ilk 3 ay kullanimini içerir.
Daha uzun süre profilaksi ve intravenöz im-
münoglobulin kullanimi merkezin tercihine
ve transplantin tipine göre deiir. Pediatrik
transplant alicilarinda CMV viremisi taramasi
için kantitatif PCR veya pp65 antijenemi tayi-
ni, klinik hastalik deerlendirmesinin yaninda
profilaksi stratejilerini belirlemek için daha
sik kullanilmaktadir. Benzer olarak kantitatif
EBV-PCR taramasi transplant sonrasi yönetim
aamalarina artan oranda dahil olmaktadir,
ancak merkezler arasi kullanimi ve sonuçlarin
klinik izlem açisindan deerlendirilmesinde
oldukça büyük farkliliklar vardir. Klotrimazol
veya nistatin ile antifungal profilaksi tipik ola-
rak ilk üç ay kullanilir. Pneumocystis jeroveci