![]() sitenin azalmasina olanak salar. transplant tiplerinde en sik kullanilan ajandir. sebep olduu organ hasari olarak tanimlanir. Bu immün yanit için birincil uyaran donörün Human Leucocyte Antigeni (HLA) dir. Donör antijenleri alicinin antijen sunan hücreleri, makrofajlari ve dendritik hücreleri tarafindan ilenir ve T hücrelere sunulur. T hücre resep- törüne balanma, hizli bir ekilde arti göste- ren ve daha yaygin bir inflamatuar yanita ilave olarak T hücreleri, sitotoksik T hücreleri ve B hücrelerinin klonal ekspansiyonu ile sonuçla- nan antijene özgü bir lenfosit yanitini balatir. Bu hücreler donör graftin endotel ve epitelini hedef alir. Rejeksiyon riski transplanti takip eden 6 ay ile 1 yil arasinda en yüksektir, ancak 1 yildan sonra ortaya çikan rejeksiyon da görüle- bilir ve kendinden/kendinden olmayan immün tanimanin temel önemini gösterir. rejeksiyonundaki lenfositik kolanjit gibi histo- lojik olarak graft içinde lenfositik infiltrasyon, endotelyalitis ve subepitelyal infiltrasyon ile karakterizedir. Rejeksiyon infiltratlari, infiltra- tin boyutu ve altta yatan organ hasari dikkate alinarak iddetine göre evrelenir. (bkz.http:// tpis.upmc.com/TPIShome). Arteriyel vasküler endotelyal tutulum vasküler rejeksiyon olarak isimlendirilir ve transplant organ graftinin bütün perfüzyonunu direkt olarak etkiledii için rejeksiyonun air bir formudur. Organ fonksiyonu tipik olarak rejeksiyon infiltrati tarafindan etkilenir. Rejeksiyonun kesin tani- si allograft biyopsisi ile konur. Akut hücresel rejeksiyonun balangiç tedavisi tipik olarak idame immünsupresyonunda arti ile beraber birkaç gün süre ile verilen pulse steroid tedavi- sini içerir. Uygun yanit her organ tipi için fonk- siyonel ölçümler veya laboratuar sonuçlarini kullanarak farkli olarak deerlendirilir. Bolus steroid tedavisine dirençli rejeksiyon tedavisin- de Orthoclone OKT3 veya antitimosit globulin gibi bir anti-lenfosit tedaviye ihtiyaç olabilir ve idame immünsupresyon için siklikla baka bir ajan eklenir. Akut rejeksiyon döneminin uzun dönemde graft sakalimina etkisi organ tipine göre deiir, ancak genellikle tek bir atain be- lirgin bir olumsuz etkisi olmaz. hücresel olmayan bir immün yanit sonucunda ortaya çikar ve iyileme olasilii düük olan obliteratif fibrotik bir hasara yol açar. Akcier transplantasyonunda broniyolitis obliterans, karacier transplantasyonunda duktopenik rejeksiyon ve böbrek transplantasyonunda kronik intersitisyel fibrozis, kronik rejeksi- yonun karakteristik patolojik bulgularindan bazilaridir. Kronik rejeksiyon geliimi siklikla organ fonksiyonunda bozulma, son dönem or- gan yetmezliine ilerleme ile ilikilidir ve tek- rar transplantasyonun en sik endikasyonudur. Kronik rejeksiyon gelien hastalarda önerilen immünsupresyon protokolüne uymama sik görülür. önceki enfeksiyon öyküsünü tanimlamali, ba- iiklik durumunu belirlemeli ve transplant sonrasi bir viral enfeksiyonun kapilmasi veya reaktive olmasi gibi potansiyel riskleri deer- lendirmelidir. CMV, EBV, hepatit B ve C, HIV, varisella zoster gibi herpes virüsleri ve HSV'ye kari önceden olumu antikorlari belirlemek için serolojik çalimalar önemlidir. PTLD da- hil, CMV ve EBV hastalii için en yüksek riskli transplant alicilari bu viral ajanlara kari IgG serolojik titreleri negatif olanlardir. nellikle transplant organ tipi ve transplant son- rasi geçen süreye göre belirlenerek, enfeksiyon tipine özgü olarak artmitir. Transplanti taki- ben bir ay içindeki erken enfeksiyonlar altta ya- tan organ hastaliinin komplikasyonlari veya durumu, transplant ileminin kendisi, veya bu kritik hastalik dönemindeki bakimi salamak için ihtiyaç duyulan müdahalelerin salan- masi ile ilikili olarak siklikla bakteriyel veya fungaldir. batin içi enfeksiyonlar, primer sklerozan kolan- jit nedeniyle karacier transplantasyonu olan çocuklarda bu erken dönemde görülür. Safra kanallari iskemisi ile ilikili safra kaçai gibi zayif organ fonksiyonu veya cerrahinin teknik komplikasyonlari ile ilikili komplikasyonlar da yine bu zaman araliinda olur. immünsupresyon, yeni edinilmi veya reaktive olmu viral enfeksiyonlar, veya donörden ge- çen enfeksiyonlari yansitir. CMV enfeksiyonu - yon bu dönemde en yüksek risklidir ve sik- likla antiviral profilaksinin kesildii ilk birkaç ay içinde görülür. Transplant organ fonksiyo- nunun normale dönmesi, beslenme durumu- nun düzelmesi ve cerrahi sonrasi iyilemenin tamamlanmasi nedeniyle genellikle bu zaman diliminde alicinin genel durumu düzelmitir. Bu zaman diliminde enfeksiyonlarin ortaya çikma riski uygulanan immünsupresyondan büyük oranda etkilenir ve rejeksiyonun tedavi- si ile artar. gibi genellikle graftin düzeltilmemi anatomik veya fonksiyonel anormalliini yansitir veya devam eden immünsupresyonun derecesi ile ilikilidir. mmünsupresyonun idame strate- jilerindeki organa özgü deiikliklerin viral veya firsatçi enfeksiyonlar tarafindan farkli derecelerde yansitildii dönem bu dönemdir. Örnein, çou pediatrik karacier alicisi düük rejeksiyon riski nedeniyle transplant sonrasi bu dönemde minimal immünsupresyon alir- ken kalp ve akcier alicilari yüksek seviyede immünsupresyon almaya devam ederler. Mini- mal immünsupresyon alan çocukta enfeksiyon insidansi, salikli populasyonda görülenden belirgin olarak farkli deildir. plant enfeksiyon açisindan hastaya özgü risk- leri tanimlamanin yani sira en sik veya ciddi enfeksiyonlara kari profilaksi ve tarama stra- tejilerini içerir. Belirli profilaksi protokolleri transplantin tipi ve transplant merkezine göre deiir. Antibiyotik profilaksisi, yara veya ilem ile ilikili bakteriyel enfeksiyonlari önlemek için perioperatif zaman araliinda verilir. CMV'ye kari viral profilaksi ajan seçimi ve süreye göre deiir, ancak tipik protokoller Gansiklovirin transplant sonrasi ilk 3 ay kullanimini içerir. Daha uzun süre profilaksi ve intravenöz im- münoglobulin kullanimi merkezin tercihine ve transplantin tipine göre deiir. Pediatrik transplant alicilarinda CMV viremisi taramasi için kantitatif PCR veya pp65 antijenemi tayi- ni, klinik hastalik deerlendirmesinin yaninda profilaksi stratejilerini belirlemek için daha sik kullanilmaktadir. Benzer olarak kantitatif EBV-PCR taramasi transplant sonrasi yönetim aamalarina artan oranda dahil olmaktadir, ancak merkezler arasi kullanimi ve sonuçlarin klinik izlem açisindan deerlendirilmesinde oldukça büyük farkliliklar vardir. Klotrimazol veya nistatin ile antifungal profilaksi tipik ola- rak ilk üç ay kullanilir. Pneumocystis jeroveci |