![]() sinifi vardir. Salgilanan IgA2, mukozal yüzey- lerdeki ana Ig'dir, iki IgA monomeri, bir ba- layici zincir ve bir salgisal bileenden oluan kompleks olarak bulunur. IgE parazitlere kari immünitede rol alir ve allerjik reaksiyonlara aracilik eder. iikliklere yol açarak kompleman sisteminin balanmasini ve uyumlarini salar, böylece bakteri membran perfore olur. IgG molekülleri makrofaj, lenfosit, NK hücreleri ve granülosit- ler üzerinde bulunan üç tip Fc reseptörüne balanir ve antikor-baimli hücresel toksisite ve Ig'in anneden fetusa geçmesi gibi bazi olay- lara aracilik eder. Buna karin yüksek afiniteli IgE reseptörleri büyük oranda mast hücre ve bazofillerin üzerinde bulunur. Multivalan an- tijenin mast hücreye bali IgE'ye balanmasi allerjik cevabi balatarak mast hücre aktivasyo- nuna neden olur. balayarak plasentadan aktif maternal IgG ge- çii olur. Öyle ki neonatal IgG annenin IgG konsantrasyonunun %10 fazlasina ulair. IgM, IgA ve IgE plasentayi ihmal edilebilir ölçüde geçer. Doumdan sonra pasif olarak geçen IgG miktarlari dütükçe yenidoanda Ig sontezi artar. Bebek 3-4 aylik olunca IgG serum kon- santrasyonu 400mg/dl seviyesine ulair. Tüm Ig'lerin seviyesi yükselmeye devam ederek erikin döneme ait IgM seviyelerine 1 yainda, IgG seviyelerine 5-6 yata, IgA seviyelerine de adolesan çada eriir. Normal konsantrasyon- lar zaman içinde belirgin olarak deitii için IgG seviyelerinin klinik ölçümlerinin yorum- lanmasinda süt çocuu ve çocuklarda yaa göre referans standartlar kullanilmalidir. deki antijeni tanima yeteneine sahip olmala- rina ramen, T hücreleri, proteinin MHC mo- leküllerinin yardimiyla taninmasinda sunulan epitop adi verilen peptid parçaciklarina dönü- mesine ihtiyaç duyar. Bu amaçla antijen sunan hücreler denilen özellemi hücreler olumu- tur ve bu hücreler B hücrelerini, makrofajlari ve dendritik hücreleri içerirler. fagositoz, mikropinositoz gibi deiik me- kanizmalarla çevrelerini örnekleyen antijen- yakalayan hücreler ve IgG, IgE veya patojen yüzeyindeki mannoz rezidülerini taniyan özel- lemi bir dizi reseptör olarak görev görürler. Antijen içeri alindiktan sonra dendritik hücre- ler sitokinler, Toll-benzeri reseptörler ve hücre- içi patojenle ilikili moleküler patern reseptör- ile aktive olurlar. olan olgunlama sürecine götürür. çeri alinan antijen, proteinleri peptidlere yikacak olan özellemi geç-endozomal kompartmanlara götürülecektir. çeri alinma sonrasinda hücre- dii antijen MHC sinif II moleküllerinin yar- dimi ile CD4 MHC sinif I yardimi ile CD8 lasiyla etkilerler. Kostimülatuvar molekül eks- prese eden dendritik hücre tarafindan antijen sunumu her zamanki gibi T-hücre aktivasyo- nuna neden olur. Buna karin kostimülasyon olmaksizin sadece antijen sunumu, antijene özgü immün toleransa katkida bulunan aner- jik T hücre cevabini dourur. Bunun yaninda dendritik hücreler aktive edililerine göre in- terferon ve gibi antiviral özellikte sitokin- leri veya T hücrelerini ayri ayri Th1, Th2 veya Th17 hücre fenotipine dönütürecek olan sito- kinleri olutururlar. Dolayisiyla dedritik hücre- ler immün cevabin balamasinda ve kontrolün- de merkezi bir role sahiptir. CEVAPLARI larin karmaik patojen savunma stratejisinin bir parçasi olduunun hatirlanmasi önemlidir, çou kez dört kategoride siniflandirilir. antijene kari daha önceden olumu IgE mast hücrelerine balanir. IgE'nin antijenle balan- masi mast hücrelerinin ivedi olarak degranü- lasyonu ile birlikte birçok çeit sitokin yaninda histaminin salinimina neden olur. basamaklarinin sonucunda oluan membran atak kompleksi öncelikle membran hasarini tamir etme yetenei olmayan eritrositlere zarar verir. Otoantikorlar retiküloendotelyal sistem- ce tutulmalarini kolaylatirarak doku hasarina neden olabilirler. Buna örnek idiopatik trom- bositopenik purpuradir. Dier durumlarda otoantikorlar dokunun kendisi için bir opso- nin görevi görür ve nötrofil ve makrofajlarin göreve çarilmasiyla doku hasarinin balama- sina neden olur. Bu tip otoantikor aracili hasar, Streptococcus'a kari antikorlarin miyokard antijenleri ile çapraz reaksiyonun görüldüü romatizmal atete oluur, enflamasyon ve doku hasarina neden olur. reseptöre kari antagonist olarak veya reseptör fonksiyonunu bir ekilde etkileyerek zarar ve- rebilirler. lir. Evvelce difteriye kari pasif immünizasyon seyrinde tanimlanmitir, u anda çou zaman ilaç kullanimina sekonder olarak ortaya çikar (Bakiniz Bölüm 197). antikor oluumu baladiinda hastada ate, art- rit ve proteinüri geliir. Bazen vaskülitik bir dö- küntü de görülebilir. Serum hastalii sirasinda en siklikla tutulan vücut alanlari olan cilt, ek- lem ve böbrek, yüksek onkotik basinçli küçük arter yataklari ile karakterizedirler. Bu yüksek onkotik basinç Fc reseptörleri lokal olarak ak- tive ederek tutulan alanlarda immün komp- lekslerin birikimine yolaçar. Bu durum daha sonra enflamatuvar sitokinlerin oluumuna ve nötrofillerin ve dier inflamatuvar hücrele- rin olay yerine çarilmasina yolaçar. Sistemik lupus eritematozis'in bazi bulgulari bu yolla geliir. Kriyoglobulinemi de immün-kompleks benzeri reaksiyona neden olur. nin temeli olmasi nedeniyle iyi bilinmektedir. Burada, doku hasarindan T hücreleri sorum- ludurlar. Birçok otoimmün hastaliin temelin- de T-hücre toleransindaki bir sorunun yattii varsayilmakla birlikte doku hasarindaki ana mekanizmanin T-hücreye dayali olduuna ina- nilir. Otoimmün hastaliklarin çounun MHC haplotipleri ile birlikte görülmesine ramen, gerçekte çocukluk çaindaki nadir hastalikta artmi T-hücre infiltrasyonu görülür. Örnek, multipl skleroz, diabetes mellitus ve Crohn hastaliidir. Juvenil idiopatik artritte, sinoviyal sivi çou zaman fazla sayida nötrofil içerir, ki bu durum doal (innate) baiiklik sisteminin hastaliin belirti ve bulgularindaki rolünün göstergesidir. Sinoviyal membranda, infilt- re eden hücreler çounlukla makrofajlar ve T hücreleridir. yapi kazanir. Bu lenfoid kütlesinin oluumu- nun T-hücre katilimini gerektirdii düünül- mektedir, fakat bu karmaik süreçte T hücrele- rinin gerçek rolü bilinmememektedir. Bir teori, T hücreleri tarafindan antijenin taninmasinin sitokin oluumuna neden olabilecei, bu yolla bunun ardindan gelen birçok etkiye öncülük edeceidir. |