dir. yaami tehdit eden durumlar, zorla/arili te- daviler, ikincil ilevsel ve bilisel yetersizlik ve görünürlük/sosyal stigmatizasyon gibi , psiko- lojik uyuma, herhangi bir fiziksel veya kronik duruma özgün olmaktan ziyade siniflandiril- mami kavramsal bir yaklaim salamaktadir. Pekçok aratirmaci, psikososyal mütereklere odaklanan böyle bir gruplamanin veya sinif- landirilmami yaklaimin, kronik hastaliin aile ve çocuun psikolojik uyumu üzerindeki etkisinin anlailmasini artirabileceini öne sürmülerdir. çocuk hekimleri, çocuun uyumunu etkileye- cek faktörlere hassas olmalidirlar, örnein: tiim ve kiilerarasi beceriler) si (tibbi tedavi planlari, okul veya günde- lik iler). Bu ilevsel alanlarda güçlüklerin tanimlanmasi, sadece tani veya durumun zorluunun analizi ve siniflandirilmasina göre, uyum zorluklarinin, kavranmasini daha çok artiracaktir. dalarinin sosyal desteinin olmasi algisi, en uygun gösterge olarak saptanmi ve bu deste- in olmasi durumunun daha düük depresiv bulgular, durumluk ve sürekli kaygi, sosyal kaygi, içselletirme davrani sorunlari ve dia vurum davrani sorunlari ve daha yüksek genel benlik saygisi ile ilikili olduu bulunmutur. lerinin hastalik seyrine olumlu etkisi nedeni ile, tüm yeni tani almi kanser hastasi çocukla- ra sosyal beceri eitimi önerilmektedir. Geli- tirilecek sosyal becerilerin görüme becerileri, ortak oyun, olumlu akran etkileimi, akran ka- bulü ve arkadalik kurmayi kapsamasi ve alay önerilmektedir. Sosyal yeterliliklerin güçlendi- rilmesinin çocukluk çai kanser sakalim has- talarinda özellikle zaman içinde daha da yararli olduu gösterilmitir. genellikle günlük aktiviteleri bozan, arili , ek duygusal ve enerji kaynai gerektiren veya bir ekilde çocuk ve/veya aileye yük getiren tibbi tedavi planlari uygulamalari gerekmektedir. Bunlara cevap farklilik göstermektedir. Ör- nein bir çocuk özel diyet ve günlük insülin enjeksiyonlarinin uyum salayabilirken, ayni ya ve hastalii olan baka bir çocuk diyet kisit- lamalarina kari çikip, enjeksiyonlar sirasinda kaygili olabilir. kinci çocuun sosyal yalnizlik yaamasi ihtimali daha yüksektir. Aslinda iki olguda da artlar tümüyle aynidir-arili enjek- siyonlar, diet düzenlemesi ve çocuu akranla- rindan ayiran, aktivitelerin kesintiye uramasi. Bu örnekte, pek çok kronik hastalik senaryo- sunda olduu gibi olaylarin stresli, yikici veya kötü olarak algilanmasi, olayin veya durumun doasindan çok, çocuk ve ebeveyne özgü bi- lisel süreçle ilgilidir. tarafindan çok stresli olarak ele alinirsa, çocuk ve ebeveyn daha çok depresif semptom yaaya- cak ve sonuçta daha düük benlik saygisi geli- ecektir. azaltacak çevre deiiklikleri veya çocuk ve ebeveynin stresli olay veya i üstünde daha çok kontrol ve denetimi nasil kuracainin öretil- mesi ile bir ölçüye kadar deitirilebilir. Oyun tedavisi veya seçim hakki sunan dier giriim- ler çocuun tibbi tedaviler ve destek önlemle- rinden kaynaklanan travma algisini azaltarak çocuun travmatik olay ve deneyim üzerinde egemenlik kurmasini salayacaktir. çikma mekanizmasi olabilir fakat kronik duru- mu olan çocuklarda kaçinma, endieyi artirir ve endie cevabinin kaybolmasini engeller. madan sikintili durumla karilamasi için des- tek salayabilir. Eer tibbi tedaviye uyum kötü ise veya ebeveyn, öretmen veya bakim veren dier erikinler tibbi görevlerin tamamlan- masinda airi zorluklar bildiriyorlar ise direk baa çikma stratejileri uygulanmalidir. Belirgin sikinti bulgulari ve psikososyal ilevlerin azal- masi tibbi tedavi planina uyumsuzluk riskini sanlarin, pek çok erikin gibi, tedavilerine he- kimlerinin tanimladii gibi uyum salamalari olasi deildir. layamaz. Kronik hastaliklarda bu uyumsuzluk %50-55'dir. DURUMUNA EBEVEYN¾N UYUMU nisal yaniti, kayip ile baa çikma, stres ile baa çikma, kontrolün odaini deitirme ve finan- sal ve bakim sorumluluklari ile bouma gibi uyumun çeitli alanlarinda deiiklik gösterir. 1869'da yapilan geni bir Kanada çalimasinda, 1727 anne ve 1722 baba ile görüülmü ve bun- larin %12.5'i tek ebeveynli ev olduklarini bildir- mitir. Bu toplumdaki yaklaik 455 anne ve 400 baba kronik hastalii olan çocuklari olduunu bildirmitir. Bu ebeveynler, salikli çocuklari olan ebeveynlere göre 2-3 kat daha fazla ruh salii tedavisi için bavurduklarini bildirmi- lerdir. Salikli çocuu olanlar ile kronik hasta- lii olan çocuu olan ebeveynler arasinda tek ebeveynli ev, anne eitimi, babanin ii, sosyal yalnizlik veya alkol sorunu açisindan fark yok- tu. bazi çalimalarda annelerin %30'unda bir veya iki bozukluk için kriterler olduu bildirilmek- tedir. dirilmesi ile kisitlidir. Genel olarak annelerde, uyum sorunu riski olmakla birlikte, annelerin çounda iyi bir uyum mümkündür. bununla birlikte çocuklarin kendi deerlendir- mesi ile ebeveynin davrani deerlendirmesi uyumlu deildir. yöntemleri kullananlar çocuklarini, çocuklarin bildirdiinden daha az uyum salami olarak algiliyorlar. daki farkliliklari anlamak ve çocuun gerçek uyumunu belirlemek için ek olarak öretmen- ler ve çocuun bakimini yapan dier erikinle- rin de sorgulanmasi gereklidir. |