background image
789
Enflamatuar ve Otoimmün Bozukluklar¿n Patogenezi
T hücreleri için ikinci sinyali salarlar. Siklik-
la patojenin kendisi TLR yoluyla taninarak e
uyarici moleküllerin düzenlenmesinde artma
sinyali oluturabilmektedir. Alternatif olarak
enflamatuar sitokinler, e uyarici molekülleri
de tetikleyebilir. Antijene ek e uyarici sinyaller
ile T hücre artii ve B hücrelerde etkilenmeyle
sitokin üretilmesi ve enfekte hedefin öldürül-
mesi baarili ekilde gerçekleir. Ek olarak T
hücreleri, dier T hücreleri ve immünolojik
hücreler için de kritik önemli düzenleyici rol
oynamaktadir. Antijenin içinde bulunduu e
uyarici sinyal yokluunda T hücre anerjik olur
ve çoalamaz. Algilanan bir tehdit yokluunda
T hücreleri antijeni kendinden varsayar ve gör-
memezlikten gelir. Tehlikeli sinyalin olduu,
ortamin sinirlandirilamadii enfeksiyonlarda
seyirci olan T hücre uygunsuz ekilde aktive
olarak toleransi bozabilmektedir.
DOKU HASARI
MEKAN¾ZMASI
Patolojik konak immün cevabi siklikla dört ka-
tegoriye ayrilmaktadir. Bu süreçlerin karmaik
bir savunma stratejisinin bir parçasi olduu ha-
tirda tutulmalidir. Dorudan veya Tip I hiper-
sensivite tipik alerjik yanit olarak adlandirilir.
Mevcut IgE, direkt olarak mast hücresine bali
antijene kari olumutur. Antijene balanan
IgE, mast hücrelerinde histaminin yani sira
çeitli sitokinlerin salinimi ile granül içeriinin
boalmasina neden olur. IgE aracili doku hasari
nadiren otoimmün durumlarla ilikilidir; fakat
kisitli veriler göstermitir ki mast hücreleri enf-
lamasyonu deitirebilir.
Tip II hipersensivite spesifik olarak otoan-
tikor aracili doku hasari olarak adlandirilir.
Membran atak kompleksini içeren kaskad, ön-
celikle eritrosit gibi hücrelere zarar vermekte,
membran hasarini tamir etme yetenei olma-
maktadir. Dier yandan otoantikorlar, retikü-
loendotelyal sistem tarafindan alimi kolayla-
tirmak yoluyla da doku hasarina yol açabilirler.
Buna örnek olarak idiyopatik trombositopenik
purpura verilebilir. Dier vakalarda otoanti-
korlar, vücudun kendi dokularina kari op-
sonin görevi görür, makrofaj ve nötrofillerin
toplanmasina ve böylece doku hasarina neden
olur. Bu tip otoantikor aracili hasar romatizmal
atete olmakta, streptokoklara kari gelien an-
tikorlar ile miyokard antijenleri arasinda çap-
raz reaksiyon olmakta, bu da enflamasyona ve
semptomlara yol açmaktadir.
Son olarak otoantikorlar reseptör antagonisti
olarak ya da reseptör fonksiyonlarini etkileyerek
(myastenia gravis'de görüldüü gibi) hasara ne-
den olabilmektedir. mmünkompleks hastalii
yada Tip III hipersensivitenin en iyi örnei se-
rum hastaliidir. Orijinal olarak difterinin pasif
immünizasyon seyrinde tanimlanmi olmakla
birlikte u an siklikla ilaç kullanimi sonrasi ge-
limektedir. Klasik olarak tedavi baladiktan
7-10 gün sonra antikor oluumu balayinca ate,
artrit ve proteinüri geliir. Bazen ciltte vaskulit
tarzi döküntü görülebilmektedir. Cilt, eklem ve
böbreklerin küçük arter yataklarinda yüksek
onkotik basinçla karakterize olup bu anatomik
bölgeler büyük olasilikla serum hastaliina bali
tutulmaktadir. Bu yüksek onkotik basinç; tutu-
lan bölgelerde immünkompleks depolanmasina,
sirasiyla lokal Fc reseptör aktivasyonuna neden
olur. Bu daha sonra enflamatuar sitokinlerin
üretilmesine, nötrofil ve dier enflamatuar hüc-
relerin artiina neden olur. Sistemik lupus erite-
matozusun bazi klinik bulgulari bu yolla olabil-
mektedir. Kriyoglobulinemi de immünkomp-
leks benzeri bir duruma yol açabilmektedir.
Gecikmi veya Tip IV hipersensivite, kli-
nisyenler için iyi bilinen ve temelinde tüber-
küloz için olan PPD testine dayanir. Burada T
hücreleri doku hasarindan sorumludur. Çou
otoimmün hastaliin temelinde T hücre tole-
ransinda bozulmanin olduu, birkaçinda ise
ana mekanizmanin T hücrenin tahrik edilmesi
olduuna inanilmaktadir. MHC haplotipleri
ile birlikte çou otoimmün hastaliin ilikisine
ramen çocukluk çai birkaç hastalikta drama-
tik T hücre infiltrasyonu görülmütür. Örnek
olarak multipl skleroz, diabetes mellitus ve
Crohn hastalii gibi. Juvenil idiyopatik artritte
siklikla sinoviyal sivi çok sayida nötrofil içer-
mektedir, bu da hastaliin semptom ve bulgu-
larinda doal immün sistemin rolünün kaniti-
dir. Sinoviyal membran, büyük makrofajlar ve
T hücreler tarafindan igal edilmitir. Bazi va-
kalarda infiltre hücreler, germinal merkezi olan
lenf nodu benzeri bir yapi eklinde görülebilir.
Bu lenfoid birikime T hücre katkisi gerektiine
inanilmakta ama bu kompleks yapi içerisinde T
hücresinin kesin rolü bilinmemektedir.
ENFLAMASYON
Q M¶KROS¶RKÜLASYONDAK¶
DE´¶é¶M
Klinisyenler enflamasyonu; eritem, hassasiyet,
endürasyon, isi ve siklikla fonksiyon kaybi gibi
çok belirgin bulgular temelinde tanimlamali-
dir. Bunlar mikrosirkülasyondaki deiiklikler
sonucu olumaktadir. Otoimmün veya otoenf-
lamatuar bozukluklarin olduu ortamda enfla-
masyonun etkileri büyük ölçüde patolojik ola-
rak görünmektedir. Enfeksiyona yanit olarak
bakildiinda bu deiiklikler daha fizyolojik
olarak anlailabilir.
Enflamasyonun sebebi ne olursa olsun, ha-
sarli kapillerden koagülasyon yolunda bulu-
nan Hageman faktör olarak da bilinen faktör
XII aktive olur. Hageman faktör, faktör XI'i
aktifletirir ve hasarli doku bölgesinde koagü-
lasyon balar. Bu durum o bölgede kan akiini
yavalatir böylece nötrofil adezyonu kolaylair.
Hageman faktör ayrica kallikrein yolunu da
aktifletirerek bradikinin ürünleri olumasina
yol açar. Bradikinin vasküler kaçain oluma-
sindan sorumludur ve endürasyon ve ilik
oluur. Bu ayrica vasküler dilatasyon media-
törlerinden birisidir ve enflamasyonda karak-
teristik kirmizi rengin görülmesine neden olur.
Kallikrein yolu direkt olarak kompleman pro-
tein C5'i ikiye bölerek güçlü kemotaktik faktör
ile nötrofilleri olay yerine çeker. Bu küçük da-
marlardaki deiiklikler, ortama fazla miktarda
nötrofil toplanmasini salar.
Sentinel (öncül) hücre yüzeyindeki TLR ile
bakterinin etkileimi TNF- üretilmesine yol
açar. Bu sitokin, vasküler endotelde P-selektin
ve E-selektin ekspresyonunu arttirir. Bu selek-
tinler, P-selektin glikoprotein ligand-1 (PSGL1)
ve dier glikoproteinlere balanarak nötrofil-
lerin adezyon fazini balatir. Enflamatuar sito-
kinler, platelet aktivatör faktör ve kemokinler,
2 integrinleri aktive ederek nötrofillerin vas-
küler endotele sikica yapimasina aracilik eder.
Bu süreç, enflamasyonlu bölgedeki kan aki
hizinin yava olmasi ile desteklenir. Nötrofiller
diapedez ile vasküler endotele geçer ve bak-
teriye doru yönelir. Vasküler kaçak, kandan
kompleman ve antikorlarin kaçiina izin verir
ve nötrofillerin dokuya girii, opsonizasyonu
bakterilerin hücre içine alinmasini kolaylatirir.
Böylece enflamasyon sirasindaki patolojik de-
iikliklerin her birinin net bir fizyolojik yarari
vardir.
TOLERANS
Tolerans bir süreç için kullanilan kelimedir,
kendine kari yaniti önlemek için T hücreleri
ve B hücrelerinin eitim görmesidir. T ve B
hücrelerindeki tolerans süreci tamamen anla-
ilamami olmakla birlikte günümüzde tek gen
bozukluklari anlaildikça tolerans hakkinda
daha güvenilir bilgiler olumaktadir.
Q B HÜCRE GEL¶é¶M¶ VE
TOLERANS
B hücreleri oluumu ve B hücre reseptörü veya
yüzey immünglobulini bir dizi rekombinasyon
olayi kemik iliinde gerçekleir. Bu olaylar re-
septörlerin rastgele üretimine yol açar ve bun-
lardan birkaçi konak defansinda kullanilir. Air
zincir, ilk bata pro-B hücre aamasinda yeni-
den düzenlenmeye urar. Bu air zincir, hafif
zincir ile çevrelenmekte ve bu aamada air
zincirin hafif zincirle elemesi test edilmek-
tedir. Etkin bir eleme, hafif zincirin yeniden
düzenlenmesini uyararak kemik iliinde pre-B
hücre aamasinda tamamlanmaktadir. B hücre
geliiminde bu aamada fonksiyonel B hücre
reseptörü mevcuttur ve immatür B hücre aa-
masinda hücre yüzeyinde tamamen ifade edilir
hale gelmektedir. B hücre reseptöründe Ig ve
Ig proteinleri bulunur ve bunlar uyariyi hücre
içine iletirler. mmatür B hücre aamasinda B