DE¼ERLEND¾RMELER¾ alabilir. Ölü donöre kari canli donör rölatif siklii organ tipine göre deiir, böbrek trans- plantasyonu olan çocuklarin %50'den fazlasi yaayan bir donörden graft alir. Bütün donör- ler, organ fonksiyonlarinin deerlendirilmesi ve transplant organ aracilii ile aliciya geçme po- tansiyeli olan hastalik veya durumlarin tanim- lanmasi için ayrintili bir tibbi incelemeye tabi tutulur. Organa özgü verilere ek olarak, bütün donörlerin ABO kan grubu, boy ve airliklari ve Hepatit A, Hepatit B, Hepatit C, HIV ve CMV dahil viral serolojileri kesin olarak belirlenmeli- dir. Epstein-Barr virüs (EBV) serolojileri, EBV infeksiyonu ile ilikili alici posttransplant len- foproliferatif hastalik (recipient posttransplant lymphoproliferative disease (PTLD)) riski ne- deniyle sonraki dönemlerde gereklidir. plantin klinik aciliyetine, donör alici uyumsuz boyutuna (size mismatch), donör ve organ fonksiyonuna, ABO'ya ve tahmini graft iskemi zamanina balidir. iyi sonuçlarla alirken kalp ve barsak alicilari mutlaka pediatrik donörlerden uygun boyutta eleen bir organ almalidir. Karacier ve akci- er alicilari, eit boyutta uygun bir pediatrik donör olmamasi halinde erikin boyutta bir donörden küçültülmü boyutta lober veya seg- mental graft alabilir, ancak bu seçenek böyle bir donör organ grafti yaratmak için teknik uz- manlik gerektirdii için evrensel olarak müm- kün olmayabilir. anlailmasindaki ilerlemeler, daha potent im- münsupresör ajanlarin geliimine yol açmitir. Allograft yaniti, antijen sunan hücreler, T hüc- releri, B hücreleri ve NK hücrelerinin birlikte oluturduklari antijene özgü güçlü bir yanittir. Mevcut immünsupresif ajanlar bu yanittaki çe- itli basamaklari hedef alir. (Neoral, Sandimmune), kalsinörin fosfataz ak- tivitesini inhibe ederek ve dolayisiyla T hücre aktivasyonunu inhibe eden NFAT (nuclear fac- tor of activated cells)(aktive hücrelerin nükleer faktörü) transkripsiyon faktörünün aktivas- yonunu inhibe ederek etki ederler. Takroli- musun siklosporinden daha az yan etkisi ol- masi nedeniyle pediatrik transplantasyon için almitir. Hem akut, hem de kronik rejeksiyon tedavisinde ve profilaktik immünsupresyonun idamesinde etkilidir. Oral olarak günde iki kez alinir. Yeterli etkinliin salanmasi ve toksisite- den kaçinilmasi için kan düzeyinin takibi ge- reklidir. Transplantasyonu takiben rejeksiyon olmazsa bir yil içinde hedef kan düzeyleri azal- tilir. Böbrek hastalii veya posttransplantasyon lenfoproliferatif hastalik (aaida) durumlarin- da dozlar ayarlanmalidir. Düzeyler, bazi besin- ler ve ilaçlarin alimi ile deiebilir. Her iki ajan da deien oranlarda enterik beslenme tüpüne yapiir, bu nedenle tüp ile uygulanmasi halin- de doz ayari güvenilmezdir. Sik görülen yan etkileri hiperglisemi, hipertansiyon, ba arisi, böbrek hastalii ve hiperlipidemidir. indüksiyonu için kullanilir ve siklikla ameli- yathanede balar. Uzun dönem steroid tedavi- sinden mümkün oranda kaçinilir, bu nedenle bazi protokoller steroid kullanimini en aza in- dirgemitir. stenmeyen etkileri hipertansiyon, hiperglisemi, psikoz, katarakt, kemik younlu- unda azalma ve femur bainin aseptik nekro- zunu içerir. hidrolizi ile inozin monofosfat dehidrogena- zin potent selektif inhibitörü olan mikofenolik aside çevrilir ve dolayisiyla pürin nükleotidi guanozinin sentezini inhibe eder. Dier hücre tipleri alternatif yollari kullanabilirken T ve B lenfositleri proliferasyon için de novo pürin sentezine baimlidir. Böylece bu ajan T ve B hücre proliferasyonunu ve antikor oluumunu selektif olarak inhibe eder. Akut rejeksiyon için etkili bir tedavidir ve bazi olgularda idame te- davisi için kullanilir. Sik yan etkileri ishal, kus- ma ve kramp tarzi karin arisi gibi gastrointes- tinal semptomlari içerir. regülatörü olan TOR (target of rapamycin) (rapamycin hedef) reseptörüne balanir ve böylece IL-2 üretimini ve B hücre ve T hücre aktivasyon ve proliferasyonunu azaltir. Genel- likle rejeksiyonun ikinci basamak tedavisinde takrolimus veya mikofenolat ile kombine ola- rak kullanilir. antikorudur ve daklizumab monoklonal bir an- reseptörünü bloke eder. T hücrelerine balan- ma B hücrelerinin replikasyon ve aktivasyonu- nu önler. Bu ajanlar genellikle transplantasyon zamaninda veya transplantasyondan sonraki birkaç saat içinde verilir ve akut rejeksiyonu önlemede oldukça etkilidir. ki CD3 antijenine kari bir fare antikorudur. Orthoclone OKT3 steroide dirençli akut re- jeksiyonun tedavisinde veya bazen indüksiyon için kullanilir. Uygulamaya tipik olarak ilk infüzyonlardan sonra birkaç saat süren nezle- benzeri semptomlar ile ilikili bir sitokin sali- nim sendromu elik eder. Premedikasyon bu etkileri önleyebilir. Orthoclone OKT3 kullani- mi bakteriyel ve viral sepsis, aseptik menenjit ve PTLD geliimi için artmi risk ile ilikilidir. (Thymoglobulin, Atgam) insan T hücrelerine kari at veya tavan kökenli bir antikordur. Anti IL-2R antikorlari indüksiyon tedavisi için sik- likla bu ajanlarin yerini almitir, çünkü sitokin salinim sendromuna yol açmazlar ve tolerans gelimesini artirirlar. ¾MMÜNSUPRESYON STRATEJ¾S¾ antijenlerine yanitsizlik durumunu hizli bir ekilde yaratmak için transplant zamaninda verilir. ndüksiyon ajanlari monoklonal veya poliklonal olabilir. En sik kullanilan monoklo- nal ajanlar, aktive T hücrelerindeki IL-2 resep- törü olan CD25'e balanan antikorun insani ve kimerik formlari olan daklizumab ve basilixi- mabdir. düünülse de poliklonal antikor olan timoglo- bulin lenfosit azalmasina yol açar. Tipik olarak transplanttan kisa bir süre sonra erken dönem- de verilirler. T hücre alt tiplerinin izlemi ve dozlamanin CD3 en idame immünsüpresyon protokolleri ba- latilir. Çou pediatrik protokol, farkli immün- süpresif aktivite alanlarina sahip 2 veya 3 ilaç kombinasyonunu içerir. Bu strateji, bireysel |