background image
307
Çocuk Geliùiminin Temel Kavramlar¿
ni ve nörobiyolojik fenotipleri olan çocuklarin
(örn. utangaç ve bununla ilikili olarak otonom
sinir sistemi kolay uyarilan çocuklar) sosyal
çevreye olan duyarliliklarinin daha yüksek
olmasi ile birlikte davranilarini ve fizyolojik
tepkilerini izleme ve sinirlama becerilerinin
yetersizlii ile açiklanmaktadir.
Çevresel olaylarin duygusal çeitliliini fark
edebilme, izleyebilme ve içselletirebilme ka-
pasitesi erken dönemdeki geliimin önemli bir
bileenidir. Bebeklerin onlara bakim veren ki-
ilerle, öncelikle anneleri ile etkileimleri, yaa-
min ilk aylarinda duygularla ilgili deneyimleri
ve bunlarin ifade edilmesini yönlendirmekte ve
ekillendirmektedir. Daha sonraki dönemde ol-
gunlamanin ilerlemesiyle birlikte çocuun duy-
gusal deneyimlerini düzenlenmek için kendisi-
ne bakim veren kiiye baimlilii azalir ve kendi
kendine kontrolü salayabilmesi artar. Kendini
kontrol edebilme kapasitesindeki bireysel fark-
liliklar zihinsel ve fiziksel iyilik halinin önemli
bir belirleyicisidir. Bilim çaindan 250 yil önce
Thomas Sydenham "sinirsel bozukluklarin" ne-
deninin kismen "bedenin bize doa tarafindan
verilen mizaç" ile ilgili olduunu yazmitir.
BA´LANMA VE
B¶REYSELLEéME
Jack P. Shonkoff
nsanolu dier pek çok canli türünden fark-
li olarak yaamin erken döneminde çok uzun
süren bir çaresizlik ve tümüyle baimli olma
deneyimi yaamaktadir. Bu nedenle bebein
ona bakim veren kii(ler) ile ilikisi salikli bir
insan olarak geliebilmesinin temelidir.
Bebek ile ona bakim veren kii arasindaki
ilikinin özellii olan ilk bain kurulmasi (bon-
ding) ve zaman içinde gelien balanma (at-
tachment) biyolojik temeli olan durumlardir.
John Bowlby yenidoanlar ve anne-babalarinin
birbirlerine sikica balanmaya kalitimsal ola-
rak programlandiklarini belirtmektedir. Ye-
nidoanlar insan yüzüne bakmayi ve annenin
sesi gibi yüksek perdedeki sesleri tercih ederler.
Buna karilik bakim veren kiiler bir bebein
gülümsemesi ve alamasindaki acil durum
çarisinin cazibesine yakalanmaktadirlar. Bu
temel balanma davranilarinin farkli aile ya-
pilarinda ve pek çok farkli kültürde ayni oldu-
u belirlenmitir.
6
Erken dönemdeki salikli ve büyümeyi des-
tekleyen ilikinin tanimlayici özellikleri sos-
yal psikolojinin "kariliklilik (reciprocity)" ve
"olumsallik- contingency" kavramlari içindedir.
Baka bir deyile, çocuk ve ona bakim veren kii
kendilerini birbirlerine göre "akortladilarsa", et-
kileimleri uyumludur. Yaaminin erken yilla-
rinda bebek ve ona bakim veren kii arasinda
uyumlu bir ilikinin salanmasi, bakim veren
kiinin bebein tepkilerini ve davranilarini tam
olarak anlayabilme ve uygun kariliklar verebil-
me becerisine balidir. Bakim veren kiinin be-
bee verdii kariliklar onun gerçek isteklerine
en uygun, bebein daha önceki deneyimlerine
dayanarak önceden tahmin edebilecei ekilde
ve bebein duygularina uyumlandirilmi ise
bebek güvende olduunu, kiisel olarak etkin
olduunu hisseder ve benlik duygusunu olumlu
algilar. Bu Erik Erikson tarafindan "temel gü-
ven" olarak adlandirilan durumu, yani di ko-
ullarin öngörülebilir olmasinin içsel eminlik
duygusunu oluturmasini salamaktadir.
7
Pek
çok anne-baba için bebeklerini tanimak, onun
iaretlerini okumayi örenmek bir profesyone-
lin yardimina gerek duyulmadan kendiliinden
doal olarak gelien ve onlara ödüllendirilmi-
lik duygusu salayan bir deneyimdir. Bebek ile
bakim veren kii(ler) arasindaki ilikinin ge-
limesi sürecini zorlatiran durumlar ilikinin
taraflarinin herhangi birinden kaynaklanabil-
mektedir; prematürite, nörolojik sorun, kronik
hastalik ya da çok zor mizaçli olmasi nedeniyle
bebein tepkilerinin zayif ya da anlailmasinin
güç olmasi; deneyimsizlik, psikolojik sorun,
yoksulluk ya da sosyal izolasyon gibi zorlayici
etmenler nedeniyle bakim veren kiinin çocuk
yetitirebilme becerisinin bozulmasi gibi.
Az sayida bakim veren kii ile güvenli ba-
lanmanin salanmasi salikli bilisel, sosyal ve
duygusal geliimin temelidir. Bu süreçte çocu-
un en önemli gereksinimi, daha geni bir çev-
reyi kefetmeye cesaret edebilmek ve sosyal ola-
rak ilikide kalmaya devam ederken otonomi
kazanarak kiiliini farklilatirabilmek için onu
tehlikelerden koruyan ve güvenilir bir dayana-
inin olmasidir. Ayrilma ve bireyselleme süreci
ilerledikçe uyum göstermi olan çocuk kiilera-
rasi salam ilikiler kurma ile fiziksel ve duy-
gusal baimsizliini devam ettirme arasindaki
hassas dengeyi salamanin yolunu bulmaktadir.
Yaamin ilk alti ayinda bebeklerin çou
herkese olumlu tepkiler vermekte; ikinci alti
ayda kendilerine bakim veren temel kiiye ya-
kin olmayi tercih etmekte ve yabanci kiilerle
karilatiklarinda "yabanci kaygisi" belirtileri
göstermektedirler. kinci yil süresince çocuk-
lar ve bakim veren kiiler bir ekilde uzlaarak
yava yava aralarindaki youn ve oldukça ki-
isel balanma ilikilerinden ayrimaktadirlar.
Küçük bebekler "annesinin her zaman orada
olduu" nu varsayarken, geliimin bu önemli
dönemindeki küçük çocuklar aniden kendi-
sinin ayri olduunu farkina varir ve deiik
derecelerde "ayrilik kaygisi" davranilarini
göstermektedirler. Pek çok çocuk için özel bir
battaniye ya da oyuncak gibi bir "geçi nesnesi"
ayrilmanin getirdii zorlukla ba edebilmesini
kolaylatirici yaamsal bir sembol olma göre-
vini taimaktadir. Üçüncü yilin sonuna doru
pek çok çocuk kendilerine temel bakim veren
kiilerin yokluuna geçici olarak katlanabil-
mekte ve tanimadiklari erikinlerle çok zorlan-
madan birlikte olmayi kabul etmektedir.
8
Bebek ile bakim veren kii arasindaki ba-
lanma ile ilgili pek çok aratirmanin sonuçlari
erken yataki balanmanin güçlü olmasinin ve
gerekli ve kaçinilmaz olan ayrilmalara uyum
çözümlerinin sonraki geliim dönemlerine yan-
siyan yararlari olduunu göstermektedir. Be-
beklik döneminde güvenli balanmasi olan be-
bekler daha zengin aratirma davranilari, daha
bilgece ve çok yönlü gelimi problem çözme
becerileri ve daha olumlu duygulanimlar gös-
termektedirler. Güvenli balanma okul öncesi
dönemde daha iyi arkada ilikileri kurabilme,
daha yüksek özgüven ve daha yüksek düzey-
de empati (duygudalik) becerisi ile ilikilidir.
Erikin ya döneminde bireyin daha olgun ve
salam ilikiler kurabilme becerisinin erken
yataki balanma deneyiminden etkilendii
düünülmektedir. Kiisel otonominin gelimesi
ile anlamli sosyal ilikilerin getirdii fiziksel ve
duygusal doygunluk arasindaki çekimenin sür-
mesi yaamin önemli bir temel sorunudur.
EGEMENL¶K VE BAéARMA
Jack P. Shonkoff
Bireysel yeterlik kavrami ve bireyin çevresin-
dekilere egemen olma dürtüsü insanolunun
geliiminin tüm dönemlerinde süren temel
özelliklerdir. Bu özellikler bebeklik döneminde
fiziksel ve sosyal dünyanin özelliklerini kendi
deneyimleri ve etkinlikleri örenmelerini sa-
layan dürtüsel süreç ile balamaktadir
9
.
Bireylerin yapabildiklerinin düzeyi ve ka-
litesi arasindaki farklar kismen bireysel bi-
yolojik yeteneklerinin farkli olmasinin bir
yansimasidir. Bununla birlikte insanolunun
becerileri yaadiklari çevrenin içeriinden ba-
imsiz olarak geliememektedir. Baka bir de-
yile, çocuklarin bireysel yeterlikleri yaamin
ilk yalarinda bakim gördükleri çevrenin ve
daha sonra yaadiklari deneyimlerin saladii
örenme olanaklarinin ve bu olanaklarin ge-
tirdii avantajlardan yararlanmalari için veri-
len destein derecesine göre ekillenmektedir.
Doanin armaani yetenei ile uzun saatler
boyunca antrenman yapmaya kendini adama-
yi birletiren bir atlet ve okul öncesi dönemde
piyano dersleri almasini salayan aileye sahip
bir müzik dahisi biyoloji ve çevre arasindaki di-
namik etkileimin örnekleridir. nsanolunun
yetilerine doa (Arnold Gessell tarafindan po-
püler olmasi salanan olgunlama modelinde
kalitim/yapinin vurgulanmasi) ya da yetime-
nin (James Watson ve B.F. Skinner tarafindan
gelitirilen örenme teorisinde deneyim/çev-
renin etkisinin vurgulanmasi) ne boyutta etkili
olduu ile ilgili uzun yillardir süren sava, bo
yere devam ettirilen anlamsiz bir savatir. Asil
soru hangisinin daha önemli olduu deil her
birinin sonucu nasil etkilediidir.
Çocuklarin yetilerinin deerlendirilmesi ve
bunlarla çaliilmasindaki geleneksel yaklaim
bir grup temel beceri alanina odaklanmakta-
dir. Bu alanlar birbirine baimli ve aralarinda-