![]() hücre duvarlari, aralikli septa ve birden çok hücre sinirini geçebilen dallanan filamanlari içerir ( immersiyon ya altinda tanimlanir. Bu ilemde en iyi verim tünellerin belirlenmesi ve kazin- masi ile elde edilir fakat bozulmami tam tünel bulmak zordur. Çeitli lezyonlarin en di epi- dermis tabakasi 15 numarali bistüri ile tünelin uzun ekseni boyunca kazinarak kaldirilmalidir. Akar, yumurtalari ya da dikilari düük güçlü mikroskop altinda kolayca taninir. zikül tabanindaki epidermal hücreler 15 nu- marali bistüri ile nazikçe kazinarak lam üze- rine yayilir ve metilen mavisi, toluidin mavisi, Wright ya da Giemsa boyalarindan biriyle bo- yanir. Sitopatik virüsler (örn; herpes simpleks, herpes zoster, varisella) büyümü çekirdekli ve belirgin nükleer inklüzyonlari olan mutlinük- lear dev hücre oluumunu uyarir. Herpes simp- leks ve varisella enfeksiyonlarinin tanisinda, kazinti materyalinden hazirlanan direk flöre- san antikor testi gibi hizli immünolojik testler tzanck testinin yerini almitir. lardaki punch biyopsi aleti ile kolaylikla yapi- lir. Lokal anestezi 30-gauge ine kullanilarak %1'lik lidokain enjeksiyonu ile salanir. Epi- nefrin genellikle hemostazi güçlendirmek için eklenir fakat akral bölgeler (ör; parmak ya da burun ucu), bebekler ve airlii 15 kg'dan az olan çocuklarda kaçinilmalidir. Lidokain ve prilokain çözeltilerinin oklüzyon altinda topi- kal uygulanmasi enjeksiyondan kaynaklanan rahatsizlii azaltabilir. Bazi durumlarda daha büyük derin insizyonel biyopsilere ihtiyaç du- yulabilir. Deri biyopsisi sonucunda skar olu- abilir; biyopsi sonrasinda sütür ile kapatma defisiti en az düzeye indirir. Deri biyopsisinin gereklilii ve gerekli ise nereden alinacai ay- rintili bir incelemeyi ve çou durumda derma- tolog konsültasyonunu gerektirir. Yenidoöan Dermatolojisi Çeviri: Y¿ld¿z Kantarc¿ GEL¾ø¾M¾ VE F¾ZYOLOJ¾S¾ i, deri hasarina ve deri yoluyla geçen enfek- siyonlara yatkinlik ve topikal uygulanan ajan- larin artmi toksisite riski açisindan yetikin derisinden farklidir. Yenidoanda vücut yüzey alaninin vücut airliina orani erikinden 5 kat kadar daha fazla iken deri kalinlii %40 ile %60 oraninda daha azdir. Göreceli olarak daha az sa- yidaki kök hücrelerinden oluan rete sirtlarinin seyrek olmasi immatür dermis ile balanti nok- talarinin sinirli sayida olmasina ve bunun sonu- cunda da deri frajilitesinin daha fazla olmasina neden olmaktadir. Sebase bezler doumdan sonraki birkaç hafta boyunca bebek ve anneye ait androgenler etkisiyle hipertrofiktir; fakat ek- rin bez fonksiyonu termden sonraki dönemde de tam gelimediinden airi kundaklama gibi giriimler bebei hipertermi riskine sokabilir. Verniks kazeoza dökülmü keratinositler ve er- kek bebeklerde orani daha yüksek olan glandü- ler lipitlerinden olumaktadir. misin en yüzeyel tabakasi stratum korneumun bariyer fonksiyonudur. 32. gebelik haftasin- dan önce doan bebekler çok ince bir stratum korneuma sahiptirler. Stratum korneumun prematüre yeni doanlarda bile doumdan sonraki ilk 2 hafta içinde olgunlamasina ra- men; prematür yenidoanlarda önemli tran- sepidermal su kaybi ve buna bali hipotermi, sivi ve elektrolit dengesizlii izlenmektedir. Bu problemlerin hepsi prematüritenin derecesiyle orantilidir. Transepidermal su kaybi 24. gebelik haftasinda doan bebeklerde zamaninda do- anlara göre 10 kat daha fazladir. Bariyer fonk- siyonu doumdan sonraki 2 hafta içerisinde hizlica geliir fakat 25. gebelik haftasinda ya da daha erken doan bebeklerde doumdan sonra 4 haftadan uzun süren artmi transepidermal su kayiplari vardir. Bariyer krem ve merhemler kullanilarak bu kayip dramatik olarak azaltila- bilir. Bu süre içerisinde heksaklorofen içeren kimyasallarla temas nörotoksisiteye neden olabileceinden ya da povidon iyodin içeren kimyasallarla temas tiroid fonksiyonlarini de- dir. Kurumu deri hasarlara daha yatkindir ve mikroplara kari giri kapisi oluturarak yaygin enfeksiyon riskini arttirir. VE BAZI DO¼UM LEKELER¾ bain verteksinde izlenen kütanöz bir anoma- lidir. Keskin sinirli lezyonlar tek ya da birden çok ülser, bül eklinde olabilir ya da çapi birkaç santimetreye kadar ulaabilen yara izleri ek- linde görülebilir. Aplazya kütiste alttaki kemik yapilarda da bozukluklar olabilir ve daha bü- yük düzensiz sinirli defektler dura ve menink- slere kadar uzanabilir. Bu daha geni defektler siklikla aileseldir ve menenjit, ölümcül olabilen kanama ve sagital sinüs trombozu gibi kompli- kasyonlar izlenebilir. Gövde ve ekstremitelerin aplazya kütisi dikkat çekici bir biçimde çoun- lukla simetriktir. Histolojik olarak aplazya kü- tis epidermis yokluu, azalmi dermis ve deri eki yapilari ve tam kat lezyonlarda ise tüm deri tabakalarinin yokluu ile karakterizedir. Da- ilim, kalitim ekli ve elik eden anomalilere dayanarak aplazya kütisin birçok alt tipi tanim- lanmitir. Çou aplazya kütis konjenita spora- diktir fakat otozomal dominant ve otozomal resesif geçiler de bildirilmitir. Elik eden ano- maliler arasinda yarik damak dudak, ekstremi- te anomalileri, kütanöz organoid nevüsler ve epidermolizis büllöza bulunmaktadir. Aplazya kütis altta yatan kraniyel bozukluklarin, spinal disrafizmin, omfalosel ya da gastroizisin bir göstergesi olabilir. riyonik füzyon çizgilerinin tam olmayan ka- panmasi olasi nedenler olarak gösterilmitir.. Gövde ve ekstremiteleride lezyonu olan infant- lar parömenlemi ikiz fetüs ve/ veya plasental enfarktüs bulgularinin olmasi etiyolojik neden olarak venüler trombozu akla getirmektedir. iyileir. Hipertrofik ya da atrofik alopesik bir yama kalabilir. yilemeyen ya da kozmetik ola- rak kabul edilemeyecek bir yara izi ile iyileen lezyonlar da, altta yatan bozukluklari göz ardi etmemek için gerekli görüntülemeler yapildik- tan sonra skar dokusu çikarilarak yara yeri pri- mer olarak kapatilabilir. gamze, sinüs, deri katlantisi, nodüller ve kistler izole cilt bulgulari olabilir ya da altta yatan ge- liimsel bozukluklarin bir göstergesi olabilirler. Dermoid kist ya da sinüs, glioma ve ensefalosel |