background image
BÖLÜM 520
Hormonlar¿n
Etki Mekanizmalar¿
Adda Grimberg ve Linda A. DiMeglio
Çeviri: Hakan Döneray
Hedef dokudaki hücrelerin fonksiyonunu et-
kilemek üzere bir doku veya organ tarafindan
dolaima salgilanan moleküle hormon denir.
Salgilanan hormonun hedefi bezden uzak yer-
leimli hücreler (endokrin etki), bezin kendisi
(otokrin etki) veya beze komu hücreler (pa-
rakrin etki) olabilir.
Hormonlar etkilerini temel yapilari birbirine
benzer olan sistemler üzerinden gösterir. Bu
bölüm, ana siniflamadaki balica hormonlari
tarif edecek ve onlarin salikta ve hastalikta na-
sil bir rol oynadiklari hakkinda metodolojik bir
baki açisi salayacaktir. Her bir hormon siste-
mi; hormon üreten bir bez, hormonun kendisi
ve dolaimda bulunan balayici proteinlerden
oluur. Balayici proteinler mevcut hormon
deposu içinde adeta dolaan bir havuz duru-
mundadir. Buna ek olarak, hormonlarin da-
ilimini ve dolaimdaki varliini deitirerek,
hormonlarin aktivite hizini da düzenlerler. Ser-
best hormonun veya ligandin hedef hücre yü-
zeyindeki özel bir reseptöre balanmasi, hücre
fonksiyonunu deitiren ikincil habercilerin
veya bir seri sinyal kaskadi olarak bilinen sin-
yal iletim yolaklarinin aktive olmasina yol açar.
Hormonun hücre fonksiyonu üzerine olan et-
kisi, sinyal yolaklarinin aktivitesinde rol alan
düzenleyici moleküller tarafindan deitirilir.
HORMONLARIN SINIFLAMASI
Hormonlar molekül yapilarina göre siniflandi-
rilir. Amino asit zincirinden oluan peptid ya-
pili hormonlar en büyük grubu oluturur. Kü-
çük nöropeptid hormonlar içinde antidiüretik
hormon (ADH), gonadotropin-serbestletirici
hormon (GnRH) ve tirotiropin-serbestletirici
hormon (TRH) bulunur. nsülin ve büyüme
hormonu (BH) protein yapisinda olup, büyük
peptidlerden oluan hormonlardir. Glikopro-
tein yapisinda olan hormonlar karbonhidrat
yan zincirine sahiptir. Bu yapidaki hormonlar;
human koryonik gonadotropin (hCG), luteini-
zan hormon (LH), follikül-stümülan hormon
(FSH) ve tiroid stümülan hormon'dur (TSH).
Amino asit türevi hormonlarda molekülün son
kismina tirozin ve triptofan gibi amino asitle-
rinden gelen bir NH
2
grubu bulunur. Tirok-
sin, dopamin, katekolaminler ve melatonin bu
grupta yer alir. Peptid yapili hormonlarin etkisi
genel olarak hücre yüzeyinde bulunan resep-
törler vasitasiyla gerçekleir.
Peptid yapili hormonlarin tersine, steroid
yapisinda olan hormonlar lipid ve fosfolipid-
lerden oluur. Bu hormonlar kolesterol (örnek,
testosteron, kortizol) veya eikonazoidlerden
(prostaglandinler) sentez edilir. Retinoidler (A
vitamini) ve D vitamini gibi steroid yapisinda
olan dier hormonlar ise vitamin kökenli hor-
monlardir. Genel olarak, tiroid hormonlari, ste-
roid yapisinda olan hormonlar, retinoidler ve
D vitamini yada eriyen ve etkilerini hücre içi
reseptörler vasitasiyla gösteren hormonlardir.
HORMON RESEPTÖRLER¾N¾N
SINIFLAMASI
Hormon reseptörleri hücrede bulunma yerle-
rine (hücre yüzeyi veya sitozolik nükleer) göre
iki ana grupta toplanir. Reseptörler yapilari ve
iletim mekanizmalarina göre alt gruplara ay-
rilir (
Tablo 520-1
).
2
Peptid yapili hormonlar
hücre zarini geçemedii için, hücre yüzeyinde
bulunan reseptörlere balanir. Böylece, hücre
zarinda balayan uyari, ikincil haberciler va-
sitasiyla iletim kaskadini aktive eder ve hücre
içinde deiiklie yol açar. Hücre zari resep-
törleri; G-protein-coupled reseptörleri, tirozin
kinaz reseptörleri, sitokin ailesi reseptörleri ve
adiponektin reseptörleri olmak üzere dört ana
grupta toplanir. Peptid yapili hormonlarin ter-
sine, lipofilik hormonlar etkilerini sitozolik re-
septörler vasitasiyla gösterir. Hormon-reseptör
kompleksi nükleusa geçer. Nükleusta aktive
olan reseptör gen promoterinde "cevapli ele-
ment" olarak adlandirilan özel balanma bölge-
sine yapiir ve DNA üzerindeki hedef genlerin
transkripsiyonunu etkiler. Nükleer reseptörler;
ligandla aktive olan reseptörler ve "orfan" re-
septörler (endojen ligandlari bilinmeyenler)
olmak üzere iki gruba ayrilir. Ligandla aktive
olan reseptörler de "klasik" reseptörler (steroid,
tiroid ve retinoid hormonlarin reseptörleri) ve
"orfan-kabullenilmi" reseptörler olarak daha
alt gruplara ayrilir. Orfan-kabullenilmi resep-
törler, ya asidi, kolesterol/safra asidi ve kse-
nobiyotik gibi eksojen maddelere balanir. Bu
reseptörlerin endojen ligandlara sahip olduu
daha sonradan bulunmutur.
Q HÜCRE ZARI RESEPTÖRLER¶
G-Protein-Coupled Reseptörler
G-protein-coupled reseptör'ü (GPCR), G pro-
teinlerinden oluan heterodimerik bir molekül-
dür. Yedi çeit transmebran (veya heptahelikal)
GPCR tanimlanmitir. Bu reseptörler ikincil ha-
berci bir yolak ile birleerek çaliirlar. GPCR sayi
olarak bine yakindir ve reseptör ailesi içinde en
büyük grubu oluturur.
3
Bu bölümde anlatildii
gibi, GPCR'ler esas olarak hormonlar tarafin-
dan kullanilir (
Tablo 520-1
). Bununla birlikte,
duyusal aparatus (görme duyusunda rodopsin
reseptörler ve koku duyusunda odorant resep-
törler gibi) ve endojen ligandlari bilinmeyen
("orfan" reseptörler) hücre dii bazi maddeler
tarafindan da kullanilmaktadir.
GPCR'lerin tümü bir ekstrasellüler ligand
balayici domain, yedi transmebran alfa-
heliksten oluan bir demet ve bir karboksi-
terminal sitoplazmik kuyruktan oluur.
ekil
520-1
'de görüldüü gibi, GPCR'lerin yapisinda
bulunan G proteini, hücre içi ikincil habercile-
rin aktive olmasini salayan alfa, beta ve gam-
ma adinda birer subünitten oluur.
Endokrin Sistemin
Bozukluklar¿
KISIM 28
Allen W. Root,
Editör
Behzat Özkan,
K·s·m Çeviri Editörü