background image
309
Çocuk Geliùiminin Temel Kavramlar¿
GEL¶é¶MSEL SÜREC¶N
SÜREKL¶ YA DA KES¶NT¶L¶
OLMASI
Jack P. Shonkoff
nsan geliiminin sürekli ya da kesintili bir
süreç olmasi pek çok tartimanin odak nokta-
sidir. Geliimin kesintili olduunu ileri süren
modelin destekçileri, tüm çocukluk dönemin-
de geliimin seyrine geni bir açiyla bakarak
niteleyici özelliklerdeki dramatik deiikliklere
dikkat çekmektedirler. Oysaki 15 yaindaki bir
çocuk yedi yaindaki bir çocuktan (ya da yedi
yaindaki bir çocuk iki yaindaki çocuktan)
sadece daha fazla ey bilmekle kalmaz, bunlari
bilme ekli de farklidir. Ayrica niteleyici dei-
ikliklerin büyük siçramalarla deil yava yava
gelimesi geliimin sürekli bir süreç olduunu
düündürmektedir.
Çocuk geliimi ile ilgili bilgilerimize en bü-
yük katkilari yapan görüler "evre modeli" ile
kavramsallatirilmitir. Piaget'in bilisel ge-
liim ile ilgili çalimalari ve Freud'un kesin-
tili yapidaki psikososyal geliim evreleri bu
duruma örnektir. Geliimin "evre modeli" ile
ilikilendirilen teorileri çok dikkat çekmekle
birlikte gerçek yaamda insanin günlük yaam
ilevselliinde niteliksel deiiklikler dramatik
deildir. Birbirine karit gibi görünen durum-
larin bir uzlamasi, belirli bir basamaktan fark-
li bir dier basamaa dönüüm anlamina gelen
"geliimsel geçi ­ developmental transition"
kavrami içinde bulunabilir. Geliimsel geçileri
anlamanin bir yolu da bunlari yapisal yeniden
düzenlenme dönemleri olarak düünmektir
(tamamlanmak üzere olan bir evrenin özellik-
leri ile henüz balamakta olan baka bir evrenin
özelliklerini birlikte yansitan psikolojik denge-
sizlik dönemleri). Doal olarak hissettii oto-
nomi kazanma dürtüsünü annesine duyduu
güçlü balilikla badatirmaya çalian küçük
bir çocuun youn kari gelme eilimi buna
örnektir. Dier bir örnek ise, çekirdek ailesiyle
balari ile salikli bir erikin kimlii elde etme
yolunda hissettii bakaldirma dürtülerini
dengeleme gereksinimi olan ergendir.
nsan geliiminin özelliklerinden biri olan
bireyler arasi niteliksel farkliliklar bireylerin
yeterliklerindeki farkliliklarin geliim süreci
içinde deimesi sonucunda ortaya çikmakta-
dir. Bu durum, air engellilik durumu yoksa,
bireyler geliimin özel alanlarindaki yetilerinin
durumuna göre siralandiklarinda her bireyin
sira içinde bulunduu konumun zaman içinde
belirgin ekilde deimesidir. Bireylerin kiisel
performanslarindaki deiikliin düzeyi yaam
süreci içinde karilatiklari deneyimlerinin et-
kileri ile ilikilidir.
Geliimdeki "kritik dönem" kavrami bu-
nunla ilikili bir olgudur. Etnoloji öretilerin-
den köken alan bu kavramda belirli geliimsel
kazanimlarin belirli bir zaman süresi içinde
kazanilmasi gerektiini, "firsat penceresi"nin
kaçirilmasi sonrasinda geri dönüü olmayan ve
kalici ilev kaybinin kaçinilmaz olduu ileri sü-
rülmektedir. Deiik hayvan türlerindeki bazi
davranilarin kazanilmasi için kritik dönem-
lerin olduu gösterilmi olmakla birlikte (örn.
yavru kazlarin ilk gördükleri hareket eden
nesneyi annesi olarak kabul etme davranii)
insanlarda herhangi bir bilisel yeterliin kaza-
nilmasi için kedilerde ve insanlarda binoküler
görmenin gelimesindeki gibi mutlak bir "kri-
tik dönem"in varlii belirlenmemitir. "Kritik
dönem" kavramina alternatif olarak, bazi ge-
liimsel kazanimlarin, daha sonra da salana-
bilmesi imkânsiz olmamakla birlikte, beyinde
hücreler arasi balantilarin geliimi sirasindaki
özel bir dönemde en iyi ekilde salanabildii-
ni belirtmek amaciyla "duyarli dönem" kavra-
mi önerilmitir. Temel güvenin erken bebeklik
döneminde salanmasi ve dil geliimin en iyi
salandii dönemin okul öncesi dönemin so-
nuna kadar olmasi bazi yetilerin duyarli döne-
min diindaki dönemlerde kazanilmasinin güç
olduunu gösteren iki örnektir.
ÇEVRESEL DESTEKLER VE
OLUMSUZLUKLAR
Jack P. Shonkoff
Karmaik geliimsel süreçlerin içeriksel yapi-
sinin önemsenmesinin artmasi, son birkaç de-
kat içindeki insan geliimi ile ilgili bilgilerdeki
önemli bir ilerlemedir. Urie Bronfenbrenner
tarafindan tanimlanan ekolojik insan geliimi
olgusunda basitçe ifade edildii üzere çocukla-
rin geliimi doutan sahip olduklari biyolojik
özelliklerin gücüne ramen içinde yaadiklari
pek çok farkli çevre ve bu çevreler içindeki bi-
reysel deneyimlerinden büyük ölçüde etkilen-
mektedir.
11, 12
Bu çevreler farkli koullara göre
geliimi destekleyici ya da zarar verici olarak
deerlendirilebilmektedir. Ayni çevrenin farkli
özellikleri hem korunma hem de risk kaynai
olabilmektedir.
Çocuun bakim gördüü çevrede ona en ya-
kin olan ailesidir ve bunun merkezinde bebek
ile ona birincil bakim veren kii(ler) arasindaki
günlük etkileimlerin getirdii özel yakinlik
yer almaktadir. Bu ikili iliki, yapisi ve üyele-
rinin geliimini etkileme ekli çok deiken
olabilecek dinamik bir aile sistemi içinde yer
almaktadir. Çocuklar büyüdükçe daha büyük
aile birimini oluturan çevreleri içinde birbi-
riyle örtüen pek çok farkli ilikiden etkilen-
mektedirler. Bu ilikiler annesi, babasi, karde-
leri, büyükanne -büyükbabasi ve geni ailesi
içindeki dier üyelerle arasindaki balardir. Bu
ilikiler içinde kiilerin ilikiye yaptiklari yati-
rimdaki bireysel farkliliklar, belirgin ya da gizli
rekabetler ve bireylerin mizaçlarinin uyumasi
ya da çatimasi çocuklarin büyümeleri sirasin-
daki kiilik geliimlerini ekillendiren çok fark-
li aile deneyimlerine neden olmaktadir. Her
bireyin ailenin üyesi olarak katkilarinin ve bu
katkilarin yapilarinin farkliliina ek olarak; ai-
lelerin özelliklerinin farkli olmasinin da çocuk-
larin geliimine belirgin etkileri olabilmektedir.
Aileler; üyeleri birbirine bali, parçalanmi ya
da olumsuz karmaik ilikiler yaayan aileler
olabilir. Esnek, deiikliklere çok kolay uyum
salayan ya da uyum güçlüü yaayan, kati bir
aile olabilir. Çocuk yetitirme tutumlari kati ve
otoriter ya da izin verici ve hiyerarik olmayan
tutumda olabilmektedir. Bireysel performans
ve davranila ilgili standartlari düük ya da
yüksek; disiplin ve cezaya yaklaimlari sert ya
da affedici olabilmektedir. Etkileimler youn
rekabeti destekleyici olabilmekte ya da güçlü
eitçilik yanlisi mesajlar vermektedir.
Ayni ev ortaminda yaayan çocuklarin tümü
hem ortak deneyimleri paylairlar hem de fark-
li bireysel çevreleri vardir. Her ailenin paylati-
i çevre o aileye özgüdür. Bununla birlikte aile
bireylerinin birbirlerini farkli etkiledii ve de-
neyimledii gerçei her çocuun kendine özgü
bir çevrede yaadii anlamina gelmektedir.
Çocuklar ailelerinin güçlü etkisinin daha üs-
tünde ve çok daha ötesinde içinde bulunduk-
lari toplumdan da etkilenmektedirler. Toplum
da aileye benzer ekilde maddi ve ruhani kay-
naklarinin durumuna göre çocuk için önemli
bir korunma ya da zarar verme kaynai olabilir.
Yaadii yerin yakinlarindaki çalian ailelerin
çocuklarina hizmet veren krein yüksek ka-
litede, kolaylikla ulailabilir ve maddi olarak
uygun bir kre olmasi ya da tam tersi düzensiz
ileyen ve kötü kalitede olmasi buna bir örnek-
tir. Ulailabilir kullanim alanlarinda güvenli ve
güzel parklar, oyun alanlari bulunabilir ya da
aksine tehlikeli ve kötü hissettiren terk edilmi
binalar ve bo araziler olabilir. Okul sistemi
örencileri destekleyici, yaraticilik, fiziksel ve
duygusal bakim açisindan zengin olanaklar
salayan yapida ya da kaynaklari az ve ahlak
sistemi zayiflami olabilir. Çocuun içinde ya-
adii toplum paylatiklari ortak yaami sahip-
lenme ve gurur duygusuyla birleerek tek vücut
olan bir toplumdur ya da manevi çöküntüde ve
kiilerarasi anlamli balayici duygulardan yok-
sundur.
Son olarak, aileler ve topluluklar daha geni
bir kültürün yansimasi olan bir grup deerler
ve geleneklere iç içe yuvalanmi küpler gibi-
dirler. Çocuklarin geliimini etkileyebilecek
kültürel özellikler unlari içermektedir: dinsel
törenler, cinsiyet rolleriyle ilgili tutumlar, ge-
leneksel disiplin yaklaimlari, etnik ayrimcilik
ve irkçiliin sosyal, ekonomik ve politik ku-
rumlari etkileme düzeyi. Azinlik gruplarinda
ya da yeni göç etmi ailelerin çounluunda
yaanan kültürel çelikiler kiisel geliim için