SÜREKL¶ YA DA KES¶NT¶L¶ OLMASI süreç olmasi pek çok tartimanin odak nokta- sidir. Geliimin kesintili olduunu ileri süren modelin destekçileri, tüm çocukluk dönemin- de geliimin seyrine geni bir açiyla bakarak niteleyici özelliklerdeki dramatik deiikliklere dikkat çekmektedirler. Oysaki 15 yaindaki bir çocuk yedi yaindaki bir çocuktan (ya da yedi yaindaki bir çocuk iki yaindaki çocuktan) sadece daha fazla ey bilmekle kalmaz, bunlari bilme ekli de farklidir. Ayrica niteleyici dei- ikliklerin büyük siçramalarla deil yava yava gelimesi geliimin sürekli bir süreç olduunu düündürmektedir. kavramsallatirilmitir. Piaget'in bilisel ge- liim ile ilgili çalimalari ve Freud'un kesin- tili yapidaki psikososyal geliim evreleri bu duruma örnektir. Geliimin "evre modeli" ile ilikilendirilen teorileri çok dikkat çekmekle birlikte gerçek yaamda insanin günlük yaam ilevselliinde niteliksel deiiklikler dramatik deildir. Birbirine karit gibi görünen durum- larin bir uzlamasi, belirli bir basamaktan fark- li bir dier basamaa dönüüm anlamina gelen "geliimsel geçi developmental transition" kavrami içinde bulunabilir. Geliimsel geçileri anlamanin bir yolu da bunlari yapisal yeniden düzenlenme dönemleri olarak düünmektir (tamamlanmak üzere olan bir evrenin özellik- leri ile henüz balamakta olan baka bir evrenin özelliklerini birlikte yansitan psikolojik denge- sizlik dönemleri). Doal olarak hissettii oto- nomi kazanma dürtüsünü annesine duyduu güçlü balilikla badatirmaya çalian küçük bir çocuun youn kari gelme eilimi buna örnektir. Dier bir örnek ise, çekirdek ailesiyle balari ile salikli bir erikin kimlii elde etme yolunda hissettii bakaldirma dürtülerini dengeleme gereksinimi olan ergendir. yeterliklerindeki farkliliklarin geliim süreci içinde deimesi sonucunda ortaya çikmakta- dir. Bu durum, air engellilik durumu yoksa, bireyler geliimin özel alanlarindaki yetilerinin durumuna göre siralandiklarinda her bireyin sira içinde bulunduu konumun zaman içinde belirgin ekilde deimesidir. Bireylerin kiisel performanslarindaki deiikliin düzeyi yaam süreci içinde karilatiklari deneyimlerinin et- kileri ile ilikilidir. den köken alan bu kavramda belirli geliimsel kazanilmasi gerektiini, "firsat penceresi"nin kaçirilmasi sonrasinda geri dönüü olmayan ve kalici ilev kaybinin kaçinilmaz olduu ileri sü- rülmektedir. Deiik hayvan türlerindeki bazi davranilarin kazanilmasi için kritik dönem- lerin olduu gösterilmi olmakla birlikte (örn. yavru kazlarin ilk gördükleri hareket eden nesneyi annesi olarak kabul etme davranii) insanlarda herhangi bir bilisel yeterliin kaza- nilmasi için kedilerde ve insanlarda binoküler görmenin gelimesindeki gibi mutlak bir "kri- tik dönem"in varlii belirlenmemitir. "Kritik dönem" kavramina alternatif olarak, bazi ge- liimsel kazanimlarin, daha sonra da salana- bilmesi imkânsiz olmamakla birlikte, beyinde hücreler arasi balantilarin geliimi sirasindaki özel bir dönemde en iyi ekilde salanabildii- ni belirtmek amaciyla "duyarli dönem" kavra- mi önerilmitir. Temel güvenin erken bebeklik döneminde salanmasi ve dil geliimin en iyi salandii dönemin okul öncesi dönemin so- nuna kadar olmasi bazi yetilerin duyarli döne- min diindaki dönemlerde kazanilmasinin güç olduunu gösteren iki örnektir. OLUMSUZLUKLAR sinin önemsenmesinin artmasi, son birkaç de- kat içindeki insan geliimi ile ilgili bilgilerdeki önemli bir ilerlemedir. Urie Bronfenbrenner tarafindan tanimlanan ekolojik insan geliimi olgusunda basitçe ifade edildii üzere çocukla- rin geliimi doutan sahip olduklari biyolojik özelliklerin gücüne ramen içinde yaadiklari pek çok farkli çevre ve bu çevreler içindeki bi- reysel deneyimlerinden büyük ölçüde etkilen- mektedir. deerlendirilebilmektedir. Ayni çevrenin farkli özellikleri hem korunma hem de risk kaynai olabilmektedir. ile ona birincil bakim veren kii(ler) arasindaki günlük etkileimlerin getirdii özel yakinlik yer almaktadir. Bu ikili iliki, yapisi ve üyele- rinin geliimini etkileme ekli çok deiken olabilecek dinamik bir aile sistemi içinde yer almaktadir. Çocuklar büyüdükçe daha büyük aile birimini oluturan çevreleri içinde birbi- riyle örtüen pek çok farkli ilikiden etkilen- mektedirler. Bu ilikiler annesi, babasi, karde- leri, büyükanne -büyükbabasi ve geni ailesi içindeki dier üyelerle arasindaki balardir. Bu ilikiler içinde kiilerin ilikiye yaptiklari yati- rekabetler ve bireylerin mizaçlarinin uyumasi ya da çatimasi çocuklarin büyümeleri sirasin- daki kiilik geliimlerini ekillendiren çok fark- li aile deneyimlerine neden olmaktadir. Her bireyin ailenin üyesi olarak katkilarinin ve bu katkilarin yapilarinin farkliliina ek olarak; ai- lelerin özelliklerinin farkli olmasinin da çocuk- larin geliimine belirgin etkileri olabilmektedir. Aileler; üyeleri birbirine bali, parçalanmi ya da olumsuz karmaik ilikiler yaayan aileler olabilir. Esnek, deiikliklere çok kolay uyum salayan ya da uyum güçlüü yaayan, kati bir aile olabilir. Çocuk yetitirme tutumlari kati ve otoriter ya da izin verici ve hiyerarik olmayan tutumda olabilmektedir. Bireysel performans ve davranila ilgili standartlari düük ya da yüksek; disiplin ve cezaya yaklaimlari sert ya da affedici olabilmektedir. Etkileimler youn rekabeti destekleyici olabilmekte ya da güçlü eitçilik yanlisi mesajlar vermektedir. li bireysel çevreleri vardir. Her ailenin paylati- i çevre o aileye özgüdür. Bununla birlikte aile bireylerinin birbirlerini farkli etkiledii ve de- neyimledii gerçei her çocuun kendine özgü bir çevrede yaadii anlamina gelmektedir. lari toplumdan da etkilenmektedirler. Toplum da aileye benzer ekilde maddi ve ruhani kay- naklarinin durumuna göre çocuk için önemli bir korunma ya da zarar verme kaynai olabilir. Yaadii yerin yakinlarindaki çalian ailelerin çocuklarina hizmet veren krein yüksek ka- litede, kolaylikla ulailabilir ve maddi olarak uygun bir kre olmasi ya da tam tersi düzensiz ileyen ve kötü kalitede olmasi buna bir örnek- tir. Ulailabilir kullanim alanlarinda güvenli ve güzel parklar, oyun alanlari bulunabilir ya da aksine tehlikeli ve kötü hissettiren terk edilmi binalar ve bo araziler olabilir. Okul sistemi örencileri destekleyici, yaraticilik, fiziksel ve duygusal bakim açisindan zengin olanaklar salayan yapida ya da kaynaklari az ve ahlak sistemi zayiflami olabilir. Çocuun içinde ya- adii toplum paylatiklari ortak yaami sahip- lenme ve gurur duygusuyla birleerek tek vücut olan bir toplumdur ya da manevi çöküntüde ve kiilerarasi anlamli balayici duygulardan yok- sundur. ve geleneklere iç içe yuvalanmi küpler gibi- dirler. Çocuklarin geliimini etkileyebilecek kültürel özellikler unlari içermektedir: dinsel törenler, cinsiyet rolleriyle ilgili tutumlar, ge- leneksel disiplin yaklaimlari, etnik ayrimcilik ve irkçiliin sosyal, ekonomik ve politik ku- rumlari etkileme düzeyi. Azinlik gruplarinda ya da yeni göç etmi ailelerin çounluunda yaanan kültürel çelikiler kiisel geliim için |