![]() larinin aksine birinci ve ikinci kosta ve sternal manubriuma tutunarak göüs kafesi hacminin düzenler. da hidrojen iyonunun artmasi durumunda (ör. metabolik asidoz) solunum kaslarina nöronal uyarinin daha fazla gitmesine neden olur, bu da solunum çabasini arttirir ve solunum sikin- tisi gibi tabloya neden olur. Nöropati veya mi- yopatisi olan hastalarda ise solunum sikintisi bulgulari belirsizdir. Özellikle air düzeyde nö- romuskuler hastalii olan veya nöromüsküler blokaj uygulanan hastalarda solunum ihtiyaci artmasina ramen solunum kaslari ihtiyaca ye- terince yanit veremez. mekanizma olarak kullanilan solunum kaslari gaz deiimini normal tutmada yetersiz kala- bilir ve bu durum arteryel hipoksemi (düük PO bölümde sonra tartiilacaktir. Bu yeterli ven- tilasyonu sürdürülemediinde veya nöronal kontrol yapilamadiinda meydana gelir. So- lunum yetmezlii solunum sayisi azaldiinda (bradipne), yüzeyel solunumda veya solunu- mun durmasi (apne) halinde belirginleir. So- lunum kontrolü santral sinir sisteminin özel- likle beyin sapinin dorudan hasarlanmasi (ör. kafa travmasi, beyin tümörü veya kanamaya bali kompresyon) durumunda baskilanir veya baskilayici ilaç alimi (ör. opoid veya barbitürat- lar) sonrasi fonksiyonel olarak yetersiz olur. DUVARININ MEKAN¾K D¾SFONKS¾YONU güçler iki tip fiziksel hayat verici olayin ol- masini salar: bir tanesi akcier ekspansiyonu (inflasyon), dieri ise ekspirasyon ve gaz aki- midir. pirasyon sirasinda inflasyonun tersine akcier boalma (deflasyon) eilimindedir. Alveoler intertisyum, hava yollari ve akcier damarla- rindaki fibriler ba doku bu ekilde çalima için iyi örneklerdir. nspirasyon esnasinda gerildik- lerinde, bu fibriler yapilar kauçuk bir bant gibi moleküler yapilarinda enerji toplar, ekspirasyon sirasinda ise önceki eklini alir (recoil) ve ener- jiyi saliverirler. Elastik fibriller ne kadar çok gerilirse eski ekillerine dönmeye yatkinliklari o kadar fazla olur ya da akcier recoili o kadar fazla olur. Alveolar gaz-sivi deiimi akcier bo- almasinda etkili element olarak rol oynamak- tadir. Alveol yüzeyinde bulunan sivi su bazli so- lüsyon gibi, alveollerin hava ile temasini salar, sivi içindeki su molekülleri bu ekilde solüsyo- nu iterek yer deitirmesini salar. Bu yüzeyde bir itici güç oluturmakta ve buna yüzey gerilimi olarak bilinmektedir, bu alveollerin hacminin azalmasini engeller. Salikli akcierlerde, tek tabaka halinde lipid (sürfaktan) bulunmasi al- veol hacminin korunmasini, gaz ve sivi fazlarin birbirinden ayrilmasini salar ve yüzey gerili- mini ayarlayarak alveollerin recoiline katkida bulunur. Hastalik veya immatürite sürfaktan fonksiyonunu etkilere, (bkz. Bölüm 54) yüzey gerilimi artar ve siklikla yeterli inflasyona izin vermeyecek seviyelere kadar akcier recoilinin artmasina neden olur. nflasyonun ardindan, akcier boalir fakat bu boalma diarida göüs duvari tarafindan dengelenerek geride akcier- de hava kalmasi salanir ( sina gerek duymasi nedeniyle (ekspirasyon ise pasif bir olaydir ve bu akcier ve göüs duvari- nin recoil (eski halini alma) özellii nedeniyle kolaylatirilir), hastaliklarin fizik muayene bul- gusu olarak akcier veya göüs duvari komp- liyansi artmitir ve her zaman inspirasyonda ekspirasyona göre daha belirgindir. akcierin deiken hacmi gibi doku kompo- nentleri arasindaki küçük moleküler etkile- menin sonucundadir. Bu güçler inflasyon ve deflasyonun her ikisininin karilikli olarak etkilemesinden kaynaklanir. Bu tam olarak araçlarin hizinin yakit tüketimini, yolun ta- mamlanmasi ve hava sürtünmesini belirlemesi gibi tanimlanabilir. Bu güçlerin artimi (siklikla direnç güçleri olarak siniflandirilir) öncelikle hiza balidir (veya akim hizi) ki bu inflasyon ve deflasyon sirasinda görülür. duvarinda recoilinin anormal artii ile karak- birleùtirilir, ayr¿ca bu merkez akciöer, gööüs duvar¿ndaki mekanoreseptörler ve beynin diöer bölgelerin- den gelen verilerle iùlenir. Arteryel PCO solunumu (alae nasae dilatatörlerinde kontraksiyon), vokal kord abdüksiyonunda art¿ù ve farenkste di- latasyonla inspirasyon s¿ras¿nda hava geçiùini kolaylaùt¿r¿r ancak bunlar muayene eden kiùi taraf¿ndan fark edilmez. Bununla birlikte, solunum s¿kl¿ö¿nda art¿ù (genellikle takipne) veya interkostal ve subkostal çekilmeler (diyaframan¿n güçlü kas¿lmas¿ ile oluùan subatmosferik plevral bas¿nçtan dolay¿) hemen her zaman solunum sistemi hastal¿ö¿ olan çocuklarda belirgindir. |