![]() tikaniklii, öksürük, hiilti) pediatristlerin en sik karilatii yakinmalar arasindadir. Bu ne- denle, klinik öykü, allerjilerin doru tanisi için anahtardir. Bulgu ve semptomlar hem hedef organa ve spesifik hastaliin immünopatoge- nezine hem de hastanin yai ve hastaliin sü- resine bali olarak deiir. Allerjen maruziyeti ile klinik semptomlar arasindaki karakteristik zamansal iliki her defasinda belirgin deildir ve ancak yönlendirmeli bir sorgulama sonunda ortaya çikarilabilir. Bazi olgularda, maruziyet tipi kesin olarak bilinmez, ancak semptomlar ileri tetkik gerektirecek kadar karakteristiktir. çocuu veya küçük çocuklarda nadiren allerji bulgusudur. Bu ya grubunda bu semptomlarin balica sebebi sik görülen solunum yolu enfek- siyonlaridir. 3 yaindan sonra viral enfeksiyon- lar sik görülür, ancak özellikle kronik nazal semptomlarin veya göz bulgularinin varliinda ev içi allerjenlere kari allerji de rol oynayabilir. Mevsimsel allerjiler (ör."saman nezlesi"), polen allerjenleri ile duyarlanma genellikle hayatin daha geç dönemlerinde olduu için siklikla ço- cuk okul çaina yakin olduunda ortaya çikar. allerjisini düündürür. Daha büyük çocukta IgE aracili besin allerjisininin tipik semptomlari, gastrointestinal semptom olsun veya olmasin, flaing, ürtiker ve anjiyödem iken retro-sterral yanma, tekrarlayan kusma ve disfaji gibi bulgu- lar, cilt bulgulari elik etmese bile, siklii gittik- çe artan ve besin allerjilerinin rol oynayabildii bir bozukluk olan eozinofilik özefajiti düündü- rür (Bölüm 394 ve 411'e bakiniz). genezinde allerji suçlanmaktadir. Bu hastalik- larin patogenezinde üst solunum yollarindaki kronik allerjik enflamasyon rol oynayabilir. Öte yandan, çocukluk çai allerjilerinin itah- sizlik, halsizlik, kronik ari veya örenme güç- lükleri gibi davranisal problemleri içeren izole konstitüsyonel semptomlarin sik görülen se- beplerinden olduu düüncesini destekleyecek bir kanit yoktur. Bu durumun dikkate deer bir istisnasi, uyku apnesi ile beraber olan veya olmayan, belirgin nazal obstruksiyona yol açan air perennial allerjik rinosinüzitli çocuktur. Bu çocuklar medikal tedaviden fayda görürler ve siklikla allerjileri kontrol altinda olduunda terirler. öngörülen antijenlere kari spesifik antikorla- rin saptanmasi için laboratuar testleri yararli olabilir. Pediatristler, serumda allerjen-spesifik IgE (daha önceden RAST, veya radioallergoab- sorbent test olarak bilinen ancak u anda dier kiyaslanabilir teknolojilerle de ölçülen) tayini- ni kolayca isteyebilirler. Test edilecek allerjen- lerin seçiminde yardimci olmak için çou labo- ratuar belirli bir klinik durumdan (besin allerji paneli, hayvan tüyü, küf mantarlari, vb.) en sik sorumlu allerjenleri içeren ve aeroallerjenler açisindan da hastanin yaadii çevreden alin- mi örneklerin bulunduu panelleri kullanir. Duyarlanmanin (ör, IgE üretimi) her zaman klinik allerji ile e anlamli olmadii ve bu ne- denle bu testlerin ancak allerjen maruziyetini takiben kesin olarak ya da büyük olasilikla re- aksiyon olutuu durumlarda onaylayici olarak deerlendirilmesi gerektii akilda tutulmalidir. Ayni durum, pediatrik allerji uzmanlari tara- findan muayenehanelerde rutin olarak yapilan deri-prik testleri için de geçerlidir. Sensitivite ve spesifiteleri oldukça yüksektir ve sonuçlar dakikalar içinde alinabilir. Ancak bu testler herhangi bir allerjeni ekarte etmek için daha faydalidir, çünkü pozitif prediktif deerlerinin yaklaik % 40 olduu ve negatif prediktif de- erlerinin % 90 veya daha üstünde olduu tah- min edilmektedir. TEDAV¾S¾ lerek, allerjik rinokonjunktivit ve ari sokmasi allerjisinin tedavisinde baarili olduu kanit- lanmi subkutan immünoterapi diinda, aller- jik hastaliklar için terapötik yaklaimlarin çou etkilenen hastada semptomlari iyiletirmek ve ayni zamanda olasi komplikasyonlari veya di- er organlarin tutulumunu önlemeye yönelik- tir. Bu, mevcut tedavilerin etkili olmadii anla- mina gelmez ve bu tedavilere uyum hastalarin yaam kalitesini kesinlikle artirmaktadir. nin yaninda ortaya çikmi allerjik reaksiyonu geri çeviren veya kontrol eden (ör, antihistami- nikler, epinefrin) veya ilerlemesini sinirlayan (ör, glukokortikoidler, lökotrien inhibitörleri ve dierleri) ilaçlarin kullanimini içeren çok yönlü bir yaklaim gerektirir. masi bu besine kari allerjik reaksiyon gelime olasiliini açik bir ekilde düürür ve her zaman tavsiye edilmelidir. nucunda sistemik reaksiyon ortaya çikan izole olgular bildirilse de bunlar oldukça nadirdir. Esas olarak solunum yollarinda etkili allerjen- lere maruziyeti en aza indirgemenin solunum allerjisi ve astim olan çocuklarda semptomlari azalttii ve kontrolü artirdii gösterilmitir. gibi ev içi allerjenlerin düzeylerini azaltmaya yönelik çevresel kontrol önlemleri özellikle pe- rennial allerjik rinokonjunktivit ve/veya astimli çocuklarda allerjik semptomlarda gözle görülür bir rahatlama ile sonuçlanmitir. Evcil hayvanin evden uzaklatirilmasi önerilmelidir ancak aile için her zaman kabul edilebilir bir seçenek de- ildir. Böyle olgularda hayvanin çocuun yatak odasina giriini sinirlamak ve bir hava temiz- leyici (özellikle kedi allerjenleri için faydali) kullanmak yararli olabilir. Polenlere maruziyeti önleyici tedbirler genellikle etkisizdir, çünkü bu allerjenler çok geni bir alana dailir ve hava yoluyla çok uzak mesafelere yayilabilir. Kortikosteroidler itli aamalarinda etkinlikleri kanitlanmi çok yönlü etkileri olan anti-enflamatuar ilaçlardir. Yüksek etkinlikli ve sistemik etkileri çok az olan topikal ilaçlarin (intranazal, inhale, veya dermatolojik kremler) gelitirilmesi allerjik rinit, allerjik astim ve atopik dermatit gibi sik görülen hastaliklarin tedavisinde bir devrim yaratmitir. nhale kortikosteroidler, persistan astimli hastalarin tedavisinde birinci seçenek- tir ve lüzumu halinde kullanilmalarinda bile çocuklarda rahatlama salarlar (512.bölüme bakiniz). Monoterapi olarak, intranazal kor- tikosteroidler allerjik rinokonjunktivitin hem nazal hem de oküler semptomlarinin tedavi- sinde lökotrien reseptör antagonistlerinden veya antihistaminiklerden, veya ikisinin kom- binasyonundan daha etkilidir. Önerilen doz- larda kullanildiklarinda, intranazal kortikos- teroid preparatlarinin büyük çounluunun klinik olarak hipotalamo-pituiter-adrenal aks, göziçi basinç veya katarakt oluumu veya ke- mik younluu üzerine belirgin etkileri yoktur. dan üretiker birincil bir amin olup, allerjik yanitin pek çok yönünü hedef hücrelerin yüze- |