background image
1609
Kemoterapi ve Radyasyon Tedavisi
visinin gelitirilmesi sirasinda, günümüzde
ALL tedavisinin bir köse tai olan metotreksat
(MTX) ve 6-merkaptopürinin (6MP) kombi-
nasyonu ile çok önceleri tanimlanmitir.
Q DOZ YO´UNLU´U
Antikanser ilaçlarin çounun dik bir doz-yanit
erisi olup dozda salanan hafif artilar ilacin
terapötik etkinliini belirgin olarak artirir. Ço-
cukluk çai kanserlerinin çounda her bir ke-
moterapi ajaninin, belli bir birim zamanda ve-
rilen ilaç miktari olarak tanimlanan (örn. mg/
m
2
, her hafta) maksimum doz younluunda
verilmesi daha iyi sonuçlar elde edilmesi ile
ilikilidir. Baiiklik sistemi bozuk çocuklarin
bakiminin daha iyi anlailmasi ile, maksimum
doz younluunda kemoterapi verebilme bece-
rimiz belirgin olarak artmitir.
Q ADJUVAN KEMOTERAP¶
Kemoterapi ile en yüksek baari adjuvan ze-
minde, yani primer tümöre cerrahi veya rad-
yasyon tedavisi ile lokal tedavi uygulanmasini
takiben hiçbir rezidü hastalik belirtisinin ol-
madii durumda verildii zaman elde edilir.
Lokalize tümörler söz konusu olduunda, ad-
juvan kemoterapi sistemik mikroskobik hasta-
lii kontrol ederek baariyi yükseltir. Neoad-
juvan tedavi, kesin lokal tedavi uygulanmasi
öncesinde kemoterapinin balanmasi ve bu ke-
moterapiye lokal tedavi sonrasinda da devam
edilmesini tanimlar. Neoadjuvan tedavi primer
tümör hacmini azaltarak ve hekimin tümörün
kemoterapiye duyarliliini anlamasina firsat
vererek lokal tümör kontrolünü kolaylatirir.
KANSER RADYOTERAP¾S¾N¾N
¾LKELER¾
yonizan radyasyonlar, karmaik moleküler et-
kileimler yoluyla hücresel hasara yol açan fi-
ziksel ajanlardir. Cerrahi gibi, radyasyon teda-
visi de öncelikli olarak lokal veya lokal-bölgesel
tümör kontrolü salamak için kullanilan lokal
bir modalitedir. Kemoterapi gibi radyasyon
tedavisi de biyolojik olarak tümör hücreleri-
ni normal hücrelerden çok daha fazla etkiler.
Radyasyon tedavisinin (RT) amaci radyasyon
iinlarinin, radyasyon dozunu hedeflenen böl-
gelerde younlatirirken istenmeyen dozlarin
komu normal dokularda en azda tutulmasi ile
en uygun ekilde iletilmesidir.
Pediatride radyasyonun en uygun ekilde ve-
rilmesi ile radyasyon karsinogenezi potansiyeli
de sinirlanmalidir. Fraksiyone radyoterapinin
(tedavinin günlük fraksiyonlarla birkaç hafta
süresinde verilmesi ile belli bir tümör öldürü-
cü doz birikmesinin salanmasi) zaman-doz
ilikisi, normal doku hasarina göreceli olarak
tümöre kari ölümcül etki eklinde biyolojik
bir avantaj salar. Radyasyon tedavisi primer
tedavi olarak kullanilabilirse de çocuklarda
daha sik olarak cerrahi veya kemoterapi ile
kombinasyon eklinde kullanilir. Kemik ilii
transplantasyonundaki özgün kullaniminda
tüm vücut iinlamasi (TVI) hazirlayici rejimin
bir parçasi olarak kemoterapi ile birlikte siste-
mik bir ajan eklinde etki eder.
Pratik uygulamada, pediatrik radyasyon
tedavisi tümör yayginliinin saptanmasi için
klinik ve görüntüleme verileri kullanilarak
hastanin deerlendirilmesi ile balar. Cerrahi
veya kemoterapinin radyasyon tedavisi önce-
sinde uygulanmasi durumunda, hedef hacim
siklikla dozun belli bir kismi için balangiçtaki
tümör yayginliini, cerrahi sonrasi veya kemo-
terapi sonrasindaki rezidüye yönelik ise biraz
daha yüksek bir dozu esas alir. Tedavi planla-
masi sürecinde, siklikla BT ile olmak üzere,
simülasyon yapilarak hastaya pozisyon verme
ve hareketsiz tutma için kaliplar hazirlanir.
Radyasyon onkolou eldeki ilgili tüm görüntü-
lemeleri kullanarak uygun hedefi belirlemeye
çaliir. Kritik normal organ yapilari da ayrica
belirlenir. Bir grup fizikçi ve dozimetrist hedef
alanda çakian bir seri iin geçi yollari planlar.
Sonuç olarak, yüksek dozlar tümör içine odak-
lanirken kritik normal yapilarin alacai dozlar
sinirlanarak fiziksel avantaj salayan bir teda-
vi plani elde edilir. Üç boyutlu konformal RT
(3B-KRT) homojen bir dozu yakin olarak he-
defe uygular; younluk ayarli RT (YART) farkli
doz konsantrasyonlarinda çok sayida iin alt
gruplari ile normal yapilarin daha iyi korun-
masi olanaini salar.
Tedavinin uygulanmasi yaklaimlari içinde
eksternal radyoterapi uygulamalari ve brakite-
rapi (radyoaktif kaynaklarin implante edilme-
si) önde gelir. Teknolojideki gelimeler sayesin-
de siklotron ile fotonlara göre daha air yüklü
parçaciklar olan yüksek enerjili protonlar elde
edilir. Böylece, planlanan dozun hedeflenen
alana daha iyi odaklanmasini salayan daha
avantajli bir doz dailimi salanmi olur.
ANT¾KANSER ¾LAÇLARIN
ETK¾ MEKAN¾ZMALARI
En sik kullanilan antikanser ilaçlar etki meka-
nizmalarina göre 4 ana gruba ayrilir: alkilleyici
ajanlar, antimetabolitler, topoizomeraz inhibi-
törleri ve tübülin balayici ajanlar.Her grubun
içinde kimyasal olarak ilikili ajanlardan (ana-
loglar) oluan alt gruplar bulunur; bunlarin
birçok ortak özellikleri bulunsa da kimyasal
olarak benzer olduklari türdelerinden ayiran
farmakolojik özellikleri de vardir.
Sitotoksik ilaçlarin çounluu etkisini DNA
veya RNA'nin ilevi veya sentezi ile etkileerek
gösterir. Antikanser ilaçlarin en büyük gru-
bu olan alkilleyici ajanlar (örn. siklofosfamid,
ifosfamid, melfalan) nükleik asitler ile kovalan
balar oluturarak DNA hasari yapan kimya-
sal olarak reaktif bileiklerdir. Bu reaksiyonlar
spesifik olmasa da sitotoksik etkinin temelinde
yatan DNA ile olan reaksiyondur.
Antimetabolitler (örn. 6-merkaptopürin,
metotreksat, sitarabin) DNA ve RNA'nin nük-
leozid öncüllerinin çok benzer yapisal analog-
lari ya da bu yapi talarinin sentezinde rol alan
kofaktörlerin analoglaridir. Bunlar ya öncülleri
tüketirler ya da yalanci substratlar olarak DNA
veya RNA ile birleirler. Antimetabolitler hücre
siklusuna özgül olup ardiik veya uzun süreli
kullanimlarinda daha yüksek sitotoksisite gös-
terirler.
Topoizomerazlar, tek iplikli veya çift iplikli
kiriklari oluturarak veya yok ederek DNA'nin
topolojisini idare ederler. Bu kritik enzimleri
inhibe eden birçok antikanser ilaç vardir. Bun-
lar arasinda antitümör antibiyotikler (dokso-
rubisin, aktinomisin-D), epipodofillotoksinler
(etoposid ve teniposid) ve kamptotesinler (to-
potecan, irinotecan) sayilmalidir.
Tübülin de kanser kemoterapisinin dier bir
ana hedefidir. Mikrotübüllerin önemli bir ilevi
mitotik iciin oluumudur. Vinka alkaloidleri
(vinkristin, vinblastin) mikrotübül polimeri-
zasyonu ile tübülini inhibe ederler; bunlarin
yaygin olarak etkinlii olup hemen hemen her
türlü çocukluk çai kanserinin tedavisinde kul-
lanilmaktadirlar.
RADYOTERAP¾N¾N
ETK¾ MEKAN¾ZMALARI
Radyasyonun hücrelerdeki ölümcül etkisi
DNA'da dorudan veya dolayli olarak onari-
lamaz hasar sonucudur. Farkli histolojik tip-
lerdeki tümörler ve normal dokularin deiik
derecelerde radyasyona içsel duyarlilii, öldü-
rücü olmayan hasari onarma hizlari ve çevresel
özellikleri (selülarite, vaskülarite, reperfüzyon
ve oksijenlenme, nekroz) vardir.
yonize olan radyasyonlar DNA'ya dorudan
veya serbest radikaller araciliiyla zarar verir.
Sonuçta ortaya çikan tek iplikli kiriklar siklikla
onarilir, ancak çift iplikli kiriklar çounlukla
eksik veya hatali onarilir. Kromozom deiik-
likleri çoalma kapasitesinde kayiba veya prog-
ramli hücre ölümüne (apoptozis) yol açar. En
dikkat çekici olarak ataksi-telanjiyektazi olmak
üzere kromozom dayaniksizlik sendromlari
DNA hasarinin moleküler olarak saptanmasi-
nin azalmasi, hücre siklusu kontrol noktalari-
nin eksiklii ile hücre ölümü ve mutasyonlarin-
da arti ile ilikilidir.