![]() ALL tedavisinin bir köse tai olan metotreksat (MTX) ve 6-merkaptopürinin (6MP) kombi- nasyonu ile çok önceleri tanimlanmitir. erisi olup dozda salanan hafif artilar ilacin terapötik etkinliini belirgin olarak artirir. Ço- cukluk çai kanserlerinin çounda her bir ke- moterapi ajaninin, belli bir birim zamanda ve- rilen ilaç miktari olarak tanimlanan (örn. mg/ m ilikilidir. Baiiklik sistemi bozuk çocuklarin bakiminin daha iyi anlailmasi ile, maksimum doz younluunda kemoterapi verebilme bece- rimiz belirgin olarak artmitir. minde, yani primer tümöre cerrahi veya rad- yasyon tedavisi ile lokal tedavi uygulanmasini takiben hiçbir rezidü hastalik belirtisinin ol- madii durumda verildii zaman elde edilir. Lokalize tümörler söz konusu olduunda, ad- juvan kemoterapi sistemik mikroskobik hasta- lii kontrol ederek baariyi yükseltir. Neoad- juvan tedavi, kesin lokal tedavi uygulanmasi öncesinde kemoterapinin balanmasi ve bu ke- moterapiye lokal tedavi sonrasinda da devam edilmesini tanimlar. Neoadjuvan tedavi primer tümör hacmini azaltarak ve hekimin tümörün kemoterapiye duyarliliini anlamasina firsat vererek lokal tümör kontrolünü kolaylatirir. ¾LKELER¾ kileimler yoluyla hücresel hasara yol açan fi- ziksel ajanlardir. Cerrahi gibi, radyasyon teda- visi de öncelikli olarak lokal veya lokal-bölgesel tümör kontrolü salamak için kullanilan lokal bir modalitedir. Kemoterapi gibi radyasyon tedavisi de biyolojik olarak tümör hücreleri- ni normal hücrelerden çok daha fazla etkiler. Radyasyon tedavisinin (RT) amaci radyasyon iinlarinin, radyasyon dozunu hedeflenen böl- gelerde younlatirirken istenmeyen dozlarin komu normal dokularda en azda tutulmasi ile en uygun ekilde iletilmesidir. de sinirlanmalidir. Fraksiyone radyoterapinin (tedavinin günlük fraksiyonlarla birkaç hafta süresinde verilmesi ile belli bir tümör öldürü- cü doz birikmesinin salanmasi) zaman-doz tümöre kari ölümcül etki eklinde biyolojik bir avantaj salar. Radyasyon tedavisi primer tedavi olarak kullanilabilirse de çocuklarda daha sik olarak cerrahi veya kemoterapi ile kombinasyon eklinde kullanilir. Kemik ilii transplantasyonundaki özgün kullaniminda tüm vücut iinlamasi (TVI) hazirlayici rejimin bir parçasi olarak kemoterapi ile birlikte siste- mik bir ajan eklinde etki eder. klinik ve görüntüleme verileri kullanilarak hastanin deerlendirilmesi ile balar. Cerrahi veya kemoterapinin radyasyon tedavisi önce- sinde uygulanmasi durumunda, hedef hacim siklikla dozun belli bir kismi için balangiçtaki tümör yayginliini, cerrahi sonrasi veya kemo- terapi sonrasindaki rezidüye yönelik ise biraz daha yüksek bir dozu esas alir. Tedavi planla- masi sürecinde, siklikla BT ile olmak üzere, simülasyon yapilarak hastaya pozisyon verme ve hareketsiz tutma için kaliplar hazirlanir. Radyasyon onkolou eldeki ilgili tüm görüntü- lemeleri kullanarak uygun hedefi belirlemeye çaliir. Kritik normal organ yapilari da ayrica belirlenir. Bir grup fizikçi ve dozimetrist hedef alanda çakian bir seri iin geçi yollari planlar. Sonuç olarak, yüksek dozlar tümör içine odak- lanirken kritik normal yapilarin alacai dozlar sinirlanarak fiziksel avantaj salayan bir teda- vi plani elde edilir. Üç boyutlu konformal RT (3B-KRT) homojen bir dozu yakin olarak he- defe uygular; younluk ayarli RT (YART) farkli doz konsantrasyonlarinda çok sayida iin alt gruplari ile normal yapilarin daha iyi korun- masi olanaini salar. rapi (radyoaktif kaynaklarin implante edilme- si) önde gelir. Teknolojideki gelimeler sayesin- de siklotron ile fotonlara göre daha air yüklü parçaciklar olan yüksek enerjili protonlar elde edilir. Böylece, planlanan dozun hedeflenen alana daha iyi odaklanmasini salayan daha avantajli bir doz dailimi salanmi olur. ETK¾ MEKAN¾ZMALARI nizmalarina göre 4 ana gruba ayrilir: alkilleyici ajanlar, antimetabolitler, topoizomeraz inhibi- törleri ve tübülin balayici ajanlar.Her grubun içinde kimyasal olarak ilikili ajanlardan (ana- loglar) oluan alt gruplar bulunur; bunlarin birçok ortak özellikleri bulunsa da kimyasal olarak benzer olduklari türdelerinden ayiran farmakolojik özellikleri de vardir. gösterir. Antikanser ilaçlarin en büyük gru- bu olan alkilleyici ajanlar (örn. siklofosfamid, ifosfamid, melfalan) nükleik asitler ile kovalan balar oluturarak DNA hasari yapan kimya- sal olarak reaktif bileiklerdir. Bu reaksiyonlar spesifik olmasa da sitotoksik etkinin temelinde yatan DNA ile olan reaksiyondur. leozid öncüllerinin çok benzer yapisal analog- lari ya da bu yapi talarinin sentezinde rol alan kofaktörlerin analoglaridir. Bunlar ya öncülleri tüketirler ya da yalanci substratlar olarak DNA veya RNA ile birleirler. Antimetabolitler hücre siklusuna özgül olup ardiik veya uzun süreli kullanimlarinda daha yüksek sitotoksisite gös- terirler. topolojisini idare ederler. Bu kritik enzimleri inhibe eden birçok antikanser ilaç vardir. Bun- lar arasinda antitümör antibiyotikler (dokso- rubisin, aktinomisin-D), epipodofillotoksinler (etoposid ve teniposid) ve kamptotesinler (to- potecan, irinotecan) sayilmalidir. mitotik iciin oluumudur. Vinka alkaloidleri (vinkristin, vinblastin) mikrotübül polimeri- zasyonu ile tübülini inhibe ederler; bunlarin yaygin olarak etkinlii olup hemen hemen her türlü çocukluk çai kanserinin tedavisinde kul- lanilmaktadirlar. ETK¾ MEKAN¾ZMALARI DNA'da dorudan veya dolayli olarak onari- lamaz hasar sonucudur. Farkli histolojik tip- lerdeki tümörler ve normal dokularin deiik derecelerde radyasyona içsel duyarlilii, öldü- rücü olmayan hasari onarma hizlari ve çevresel özellikleri (selülarite, vaskülarite, reperfüzyon ve oksijenlenme, nekroz) vardir. Sonuçta ortaya çikan tek iplikli kiriklar siklikla onarilir, ancak çift iplikli kiriklar çounlukla eksik veya hatali onarilir. Kromozom deiik- likleri çoalma kapasitesinde kayiba veya prog- ramli hücre ölümüne (apoptozis) yol açar. En dikkat çekici olarak ataksi-telanjiyektazi olmak üzere kromozom dayaniksizlik sendromlari DNA hasarinin moleküler olarak saptanmasi- nin azalmasi, hücre siklusu kontrol noktalari- nin eksiklii ile hücre ölümü ve mutasyonlarin- da arti ile ilikilidir. |