background image
519
Böbrek Transplantasyonu
orana göre azalmi ve halen %61 civarindadir.
Böbrek transplantasyonu yapilan çocuklarin
%17'si Afrikan-Amerikan ve %16'si Hispanik
kökenlidir.
Q TRANSPLANTASYON T¶P¶
Canli donörden alimlarda 1987'deki %43'lük
orandan düzenli bir ekilde yükselerek 2000
yilinda %60 ve ötesine bir arti olmutur. Can-
li donörlerin çounluunu (%81) anne-babalar
oluturmaktadir. Akraba olmayan canli donör-
lerin sayisi zaman içerisinde artarak 1987-1995
döneminde yilda 3'ten; sonrasinda yilda 17'ye
kadar yükselmitir. Bununla uyumlu olarak ölü
donörlerden yapilan transplantasyon oranlari
1987'deki %57'lik orandan 2002 ve sonrasinda
%40'a dümütür. Süt çocukluu ya grubunda
yapilan transplantasyonlarin çou canli donör-
lerdendir (%76). Dier ya gruplarinda, canli
donör yüzdesi ve ölü donör yüzdesi yaklaik
olarak eit ve 2-5 ya grubunda %57; 6-12 ya
grubunda %52 ve 12 ya üstünde %48 canli do-
nör eklindedir.
Q ÖNLEY¶C¶ TRANSPLANTASYON
Diyaliz tedavisi ihtiyaci ortaya çikmadan trans-
plantasyon yapilan çocuklarda morbidite daha
düük ve graft yaami daha yüksektir. Önleyici
transplantasyon, canli donör varliinda aile ve
çocuun diyalizden kaçinma istei nedeniyle
çocuklarda daha fazla olmaktadir. Çocuklar
ayrica ölü donörden transplantasyon listesine
de önleyici transplantasyon amaciyla eklenebi-
lir. Önleyici transplantasyon orani beyazlarda
en yüksektir ve %25'tir. Beyazlarda önleyici
transplantasyon orani en yüksek ve %31 iken;
Afrikan-Amerikan'larda %14 ve Hispanik ali-
cilarda %16'dir.
Q BÖBREK
TRANSPLANTASYONU
HASTASINDA YÖNET¶M
SORUNLARI
Pediatrik transplant hastasinin yönetimine ili-
kin genel sorunlar Kisim 128'de tartiilmitir.
Q ¶MMÜNSUPRESYON
Böbrek transplantasyon sonrasinda kullani-
lacak immünsupresif tedavinin seçimini ve
kullanimini etkileyen birçok faktör vardir. Te-
davinin amaci, yan etkileri sinirlarken graft ya-
amini optimize edecek en uygun ajan kombi-
nasyonunu bulmaktir. Bu nedenle, bugünlerde
birçok merkez transplant alicisinin hangi te-
davi rejimini alacaina karar verirken hastaya
özel faktörleri göz önüne almaktadir.
mmünsupresyon modellerinde dramatik
deiiklikler olmutur. Balangiç edavisindeki
eilimler zamanla deimi ve poliklonal ve
monoklonal antikor tedavilerinden IL-2 re-
septör alfa antagonistlerine doru deimitir.
Genel olarak, balangiç tedavisi almayan has-
talarin orani 1996'daki %50'den 2006'da %30'a
dümütür. Orthoklon OKT3 kullaniminda
%22'den %2'ye ve antitimosit globulin/anti-
lenfosit globülin kullaniminda %28'den %10'a
varan belirgin düüler olurken; buna kari-
lik IL-2 reseptör antagonistleri basiliksimab
(%28.6) ve daklizumab (%21) kulaniminda
artilar olmutur.
dame immünsupresyonda, siklosporin
kullaniminda 1996'daki %83'ten 2006'da %5'e
düen belirgin bir azalma olurken; takrolimus
kullanimi 1996'da %4'ten 2006'da %68'e ula-
mitir. Mikofenolat mofetil kullanimi 1996'da
%9 iken 2006'da %64'e ulami ve bu dönemde
azotiopirin kullanimi 1996'da %50'den 2006'da
%1'e dümütür. 1998'de kullanima girmesin-
den sonra sirolimus kullanimi yavaça artmi
ve 2006'da %6 olmutur. Prednizon kullanimi
1996'da %95'ten 2006'da %58'e dümütür.
Q GRAFT YAéAM SÜRES¶
Tarihsel olarak akut rejeksiyon graft kaybinin
ana nedeni olmutur. Fakat, immünsupresyon-
daki ve transplantasyon sonrasi yönetimdeki
son gelimeler akut rejeksiyon oranlarinin
azalmasinda belirgin bir etki yapmitir. Kronik
allograft nefropati graft kaybinin ana nedeni-
dir (%41); bunu akut rejeksiyon (%9), vasküler
tromboz (%8), tekrarlayan hastalik (%8) ve ilaç
kullaniminda devamsizlik (%6) takip eder. Ön-
ceki on yilda trombozun graft kaybinda ana ne-
den olarak ortaya çikii ileri aratirmalara yol
açmitir. Çeitli risk faktörleri tanimlanmitir.
Bunlar ölü donör, souk iskemi zamaninin 24
saatten uzun olmasi, öncesinde transplantas-
yon öyküsü, transplantasyon öncesi periton
diyalizi ve transplantasyon öncesi beten faz-
la kan transfüzyonudur
1
. Çok yakin zamanda
yapilan bir NAPRTCS analizinde IL-2 resep-
tör antagonistleri kullanimi ile renal allograft
trombozu riskinde azalma gösterilmitir
1-3
.
Graft yaam süresi,
ekil 129-1
'de gösteril-
dii gibi allograft kaynai ve transplantasyon
zamani ile belirgin olarak farklilik göstermek-
tedir. Tahminen, canli donörden alinan or-
ganlarin transplantasyon sonrasi 1, 3, 5 ve 7
yil yaama olasiliklari sirasiyla %93, %87, %82
ve %75'tir. Ayni deerler ölü donörden alinan
organlarda sirasiyla %86, %76, %68 ve %60'tir.
Birçok çalima, sonucu etkileyen hasta ve
alici faktörlerini deerlendirmitir. Alici yai so-
nuç için önemli bir faktördür. Canli donörden
alicilarda, en kötü be yillik graft yaam süreleri
mevcuttur. Teknik komplikasyonlara bali ola-
rak süt çocuklarinda erken postoperatif dönem-
de görülen graft kayiplari diinda, ölü donörden
organ alanlar içinde en kötü uzun dönem graft
yaam oranlari adolesanlardadir. Adolesanlar
en yüksek geç balangiçli rejeksiyon oranlarina
sahiptir. Rejeksiyon tanisi aldiktan sonra ado-
lesanlar tedaviye pek iyi yanit vermezler; tam
rejeksiyonlarda geri dönü daha az ve parsiyal
rejeksiyonlarda daha fazladir. Adolesan grupta
kötü uzun dönem sonuçlarin nedenleri bilinme-
mektedir. Tedavi uyumsuzluuna ilave olarak ta-
nimlanmi risk faktörleri; açiklanmami yüksek
oranli graft trombozu
4
ve bu ya grubunda son
dönem böbrek hastaliinin en sik edinilmi ne-
deni olan fokal segmental glomeruloskleroz'un
(FSGS)
5
yüksek siklikla tekrarlamasidir
6
. Ça-
limalar sürekli olarak tüm ya gruplarinda
Afrikan-Amerikalilar için dier etnik gruplara
göre daha düük allograft yaam süreleri göster-
mektedir. Afrikan-Amerikalilarda görülen bu
düük sonuçlara birçok faktörün etkisi olmakta-
dir. Bunlar, ilk tani olarak FSGS'nin daha yüksek
oranda olmasi, ölü donör kaynainin daha yük-
sek oranda olmasi, daha yüksek gecikmi graft
Canli Donör (1987­1995)
Canli Donör (1996­2005)
Ölü Donör (1987­1995)
Ölü Donör (1996­2005)
Graft Yaam Süresi Yüzedesi
30
40
50
60
70
80
90
100
Yil
0
1
2
3
4
5
.
øEK¾L 129-1.
Dönemsel graft yaùam süresi ve primer allograft kaynaö¿ (NAPRTCS) transplant kayt¿lar¿.