background image
791
Enflamatuar ve Otoimmün Bozukluklar¿n Patogenezi
Epidemiyolojik çalimalar JA'de üphesiz
genetik komponenti düündürmektedir ve
ayni durum pediatrik lupus ve dermatomiyozit
için de geçerlidir. Lupus vakalarinda kardeler-
de rekürens riski %20, ikizlerde konkordans ise
%24-65'dir. Pediatrik dermatomiyozit vakala-
rinda, yapilmi karde çalimalar yoktur fakat
güçlü MHC ilikisi vardir.
MHC polimorfizmi ile çeitli pediyatrik ro-
matolojik durumlar arasindaki iliki 2 önemli
durumu iaret etmektedir. Birincisi, antijen
MHC ile birlikte T hücrelerine sunulur; bu du-
rum çou patolojik otoimmüniteyi, otoreaktif
T hücrelerinin harekete geçirdiini düündür-
mektedir. Bu düünceyi JA hastalarinda sinov-
yum içinde, dermatomiyozit hastalarinda kas
içinde T hücrelerinin bulunmasi desteklemek-
tedir. Bununla birlikte, T hücre hedefli müda-
haleler yaygin olarak kullanilmamakla birlikte
pediatrik romatolojik bozukluklarda denenmi
ama etkili olmamitir. Bu MHC bölgesinin çok
güçlü bir balanti dengesizlii ("linkage disequi
librium") nedeniyle olabilir; bir MHC tipi ile
hastalik arasindaki iliki aslinda o bölgede ba-
ka bir gen ile balanti sonucu olabilmektedir.
Çou pediatrik romatolojik durumun MHC
genleri ile olan ilikisinin ikinci çikarsamasi
hastaliin genetik riskini birçok genin belirledi-
idir. Çou durumda MHC allelinin kalitilimi
ile olan bireysel göreceli risk 2-3 kat olmakta,
dolayisiyla dier genler de tüm genetik riske
katkida bulunmalidir. Belki de en iyi çalima
fare modellerindeki lupusda olmutur; lokusla-
rin her biri bir seri adimlarla birlikte lupus geli-
imine katkili olmutur. Kalitimsal lokuslardan
biri B hücre aktivasyonuna, dierleri ise artan
antijen sunumuna neden olur. Bunun anlami bi-
reysel risk faktörlerinin birikmesidir. Genetik ile
ilgili olmasina ramen epigenetik olarak adlan-
dirilan kalitimsal olmayan yönü de vardir. Bu,
DNA tarafindan kodlanmayan genomun özel-
lii olarak belirtilir. Tipik olarak DNA sarmali-
nin eriilebilir ve eriilemez kismi olarak ifade
edilmektedir. DNA dizisi ikizlerde ayni olabilir
ama epigenetik faktörlere bali olarak bireysel
gen ekspresyonunda belirgin farklilik olabil-
mektedir. Bu basit bir konu olmayip, epigenetik
özelliklerin planli deiiklii lupus geliiminde
iki farkli model geliimine yol açmaktadir.
Q ÇEVRESEL KATKIYI
DESTEKLEYEN KANITLAR
JA etiyopatogenezinde potansiyel çevresel
faktörler yüksek gelir, karde olmama, kentsel
yaam bulunmaktadir. Genel olarak mevsimsel
farklilik olmamakla birlikte bazi çalimalarda
sistemik JA'in souk aylarda daha sik olduu
bildirilmitir. En güçlü mevsimsel karakterde
olan pediatrik romatolojik hastalik Kawasaki
sendromu olup farkli corafi bölgelerde güçlü
ki-ilkbahar mevsimsel özellik gösterilmitir.
Zamansal kümelenme haricinde etiyolojide
enfeksiyonla birliktelik de bulunmutur. Bu-
nunla birlikte bu durumlarda esas enfeksiyonu
belirlemeye yönelik giriimler bugüne kadar
sonuçsuz kalmitir.
En ilginç bulgulardan biri de lupusda pediat-
rik hastalarda aslinda kontrol gruba göre daha
çok Epstein-Barr virus (EBV) ile enfekte olma-
sidir. Güçlü veriler ile birletirildiinde Tip I in-
terferon, B hücre geliimini harekete geçirmek-
te, Tip I interferonun taninmasi da öncelikle
virus enfeksiyonu sonrasi üretilmesiyle olmak-
tadir. Bu, yaygin enfeksiyon sonrasi alevlenme-
yi açiklamakta ve muhtemelen kendi kendine
hasari balatici olarak tanimlanmaktadir. Dier
yandan EBV enfeksiyonu aslinda tüm populas-
yonda yaygin olmakla birlikte 100 bin çocuktan
10'undan daha azinda lupus gelimektedir. Ek
olarak lupus, 5-10 yillik bir süre içinde geli-
meye eilimlidir. Halbuki enfeksiyon hastaliin
balangicina katkida bulunmakta, süreci ileriye
taimak için ise dier mekanizmalar olmak zo-
rundadir. Östrojen, ilaçlar, günee maruziyet
çevresel faktörler içinde yer almaktadir, fakat
hastalik geliimi iyi anlailamamitir.
PED¾ATR¾K ROMATOLOJ¾K
DURUMLARDA DO¼AL
¾MMÜN S¾STEM¾N
KATKISI
Otoimmünite dahil çou hastaliin geliimini
açiklamadaki bir hipotez, hastalardaki kalitim-
sal yatkinliktir. Güçlü veya zayif olan bu yat-
kinlik çevresel ve rastlantisal olaylarla etkileir
ve sonuçta patolojiye yol açar. Otoimmün has-
talik vakalarinda ara olay otoreaktif B hücre ve
T hücre klonlarini arttirir. Bu klon sirasiyla çok
güçlü homeostatik süreç tarafindan kontrol al-
tinda tutulabilir, zayif olanda ise kontrol altinda
tutulamayabilir. Kontrol bozulursa, klon geni-
lemeye devam eder ve hastalik meydana gelir.
Çeitli enflamatuar hücrelerin katilmasindan
sonra hastalik kendini gösterir. Bazi otoimmün
olaylar doal olarak kendini sinirlandirmak-
ta olup; bu, bir hatanin kronik hastalik haline
gelmeyi gerektirmediini düündürmektedir.
Kisa süreli otoimmün olaylara örnek idiyopa-
tik trombositopenik purpura, Henoch Schon-
lein purpura, bazi vaskülitler ve otoimmün
hemolitik anemidir. Fakat, birçok durumda
bu süreç kronik hale gelmektedir ve hastalii
devamli kilan süreçler ile iddetini arttiran sü-
Th17
Th17
IL-17
Rank L
Makrofajlar
VEGF
Anjiyogenez
Sinoyival
Fibroblastlar
IL-6
IL-1
TNF
TNF
IL-1
MCSF
IL-7
Rank
L
MCS
F
Osteokla
st
øEK¾L 198-2.
Eklemdeki ana enflamasyon yolu. J¾A hastalar¿n çok az bir k¿sm¿nda görülen kemik y¿k¿m¿
esas olarak osteoklastlar arac¿l¿ö¿yla oluùmaktad¿r. Bu hücreler makrofajlarla iliùkili olabilmekle birlikte
normal kemik dengesinin bir parças¿n¿ da oluùturmaktad¿rlar. Artan IL-17, MCSF ve RANKL ile birlikte
osteoklastlar kemik geliùimine k¿yasla uygunsuz olarak aktive olur ve erozyon oluùur. Olay¿ baùlatan ne-
den bilinmemekle birlikte IL-17 üreten T hücreleri (Th17 hücre), eklem içine göç ederek sinovyum içinde
yeral¿r. Th17 hücreleri ile sinovyumdaki makrofajlar etkileùerek makrofajlardan TNF
_, IL-6 ve IL-1` sa-
l¿nmas¿na neden olur. Bu sitokinler, osteoklast aktivasyonuna katk¿da bulunmakla birlikte sinovyumdaki
fibroblast çoöalmas¿ ve aktivasyonu için de oldukça önemlidir. Bu hücreler s¿kl¿kla J¾A'da görülen sino-
viyal hücre art¿ù¿ yap¿s¿n¿ da oluùturmaktad¿r. Bu aktifleùen sinovyal hücreler, MCSF ve RANKL üreterek
osteoklast aktivasyonuna katk¿da bulunurlar ve TNF
_ ile IL-1` sinovyumdaki makrofajlar¿ daha da ak-
tifleùtirir. Sonuçta anjiyogenez için, aktif makrofaj ürünü olan vasküler endotel büyüme faktörü (VEGF)
yard¿m¿ da gerekmektedir.