![]() ayni durum pediatrik lupus ve dermatomiyozit için de geçerlidir. Lupus vakalarinda kardeler- de rekürens riski %20, ikizlerde konkordans ise %24-65'dir. Pediatrik dermatomiyozit vakala- rinda, yapilmi karde çalimalar yoktur fakat güçlü MHC ilikisi vardir. durumu iaret etmektedir. Birincisi, antijen MHC ile birlikte T hücrelerine sunulur; bu du- rum çou patolojik otoimmüniteyi, otoreaktif T hücrelerinin harekete geçirdiini düündür- mektedir. Bu düünceyi JA hastalarinda sinov- yum içinde, dermatomiyozit hastalarinda kas içinde T hücrelerinin bulunmasi desteklemek- tedir. Bununla birlikte, T hücre hedefli müda- haleler yaygin olarak kullanilmamakla birlikte pediatrik romatolojik bozukluklarda denenmi ama etkili olmamitir. Bu MHC bölgesinin çok güçlü bir balanti dengesizlii ("linkage disequi librium") nedeniyle olabilir; bir MHC tipi ile hastalik arasindaki iliki aslinda o bölgede ba- ka bir gen ile balanti sonucu olabilmektedir. idir. Çou durumda MHC allelinin kalitilimi ile olan bireysel göreceli risk 2-3 kat olmakta, dolayisiyla dier genler de tüm genetik riske katkida bulunmalidir. Belki de en iyi çalima fare modellerindeki lupusda olmutur; lokusla- rin her biri bir seri adimlarla birlikte lupus geli- imine katkili olmutur. Kalitimsal lokuslardan biri B hücre aktivasyonuna, dierleri ise artan antijen sunumuna neden olur. Bunun anlami bi- reysel risk faktörlerinin birikmesidir. Genetik ile ilgili olmasina ramen epigenetik olarak adlan- dirilan kalitimsal olmayan yönü de vardir. Bu, DNA tarafindan kodlanmayan genomun özel- lii olarak belirtilir. Tipik olarak DNA sarmali- nin eriilebilir ve eriilemez kismi olarak ifade edilmektedir. DNA dizisi ikizlerde ayni olabilir ama epigenetik faktörlere bali olarak bireysel gen ekspresyonunda belirgin farklilik olabil- mektedir. Bu basit bir konu olmayip, epigenetik özelliklerin planli deiiklii lupus geliiminde iki farkli model geliimine yol açmaktadir. faktörler yüksek gelir, karde olmama, kentsel farklilik olmamakla birlikte bazi çalimalarda sistemik JA'in souk aylarda daha sik olduu bildirilmitir. En güçlü mevsimsel karakterde olan pediatrik romatolojik hastalik Kawasaki sendromu olup farkli corafi bölgelerde güçlü ki-ilkbahar mevsimsel özellik gösterilmitir. Zamansal kümelenme haricinde etiyolojide enfeksiyonla birliktelik de bulunmutur. Bu- nunla birlikte bu durumlarda esas enfeksiyonu belirlemeye yönelik giriimler bugüne kadar sonuçsuz kalmitir. çok Epstein-Barr virus (EBV) ile enfekte olma- sidir. Güçlü veriler ile birletirildiinde Tip I in- terferon, B hücre geliimini harekete geçirmek- te, Tip I interferonun taninmasi da öncelikle virus enfeksiyonu sonrasi üretilmesiyle olmak- tadir. Bu, yaygin enfeksiyon sonrasi alevlenme- yi açiklamakta ve muhtemelen kendi kendine hasari balatici olarak tanimlanmaktadir. Dier yandan EBV enfeksiyonu aslinda tüm populas- yonda yaygin olmakla birlikte 100 bin çocuktan 10'undan daha azinda lupus gelimektedir. Ek olarak lupus, 5-10 yillik bir süre içinde geli- meye eilimlidir. Halbuki enfeksiyon hastaliin balangicina katkida bulunmakta, süreci ileriye taimak için ise dier mekanizmalar olmak zo- rundadir. Östrojen, ilaçlar, günee maruziyet çevresel faktörler içinde yer almaktadir, fakat hastalik geliimi iyi anlailamamitir. DURUMLARDA DO¼AL ¾MMÜN S¾STEM¾N KATKISI açiklamadaki bir hipotez, hastalardaki kalitim- sal yatkinliktir. Güçlü veya zayif olan bu yat- kinlik çevresel ve rastlantisal olaylarla etkileir ve sonuçta patolojiye yol açar. Otoimmün has- talik vakalarinda ara olay otoreaktif B hücre ve T hücre klonlarini arttirir. Bu klon sirasiyla çok güçlü homeostatik süreç tarafindan kontrol al- tinda tutulabilir, zayif olanda ise kontrol altinda tutulamayabilir. Kontrol bozulursa, klon geni- lemeye devam eder ve hastalik meydana gelir. Çeitli enflamatuar hücrelerin katilmasindan sonra hastalik kendini gösterir. Bazi otoimmün olaylar doal olarak kendini sinirlandirmak- ta olup; bu, bir hatanin kronik hastalik haline gelmeyi gerektirmediini düündürmektedir. Kisa süreli otoimmün olaylara örnek idiyopa- tik trombositopenik purpura, Henoch Schon- lein purpura, bazi vaskülitler ve otoimmün hemolitik anemidir. Fakat, birçok durumda bu süreç kronik hale gelmektedir ve hastalii devamli kilan süreçler ile iddetini arttiran sü- IL-1 normal kemik dengesinin bir parças¿n¿ da oluùturmaktad¿rlar. Artan IL-17, MCSF ve RANKL ile birlikte osteoklastlar kemik geliùimine k¿yasla uygunsuz olarak aktive olur ve erozyon oluùur. Olay¿ baùlatan ne- den bilinmemekle birlikte IL-17 üreten T hücreleri (Th17 hücre), eklem içine göç ederek sinovyum içinde yeral¿r. Th17 hücreleri ile sinovyumdaki makrofajlar etkileùerek makrofajlardan TNF fibroblast çoöalmas¿ ve aktivasyonu için de oldukça önemlidir. Bu hücreler s¿kl¿kla J¾A'da görülen sino- viyal hücre art¿ù¿ yap¿s¿n¿ da oluùturmaktad¿r. Bu aktifleùen sinovyal hücreler, MCSF ve RANKL üreterek osteoklast aktivasyonuna katk¿da bulunurlar ve TNF yard¿m¿ da gerekmektedir. |