background image
1916
KISIM 27: Solunum Sisteminin Hastal¿klar¿
kalinliinin arttii (pulmoner fibrozis) veya
yüzey alaninin azaldii (pulmoner hipoplazi)
durumlarda gazlarin kana difüzyon kabiliyeti
azalacaktir.
Oksijenin vücut hücrelerine etkili bir ekilde
dailimi, akcier ünitelerinin ventilasyonu ve
bu ünitelerin kan akimi arasinda kusursuz bir
dengeyi gerektirir. Bu ilikilerde dengesizlikler
ventilasyon-perfüzyon (
V/Q) orani olarak ad-
landirilir ve hastalarda en sik hipoksemi nede-
nidir.
V/Q imbalansinin iki ucu vardir: ant ve
ölü boluk. ant, kan akiminin (
Q> 0) ventile
olmayan akcier üniteleri (
V
= 0) ile temas et-
tii ya da tüm akcierle hiçbir ekilde temas
etmedii durumlardir; bu durumlarda
V/Q
=
0. antlar, intrakardiyak antlarda ya da intra-
pulmoner antlarda (örnein arteriovenöz mal-
formasyon) gibi durumlarda olduu gibi, "geri-
ye döndürülemez" veya "sabit" olabilir. "Geriye
döndürülemez" veya "sabit" olarak adlandiri-
lirlar çünkü hiperoksi olduunda cevap olarak
azalmazlar. "Geriye döndürülemez" antlar,
gerçekten çok düük
V/Q alanlaridir; hiperok-
siye cevap olarak alveolden daha çok oksijen
alinir ve bu alanlari drene eden kandaki çok dü-
ük oksijen tansiyonu belirgin ekilde artar. Bu,
"ant"i azaltma ya da yok etme etkisi yaratir. Ölü
boluk, hava akiminin (
V
> 0) perfüze olmayan
akcier alanlariyla (
Q= 0) temas ettii durum-
lardir. Pozitif hava yolu basinci veya pulmoner
emboli ile alveolde airi distansiyon olmasi ya-
ratilmi ölü boluk sürecine bir örnektir.
Ventilasyon ya da perfüzyonda birçok de-
iiklik,
V/Q oraninda bazi dengesizliklerle
sonuçlanir. Örnein, akut hava yolu obstrük-
siyonu (örnein bir bronta bir mukus tukaci)
ilikili olan kapiller perfüzyonunu deitirme-
den distal alveole kadar ventilasyonu azaltir;
bu durum azalmi
V/Q
orani ile sonuçlanir
ve en uçtaki kapillerde PO
2
'nin azalmasina ve
PCO
2
'nin artmasina yolaçar. Alveoldeki ve en
uçtaki kapillerdeki kandaki gaz basinci, böyle-
ce mikst venöz kandakine yaklaacaktir. Aksi-
ne, ventilasyonu olan ancak perfüzyonu olma-
yan bir alanda, etkilenen alveoldeki oksijen ve
CO
2
basinci solunan gazdakine yaklaacaktir.
Fonksiyon: Difüzyon Kapasitesi,
A-a Gradyan·
V/Q ilikilerinin miktarini belirlemek çok zor-
dur.
V/Q'daki dengesizliklerin en basit tahmini
alveoldeki (alveolar gaz denkleminden tahmin
edilir) ve arteriyel kandaki (A-a gradyani) oksi-
jen basinçlarinin farkini hesaplayarak elde edi-
lir. Bu gradyan, bir kii deniz seviyesinde oda
havasi solurken, genellikle çok küçüktür (< 15
torr). Difüzyonda blok,
V/Q dengesizlii veya
ant olduu zaman A-a gradyani artacaktir.
Hipokseminin dier nedenleri (düük basinçli
oksijen solunmasi veya hipoventilasyon) oldu-
unda alveolar pO
2
ve arteriyel pO
2
'nin ikisi
de eit olarak deprese olmasina ve normal A-a
gradyani ile sonuçlanmasina dikkat edin.
Gaz aliveriinin dier bir yolu, alveolden
kirmizi küre hücresine oksijenin transferinin
integratif bir ölçümü olan karbonmonoksit için
difüzyon kapasitesi ile olur.
12
Tek nefes yönte-
minde D
L
CO ölçümü için, hasta rezidüel hac-
me kadar tümüyle nefes verir ve total akcier
kapasitesi kadar %0.3 karbonmonoksit ve inert
bir gaz (genellikle helyum veya metan) gaz kari-
imini solur. Kii, nefesini 10 saniye tutar, bu si-
rada CO kana difüze olur. D
L
CO'u (ml/mmHg/
dakika) hesaplamak için CO'in gerialinimi (ml/
dakika olarak), CO için parsiyel basinç gradya-
nina (alveol ve pulmoner kapiller arasindaki)
bölünür. Alveolar ventilasyon, inert gazin inspi-
re edilen ve ekspire edilen konsantrasyonlarin-
dan hesaplanir. Bu, daha sonra, inspire edilen
CO konsantrasyonu için bir dilüsyonel faktör
hesaplamak için ve CO'in dilüe olduu akcier
hacmine göre D
L
CO'yu normalize etmek için
kullanilir (ml/mmHg/L olarak D
L
CO/VA). Bu,
sikliklar hastanin hemoglobini için de ayarlanir.
Difüzyon için yüzey alanini azaltan durum-
lar (amfizem, pulmoner emboli, akcier do-
kusunun rezeksiyonu) veya alveolar kapiller
membranin kalinliini artiran hastaliklar (fib-
rozis, pulmoner ödem, proteinozis) akcierin
difüzyon kapasitesini azaltir, fakat bu azalma
nedene göre spesifik deildir. D
L
CO'nin artma-
si daha az siktir faakt alveolar hemoraji (hava
boluunda hemoglobin CO gerialimini çok
artirir)olan hastalarda, polisitemi veya egzer-
siz sirasinda (daha çok pulmoner kapilllerlere
daha çok kan akimi ile) görülebilir. Bu test,
diff üz akcier hastalii olan hastalarin ve pul-
moner vasküler obstrüksiyon olan hastalarin
deerlendirilmesinde faydali olabilir.
AKC¾¼ER HACM¾
Q YAPILAR/F¶ZYOLOJ¶
Akcier gibi göüs duvarinin da kompliansi
vardir (belli bir basinç farkinda ölçülen bir ha-
cim deiiklii). Akcier hacmi transpulmoner
basinca kari çizilebilir (
ekil 503-2
). Fonksi-
yonel rezidüel akcier kapasitesi (FRC) olarak
adlandirilan istirahat halinde akcier hacmi,
doal olarak göüs duvarinin akcierden di-
ari doru esneme eilimidir. Aksine, akcier
içeri doru kollaps olma eilimindedir. FRC'yi
belirleyen, bu iki eilimin dengesidir ve bir ne-
gatif intratorasik basincin idame edilmesinden
sorumludur.
Solunum sistemi erisi (akcier + göüs du-
vari), göüs duvari erisi ve akcier erisinin
aritmetik toplamidir. Vertikal eksenden eit
uzakliklatki göüs duvari erisi ve akcier eri-
sindeki akcier hacmi (transrespiratuar sistem
basinci=0), FRC'dir. Bu iliki, göüs duvarinin
kompliansinin artabilecei (bebeklik) veya
kompliansin azaldii (nöromuskuler hasta-
liklari olan erikinler) durumlarda önemlidir.
Bebeklerde kaburgalarin insersiyonu daha ho-
rizontaldir ve göüs kafesi erikinlerden daha
komplianttir. Bu nedenle, akcier ve göüs
duvari arasindaki geri tepme ("recoil") ile pa-
sif olarak belirlenen istirahat halindeki akcier
hacmi (FRC), erikinlerden daha düüktür.
Bebekler, bu nedenle, ekspirasyon sonun-
daki akcier hacmini artirmak için, FRC'i
kullanarak ekspiratuar frenleme ve glottik ka-
panmalarini, ve ekspirasyonu yavalatarak ne-
fes verme sirasinda diyaframin kontraksiyonu
kendileri aktif olarak sürdürürler. FRC'nin bu
aktif idamesi olmadan, bebekler düük akcier
hacimleri nedeniyle istirahat sirasinda hipok-
semiye çok yatkin olacaktir.
Pletismografi, Dilüsyonel
Teknikler
Akcier büyümesini etkileyen hastalik hal-
lerinin hava yolu çapina ek olarak akcier
hacminde deiitirmesi beklenir. Bu hastalik-
lar, air oligohidramniyoz veya yer kaplayan
kitleler (örnein diyafram hernisi veya kistik
adenomatoid malformasyon) nedeniyle oluan
pulmoner hipoplazi, bronkopulmoner displazi
yaninda göüs kafesinin büyümesini deitiren
durumlari (torasik distrofiler, radyasyon) içe-
rir. Akcierde gaz hacmi iki tekniin kullanil-
masi ile ölçülebilir: dilüsyon ve pletismografi.
Dilüsyonel teknikler kitle korunmasi pren-
sibini kullanir.
13,14
Kii, içine bilinen bir kon-
santrasyonda inert ve emilmeyen iaretli gaz
(genellikle Helyum) eklenmi olan kapali bir
sisteme bali olan aizlia solur. Dengelen-
meye imkan veren dakikalar sonra, iartli ga-
zin son konsantrasyonu ölçülür, bu da siste-
me eklenen hacmin (hastanin akcier hacmi)
hesaplanmasini salar. Gerçek akcier hacmi,
belirgin obstrüksiyon varliinda, akcierin
herhangi bir tikali kismi gaz karimasi ve dilüs-
yonuna katilmayacai için, daha düük olarak
hesaplanabilir.
Vücut pletismografisi, Boyle kanununu kul-
lanir, bu da sicaklik sabitken kapali bir sistem-
de basinç ve hacim deiikliklerinin ters oran-
tili olarak deimesidir.
13
Hasta sabit hacimli
bir odada ("vücut kutusu") oturuken ve bir
aizlia üfl erken solunum devresinin inspira-
tuar ayainda bir kapak kapanir. Hasta küçük
hizli soluma ("panting") manevralari yapar ve
akcier hacminde küçük deiiklikler ve kutu-
da buna karilik gelen ters hacim deiiklikleri
meydana gelir. Kutudaki ve aizdaki basinç-
lar ölçülür, ve bu da hizli soluma çabalarinin
baladii akcier hacimlerinin hesaplanmasini
salar. Kii, manevralara, bir nefesin sonunda