background image
308
KISIM 7: Geliùimsel ve Davran¿ùsal Pediatri
ki sinirlar çok belirgin olmamakla birlikte her
birinin tek tek gözden geçirilmesi yararli bir
yaklaimdir.
Fiziksel alanda geliim, gittikçe daha has-
saslaan hareket kontrolü, sefalokaudal yönde
ve proksimalden distale dorudur. Hareket
alanindaki becerilerin farklilaarak gelimesi
hem sinirlerin olgunlamasi sürecinden hem
de deneyimden etkilenerek erken bebeklik dö-
neminden erikin yaama kadar sürmektedir.
Kaba hareket alanindaki geliim bebein ba-
ini kontrol etmesi ve dönmesiyle balar, daha
sonra desteksiz oturur ve baimsiz yürür. Bu
beceriler ilerleyerek bisiklet sürmek, yarimali
spor etkinliklerine katilmak gibi daha karma-
ik becerilere dönüür ve çok nadir koullarda
da profesyonel dansçi ya da jimnastikçi olarak
baarili bir kariyere sahip olmakla sonuçlanir.
nce hareket alanindaki geliim çocuklarin
nesnelere uzanmasi ve küçük nesneleri par-
mak uçlariyla kiskaç gibi tutabilmeleriyle ba-
lar. Daha sonra makasla kesmek ve okunakli
olarak yazmak gibi daha karmaik becerilere
dönüür ve bazi durumlarda erikin dönemde
kaligrafi sanati ya da mikro-cerrahi alaninda
baarilar kazanmaya kadar ulair.
Bilisel yetkinliin geliimi insanolunu di-
er tüm yaayan varliklardan ayiran pek çok
entelektüel becerilerin bir yansimasidir. Erken
bebeklik döneminden itibaren çocuklar kendi
hareketleri ve sürekli olarak yapilandirdiklari
içsel zihinsel simgeleri ile dünyayi örenmeye
biyolojik olarak programlanmilardir. Ören-
menin çou, çocua çevresinin ne kadar uygun
firsat ve destek saladiina bali iken bilisel
yeterliin geliimi için gerekli enerjinin çou
çocuun kiisel girikenliinden gelmektedir.
Yaamin ilk yillarinda küçük çocuun dü-
ünme ekli "egosentrik"dir (dünyayi kendile-
rinkinin diinda bir baki açisindan göremez-
ler). Bilisel olgunlamanin önemli bir kismi za-
man içinde yava yava "merkezden uzaklama"
sürecinde yani çocuklarin dier kiilerin dün-
yayi nasil algiladiklarina ve anladiklarina daha
çok kiymet verebilmelerinde saklanmaktadir.
Jean Piaget'in yeni ufuklar açan çalima-
larina göre bilisel geliimin 4 farkli aamasi
vardir. "Duyusal/hareket dönem-Sensorimotor"
olarak adlandirilan birinci aama doumdan
18. aya kadarki dönemdir. Bu dönemde çocu-
un dünya ile ilgili bilgisi hareket alaninda ya-
pabildikleri ve duyulariyla algilayabildikleri ile
sinirlidir. Kendi varliini çevresindekilerden
ayri bir insan olarak algilamaya balamasiyla
e zamanli olarak nesnelerin görünmeseler de
var olmaya devam ettiklerini örenir ("nesne
devamlilii") ve eylemler ile sonuçlar arasin-
daki ilikilerin önemini anlamaya balar ("ne-
densellik"). Bilisel geliimin ikinci aamasi
"ilem öncesi dönem- preoperational" olarak ad-
landirilir ve genellikle 18 aydan yedi yaa kadar
sürer. Bu dönemin en önemli özellii, simgesel
düünme ve sembolik ilevsellik yetilerinin art-
masi ve hem dil hem de oyunda kurgusalliin
balamasidir. Okul öncesi yillardaki "sihirli
düünme" doa olaylarina çok ho açiklama-
lar yapmalarina neden olmakla birlikte (örn.
"Tanri aladii için yamur yaar"); hastalii,
gösterdikleri kötü bir davrania verilen ceza
olarak algilamalari riskini de getirmektedir. Bi-
lisel geliimin üçüncü dönemi "somut ilemler
dönemi- concrete operational" genellikle yedi
yatan on bir yaa kadar sürer. Bu dönemde
çocuklar amaçlarina mantikli zihinsel açikla-
malar yaparak ulaabilirler ve düünceleri ayni
anda bir konunun farkli yanlarini kavrayabilme
becerilerini yansitmaktadir. Örnein, Piaget'in
klasik deneyinde gösterildii gibi okul çai ço-
cuklari kisa geni bir kabin dar ve uzun bir kap
kadar su alabileceini bilirler. Son olarak erken
ergenlik döneminde ya da sonrasinda bilisel
geliimin "soyut ilemler dönemi- formal opera-
tions" dönemine ulailir. Bu dönemde çocuklar
somut dünyada kisitli kalmak yerine onlara
düünceleri yönlendirebilme gücünü salayan
soyut kavramlar üzerinde akil yürütme bece-
risini göstermeye balarlar. Bu beceri yansitici
yapidaki bir ergen ya da genç erikinin ahlak,
deerler ve felsefi ilkeler üzerinde tutkulu ko-
numalar yapabilmesi için gerekli çerçeveyi
oluturmasini salamaktadir.
Bilisel yetilerle yakin ilikili dier bir alan
da sembole dayali iletiim sistemi olan dil-
language geliimidir. Fiziksel dünya ile ilgili
bilgilerinin ortaya çikmasiyla birlikte çocuk-
lar iletiim yeterliklerini de gelitirirler çünkü
artik basitçe duyduklarini tekrarlayabilme be-
cerisinin ötesindeki dil ilevinin altinda yatan
kurallari kefedebilmesini salayan içsel be-
ceriye sahiptirler. Her ne kadar bu becerilerin
genellikle hiç sorgulamadan duyduklarimizi
konumak eklinde ortaya çiktii düünülüyor
olsa da küçük çocuklarin etraflarindaki kii-
lerin sözel ifadelerini ilemleyebildiklerini ve
daha önce hiç duymadiklari ekilde önemlidir.
letiimin deerlendirilmesi ve bu alanda ya-
pilan çalimalar sözel iletiimin fiziksel eylemi
olan "konuma-speech" ve altta yatan sembol
sistemi olan "dil- language" arasinda farkliliklar
olduunu göstermektedir. Yaamin ilk 12 ayin-
da bebekler sohbete seçici olarak dikkatini yö-
neltmek, karilikli sira almak ve sözel olmayan
iaretlerin yorumlanmasi gibi iletiimin sosyal
yani ile gittikçe daha fazla ilgilenirken, ünlü
harflerin seslerini çikarmaktan (cooing) sessiz
harflerin seslerini çikarmaya (babbling) doru
ilerlemektedirler. Yaamin ilk yilinin sonunda
çocuklarin çou anadillerindeki seslerin tü-
münü çikarabilirler ve bazi anlamli sözcükleri
söylerler ­ iki lisanin konuulduu çevrede bü-
yüyenler hiç zorlanmadan her ikisinin seslerini
de bilirler. kinci yil süresince ifade edici dil,
kullanilan lisanin kurallarinin kullanilmasinda
(syntax) yeterliin artmasiyla gelimektedir. Üç
yaindaki çocuklarin çou düüncelerini kolay
anlailir anlatimlarla ifade edebilirler ve be
yata kullandiklari dilin yapisi neredeyse eri-
kinlerinki kadar gelimitir.
Fiziksel ve bilisel/dil alanlarindaki beceri-
lerin ötesinde duygusal geliim ve sosyal iliki-
ler alanlarindaki yetilerin artmasi olgunlama
sürecinin dier önemli konularidir. nsanlar
öncelikle, çocua bakim veren kii ile bebek
arasindaki bain özellii olan temel karilikli
etkileimlerden balayarak youn ayrilma- bi-
reyselleme süreci ve çekirdek aile içi balarin,
yaitlar arasi ilikilerin ve olgun erikinler ara-
si yakinliin gelimesine kadarki tüm süreçte,
hisseden ve sosyalleen yaratiklardir. Çocuklar
kendilerinin ayri bireyler olduklari duygusunu
gelitirirlerken, hem iç dünyalarina hem de di
dünyalarina bakma becerisini de gelitirmekte-
dirler.
Sosyal-duygusal geliimin erken çocukluk
döneminden erikin yalara kadarki temel bo-
yutlari duygulanimin farkina varilmasi ve an-
lailmasi, empati kapasitesi ve ahlak duygusu-
nun ortaya çikmasi, anlamli ilikiler kurabilme
becerisi, kendini algilamasinin ve sosyal baki
açisinin genilemesidir. nsanin olgunlama-
sini daha iyi kavramamizi salayan en zengin
teorik yaklaimlar bu alandaki kiisel yeterli-
in altinda yatan sürecin anlailmasi çabasiyla
ortaya çikmitir. Erikson erken bebeklik döne-
minde temel güvenin salanmasi esasindan,
becerilerin artmasi ve kiisel yetkinlik duygu-
su, yakin ilikiler ve üretkenliin ard arda gelen
zorluklarina doru genileyen yaam boyu psi-
kolojik kimliin kavramsallatirilmasini ince-
likle gelitirmitir
7
. Geliimin dier alanlarin-
da olduu gibi sosyal ve duygusal alanlardaki
geliim de hem içsel yapisal becerilere (mizaç
özellikleri, sosyal ipuçlarina duyarlilik) hem de
destekleyici ilikilerin (çekirdek aile içindeki ve
diindaki ilikiler) etkisine balidir.
Özetle, insanolunun yeterlii fiziksel be-
cerilere yatkinlik, zihinsel sorun çözme ve so-
yut düünme, duygusal düzenleme ve sosyal
duyarlilik gibi farkli alanlarda kendini göster-
mektedir. Genel toplumda bu becerilerin düze-
yi deikendir ve aileler ya da kültürlere göre
bu becerilerin düzeyine verilen deer de farkli-
liklar göstermektedir. Rekabetin yüksek olduu
bir toplumda doal egemenlik salama dürtüsü
youn sosyal ve ekonomik baskilarla abartilir.
Bunun aksine hiyerarik olmayan bir kültür-
de eitlikçi deerler daha fazla kabul görür ve
kiiler arasinda becerilerin farkli düzeylerde
olmasi desteklenir. Bu deerlerin çekirdek aile
ve kültür araciliiyla nakledilmesi insanlarin
birbirine baki açisinin yani sira bireyin ken-
dini algilamasinin geliimini de önemli ölçüde
etkilemektedir.