background image
379
Solunum S¿k¿nt¿s¿ ve Yetmezliöi
çarpimalari nedeniyle güç kaybi olur, bu kay-
bin büyük olmasinda gazlarin younluundaki
arti akikanliindan daha önemlidir. Bu yük-
sek konsantrasyonda helyum tedavisinin obs-
trüktif havayolu hastaliklarinda yararli olma-
sinin nedenlerinden bir tanesidir ki, helyum
hava ve O
2
'den daha düük dansiteye sahiptir
(akikanlii hafif yüksek olsa bile).
Normal havayollarinda, havanin akii sira-
sinda sürtünme belirgindir. Bireylerin isi ola-
rak basinca neden olan enerji harcamasi hava-
yolunun iç kisminda hava akimi doru akima
dönütüünden yava yava azalir. Bu nedenle
alveolar basinç inspirasyon sirasinda her za-
man havayolu aacinin herhangi bir yerinde
ölçülenden daha düüktür (veya daha nega-
tiftir) ve ekspirasyon sirasinda daha yüksektir
(veya daha az negatiftir). Eer farkli düzeylerde
obstrüksiyon varsa, basinç yava yava azalir-
ken aniden düer. Havayolunun içinde basinç-
ta yava yava veya aniden deiimler havayolu
lümeninin boyutu önemli düzeyde etkiler. As-
linda, sert borulara benzemeyen ekilde, hem
iç hem de di duvar yüzeylerinin basinç den-
gesine (havayolu transmural basinci olarak bi-
linir) bali olarak havayolu çaplari deikendir.
Bir pozitif transmural basinç (içerideki basinç
diaridan daha büyük) havayolu çapini arttirir;
negatif transmural basinç (di basinç iç basinç-
tan daha büyük) havayolu çapini düürür ve
havayolu duvar sertliine balidir ve bunlarin
hepsi havayollarinin kollapsina neden olabilir.
Havayolu obstrüksiyonu havayolu duvarinin
gerginliini salayan basinci iki farkli meka-
nizma ile düürebilir. Birincisi, daha önce tarti-
ildii üzere sürtünmeyi arttirarak ve obstrük-
siyondan sonra oluan türbülansin iddetini
düürerek yapar. kincisi ise, havayolundaki
daralmaya elik eder, gaz molekülleri birikir ve
kinetik enerji kazanir. Kinetik enerji kazanimi
havayolu duvarlarini geniletmek için uygula-
nan gücün azaltilmasindan elde edilen enerjini
depolanmasiyla olur. Hava akikanlii artarsa,
havayolu duvarina uygulanan basinç azalir ve
havayolu çapi düer.
Obstrüksiyonun bu etkileri havayolu çapini
daha da azaltarak, akimi daha fazla azaltir. So-
lunum kaslarinin ekspirasyon sirasinda bu du-
rumu kompanse etmek obstrüksiyon boyunca
hava akimini artirmak için daha fazla kasilma-
si gerekir. Bununla birlikte solunum etkinliini
arttirmak için havayolu duvari diindan kuvvet
uygulanmasi nedeniyle havayolu daha fazla
daralir (vizköz akim sinirlamasi) veya hava-
yolu içindeki basinci düürerek hava akimini
arttirilmasina çaliilir (Dalga-hiz akim sinirla-
masi). Bu artlar altinda hava akiminin en üst
düzeyde arttirilmasi obstrüksiyonun airliina,
yerine ve havayolu duvarinin sertliine bali-
dir. Hava akimini sinirlanmasi havayolu has-
taliklarinda sik karilailmaktadir ve havayolu
obstrüksiyon bulgularinin belirginlemesine
katkida bulunur.
7
Obstrüktif Hastal·klarda
Klinik Bulgular
Obstrüktif solunum sistemi hastaliklarinin
bulgulari havayolunun seviyesine ve obstrük-
siyonun airliina balidir. Larenks ve trakea
düzeyindeki obstrüksiyonlar her iki akciere
hava giriini azaltir ve böylelikle lokalize bron-
ial obstrüksiyonlardan daha fazla hayati tehdit
ederler.
Solunum sirasinda oluan gaz akimi solu-
num hizini bu da akcier deiim hacmini be-
lirler, buna göre inspirasyon, ekspirasyon biraz
uzayabilir veya her ikisinin de etkilendii fark
edilir. Uzama süresi her bir solunum süresini
uzatir. Bunun sonucunda, havayolu obstrüksi-
yonu olan hastalarda restriktif hastalii olan-
lara göre takipne daha az belirgin olarak solu-
num sikintisi bulgusudur (tamamen olmadii
olmaz).
Havayolunda gaz akiminin inspiratuar mi
yoksa ekspiratuar mi engellendiinin belirlen-
mesi havayolu obstrüksiyonunun ayirici tani-
sinda önemlidir. Kural olarak, obstrüksiyon
ekstratorasik havayolunda ise (burun, farenks,
larenks ve trakeanin servikal bölümünde) ins-
pirasyon sirasinda belirginleir; obstrüksiyon
intratorasik havayollarinda ise (trakeanin to-
rasik segmentinde, bron ve broniyol) ekspi-
rasyon sirasinda belirginleir. Bu bulgular obs-
trüksiyon olmayan durumlarda olan havayolu
çapinin normal fluktuasyonlarinin artmi hali-
ne balidir. Bunlar solunumunun ekstra ve int-
ratorasik havayolllarinin intramural basinçla-
rini nasil etkilediinin farkindan kaynaklanir.
Ekstratorasik havayolu obstrüksiyonunun
klinik bulgular inspirasyon sirasinda daha be-
lirgindir, inspirasyon daha uzundur ve belirgin
bir ekilde ekspirasyona göre zorludur. Yüksek,
tiz sesli gürültü veya stridor, obstrüksiyonun
düzeyine göre havayolu mukozasinda oluan
titreim sesi steteskop olmadan rahatlikla du-
yulur. Eer obstrüksiyon çok airsa, çocuk öne
eilerek oturur, her iki kolunun üzerine daya-
narak inspirasyon sirasinda boyundaki yar-
dimci solunum kaslarini kullanir.
ntratorasik obstrüksiyonlarin klinik bul-
gulari ekspirasyon sirasinda daha belirgindir.
Ekspirasyon fazi uzamitir ve hiilti (wheezing:
havayolu duvari ve gaz akiminin yüksek hizda
titreimleriyle oluturduu bir islik benzeri gü-
rültüdür) duyulur, bu obstrüksiyon olan alanin
üzerinde oskültasyonla veya eer obstrüksiyon
yayginsa (astim gibi), akcier alanlarinin tü-
münde duyulur. Obstrüksiyonun kismi olarak
intraplevral basinci inspirasyon fazinda dü-
ürmesi nedeniyle inspirasyon, ekspirasyona
göre daha az etkilenir. Öncelikle ekspiratuar
faz etkilenmesine ramen ekspirasyonun uza-
masi bu fazi yeterince kompanse etmez. Eer
böyle olursa, obstrüksiyonun distalindeki hava
ekspirasyon boyunca tam olarak boalamaz, al-
veoller ekspirasyon sonunda geni kalir ve yeni
inspirasyon balar (bu durum akcier filminde
kolayca tanimlanir ve siklikla hava hapsi olarak
adlandirilir). Bununla birlikte, akcier hacmi
artar ancak bu akcier recoili (önceki eklini
alma özellii, esneklik) tarafindan sinirlandiri-
lir bu duruma ekulibirium denilir ki bu artmi
recoil tidal volümü sinirlandirir ve düük eks-
piratuar akimi yeterince kompanse etmek için
ekshalasyonu artirir.
SOLUNUM YETMEZL¾¼¾
Solunum sisteminin temel fonksiyonlari venöz
sisteme yeni O
2
vermek ve CO
2
'i venöz sistem-
den uzaklatirmaktir. Solunum yetmezlii or-
ganizmanin ihtiyacini yeterli düzeyde karila-
yacak bu fonksiyonunu sürdürememesidir. Bu
tanim yanilticidir. Örnein, solunum yetmezli-
i arteryel kanda O
2
(PO
2
) ve CO
2
(PCO
2
)'nin
parsiyel basincinin normal sinirlarin diinda
kalmada israr etmesi olarak tanimlanir (sik-
likla PO
2
<50mmHg veya PCO
2
>45mmHg
deerleri olarak tanimlanir). Bununla birlikte
bu tanimlama solunum sirasinda gaz deiim
mekanizmalarinda sorun varken veya kendi
baina sürdüremezken oksijenden zengin hava
verilerek normal aralikta tutulmasini göz ardi
eder. Bunun tersi olarak, ayni tanimlama kon-
jenital siyanotik kalp hastalii (hipoksemikler-
dir) veya diüretiin neden olduu metabolik
alkalozu (bu hastalar kompansetuar olarak
hiperkapneiktir) çocuklarin solunum sistemi
mükemmel çalimasina ramen solunum yet-
mezlii grubuna sokmaktadir.
Bu nedenlerden dolayi, özellikle kan gazla-
rinda olmak üzere hastanin normalden sapma-
lari belirlenmeli ve klinisyen solunum sistemi-
ni hastanin tüm metabolik ihtiyaçlarini karila-
yabilmesi bakimindan deerlendirmelidir. Ate
ve egzersiz siklikla solunum kaslarinin i yükü-
nü ve akcier kan akimini arttirir. Hipoksemi
ve hiperkapni santral sinir sistemi ve kardiyo-
vasküler sistem fonksiyonlarini fark edilebilir
düzeyde etkiler. Solunum sikintisi olan infant
ve çocuklarda ajitasyon, samnolans, apati, sal-
dirganlik veya stupor hali varsa veya solunum
çabasi azaliyorsa kan gazi bakilamazsa bile
hizlica O
2
tedavisi balanmalidir. Taikardi de
arti, arteryel hipertansiyon veya bulgularda
ilerleme, perfüzyonda azalma, arteryel hipo-
tansiyon ve bradikardi solunum sikintisi olan