![]() mekanik disfonksiyon ve özellikle kas güçsüz- lüünden ayirt etmek kolay olmasa da klinis- yenler hastalarda klinik bulgular olmadan da düük arteryel pH (asidemi) ne zaman olacai konusunda uyanik olmalidir. ve erikinlere göre daha fazla supramedüller merkezlerin belirgin inhibe edici etkisi altin- dadir. Bu geliimsel durum niçin yenidoan bebeklerin yüzeyel solunum veya alveoler hipo- ventilasyon olduunda apneyle cevap verdiini açiklamaktadir. Bu ayrica akcierde airi hava- lanma nedeniyle akcierdeki gerilme reseptör- lerini aktive (Hering-Breuer refleksi temeline dayanir) veya bu uyarilar akcier intertisyum veya havayolu duvarlarinda hastalik olmasi du- rumunda neden apneik olduunu açiklayabilir. Belirginlemi inhibitör cevap alveoler hipokse- mi ve mekanoreseptör uyarilarara bali olarak artar ve bu durum küçük bebeklerde viral pnö- moni gibi akcier hastaliklarinda ilk bulgu ola- rak apnenin ortaya çikmasini açiklamaktadir. bulunur. Burada supramedüller uyarici sin- yallerin solunum kontrolündeki etkisi düük olmasina bali olarak görülen ve sadece bulgu olarak özellikle uyku sirasinda olan hipoven- tilasyon görülür (Ondine'nin laneti). Solunu- mun sürdürülmemesi daha sik olarak santral sinir sistemininde beynin supratentoryal alan- da ve beyin sapindaki dier merkezlerin be- lirgin olarak disfonksiyonu sonucunda görü- lür. Medüller nöronal a inspiratuar solunum kaslarini (örnein diyafram) kontrol etmesi nedeniyle ve üst havayolunu dilate eden kaslar (örnein, genioglossus veya krikoaritenoid) fonksiyonel olarak birbirini tamamlar. Hipo- ventilasyon siklikla farengial tonusun dümesi ve glottik obstrüksiyona bali olarak üst hava yolu obstrüksiyonuyla ilikili olarak görülür. Horlama (hiriltili), stridor ve inpirasyon sira- sinda akciere giren havada azalma görülür. Öksürük ve öürme gibi nöronal refklesler gibi havayolunu koruyucu mekanizmalar bu ain bir parçasidir ve genellikle iyi çalimazlar. Bu durumlarda, havayolu ve bronlarda biriken mukus ve sekresyonlar havayolu obstrüksiyo- nunun bir parçasidir. Solunum paterni boyun- ca amplütid dümesi nedeniyle akcier hacmi düer, alveoler kollaps kaçinilmaz olarak geli- ir. Böylece, bu solunum kontrolünde düük- lük olan hastalarin akcier grafilerinde alveoler dansite artii (infiltasyon) siklikla görülmez, bu bulgular birincil akcier hastalii tanisi koyma- yi zorlatirir. maskeyle uygulanabilir ve solunum yetmezli- i gelien veya gelimek üzere olan hastalarda bozulan gaz dengesini düzeltmede ve hastanin solunum i yükünü azaltmada tek yoldur. Me- kanik destein fizyolojik temelleri ve pratik uy- gulamalarinin deiik teknikleri Bölüm 109'da verilmitir. na neden olan mekanizmalar erken dönemde tedavi edilirse solunum fonksiyonlari iyi bir ekilde korunur. Örnein, akcier ödemine ne- den olan sol ventrikül disfonksiyonu diüretik ve eer gerekliyse inotroplarla en iyi ekilde tedavi edilirse solunum fonksiyonlari düzelir. Bakte- riyel pnömonilerde etkene uygun antibiyotik kullanilmasi halinde de ayni ekilde düzelir. Hayati tehdit eden üst havayolu obstrüksiyonu olan hastalarda da, obstrüksiyon olan kisim endotrakeal entübasyon ve dier yöntemlerle geçilirse hastanin solunum disfonksiyonu dü- zelir. Bununla birlikte etyolojiye ve mekaniz- maya yönelik tedavi yaklaimlari bazen neden çok belirgin deilse zaman alabilir. Bu gibi du- rumlarda, tedavi hastanin komforunu en az et- kilemeli, ari olmamali, komplikasyona neden olmamali ve gaz deiimini garanti etmelidir. Nadiren, bu basit uygulamalar ve önlemlerle solunum sisteminin verimlilii arttirilmitir. Örnein ciddi ortopnesi olan hastalarda ya- tain bainin kaldirilmasi hava yolu direncini azaltir ve diyafram liflerinin kasilma genilii ve gücü artar böylece hasta stabil olmayan hal- den stabil hale gelebilir. Asiti olan hastalarda asit boaltilirsa hareket kisitlamasi ortadan kal- kar böylece diyaframin kasilma gücü artar ve akcierde ekspirasyon sonundaki akcier hac- mi artar. Krup veya epiglotiti olan hastalarda stres, korku ve ani hareketlerden kaçinilmali, bunun yaninda klinisyen trakeanin güvenli bir ekilde entübasyonuna hazirlanirken hastanin avantajli solunum paternini kullanmasina izin verilmelidir. li hayati tehdit eden nedendir. Her klinisyen solunum sikintisi olan çocuklarda kan gazlari elde edilinceye kadar gecikmeden oksijen uy- gulamanin güvenli bir uygulama olduunu unutmamalidir. Hiperoksi pulmoner vazodi- latasyon yaparak sistemik dolaimdaki kan akiminin pulmoner dolaima yönelttii geni soldan saa antlarda (örnein, geni ventrikü- ler septal defek, hipoplastik sol kalp sendromu) veya duktus baimli hastalii olan yenidoan- den olduu durumlarda oksijen uygulamalari- na istisna olarak dikkatli olunmalidir. Oksijen deiik yöntemlerle uygulanabilir. Nazal kanül bütün ya gruplarinda sikça kullanilmaktadir ve genellikle infant ve okul çaindaki çocuklar- da iyi tolere edilir. Ancak nazal kanül verilen havadaki oksijenizasyonunu yeterince arttir- mamasi, nemlendirememesi ve aizdan nefes alan hastalarda da yararli olmamasi nedeniyle kullanimi sinirlanmaktadir. Balik (Hood) ok- sijen konsantrasyonunu %100'e kadar çikarta- bilir, ancak kullanisizdir ve küçük çocuklarin hayatini tehdit eder. Daha büyük çocuklarda maskeler ve yüz çadirlari daha iyi tolere edilir. Eer bu aletler büyük rezervuara sahip ve tek ekshalasyon yolu valfi varsa (geri solumasiz maske), bu iki aletin hood kadar oksijen sunu- mu salama kapasitesi vardir. Azalm¿ù Perfüzyon ve Dolaù¿m øoku Çeviri: øule Ünal yen çok çeitli olaylar ve hastaliklar nedeniyle azalabilir. Eer perfüzyondaki azalma derhal farkedilip uygun önlemler alinmazsa, hayati tehdit edebilecek bir durum olan dolaim o- kuna hizli bir ilerleme olur. Dolaim fonksi- yonlarini kontrol eden regülatuvar mekaniz- malar her yata ayni olmakla birlikte, bebek ve küçük çocuklari bazi geliimsel özellikleri oka daha yatkin hale getirmektedir: (1) Bebekler- deki yüksek vücut yüzey alani:kitle orani ate, hipermetabolizma ya da kuru havalarda daha fazla insensibil sivi kaybina neden olur; (2) suya serbest ulaimlarinin olmayii bebeklerin sivi açiklarini kapatmada onlari engeller; (3) belirli patojenlere maruz kalma ve hizli ilerle- yici enfeksiyonlara meyil küçük bebekleri sep- tisemiye yatkin kilar; (4) duktus arteriozusun perinatal dönemde kapanmasi aortik stenoz ya da koarktasyon varliinda zaten az olan siste- mik perfüzyonun daha da kötülemesine ne- den olabilir. Azalmi perfüzyonu olan hastayi muayene eden klinisyen hizli ve ayrintili bir |