![]() idare eder. Bugüne kadar G proteini ile ele- mi reseptör ailesine ait 4 tip histamin reseptö- rü tanimlanmitir: H1, H2, H3 ve H4. H1 (ve daha az oranda H2) reseptörü aracilii ile ile- tilen sinyaller deri, havayolu ve gastrointestinal sistemdeki allerjik hastaliklarin akut semptom ve bulgularina aracilik ederken H1 ve H4, enf- lamatuar hücrelerin allerjik enflamasyon böl- gelerinde toplanmasina katkida bulunur. Oral bir H1 antihistaminik ile erken tedavi konjunktiva, burun, alt havayollari ve deride- ki erken yanitlari azaltir ve ilacin allerjik yanit sürecinde uygulanmasi, semptomlarin akut al- lerjik enflamasyon ile tetiklenmesini engeller. Etkinin balamasi 1 ila 3 saat içinde olur. Daha yeni H1 antihistaminiklerin uzun yari ömrü vardir ve günde bir veya iki kez uygulanabi- lirler, ancak dierlerinin etkinliklerini idame ettirebilmeleri için günde birkaç kez uygulan- malari gerekir. Klinik etkinlik salayan dozlara kari tolerans gelimez ancak dier mediatörler (lökotrienler, nöropeptidler, vb.) devreye gir- diinde semptom rahatlamasi yetersiz olabilir. Bu durum siklikla olgularin çounun antihis- taminiklere dirençli olduu atopik dermatit kaintisinda görülür. süt çocuu ve çocuklarda genellikle etkilidir ve kullanimlari güvenlidir. filleri ajandan ajana deiir. Birinci kuak H1 blokörleri (ör, bromfeniramin, siproheptadin, klorfeniramin, hidroksizin ve prometazin) li- pofiliktir ve SSS'ye geçerek sedasyon veya bazi hastalarda paradoksal uyarilmaya yol açarlar. Bu ilaçlar anne sütüne geçerler ve anne sütü ile beslenen süt çocuklarinda uyku hali veya so- lunum depresyonu yapabildikleri bildirilmitir. Bu nedenle, birincil amacin sedasyon olmadii durumlarda, SSS'ye zayif penetre olan 2.kuak H1 antihistaminikleri tercih edilmelidir. Antagonistleri enflamatuar uyaranlara yanit olarak sentezle- nen 5-lipooksijenaz yolai ürünleridir. Bu ai- lenin içinde sisteinil lökotrienler (LTC4, LTD4 ve LTE4), anafilaksinin yava reaksiyon veren maddesi olarak bilinen biyolojik aktiviteden sorumludur. Lökotrien reseptörleri (BLT1 ve 2, CysLT1 ve 2) hemopoetik hücreler, düz kas hücreleri ve epitel gibi pek çok biyolojik fonksi- yonlara aracilik yaptiklari çeitli dokularda bu- lunurlar. Allerjik hastalia özgü olarak lökot- beyaz kürelerin migrasyon ve aktivasyonunu uyarirlar. liini göstermitir. Bu grupta en çok çaliilmi ilaç, 12 aylik ve daha büyük çocuklarda astim tedavisi için ve 6 aylik süt çocuklarindan iti- baren perennial allerjik rinit semptomlarinin rahatlamasi için onaylanmi olan montelukast- tir. den daha az etkilidir. Ayrica LTRA'lara klinik yanit, kismen genetik faktörler nedeniyle, tam olarak öngörülemez. Bu nedenlerle, lökotri- en reseptör antagonistlerinin güvenlik profili onlari steroid alamayan veya yan etkilerinden çekinilen hastalarda uygun bir alternatif yapar. Atopik dermatit ve ürtiker gibi dier allerjik bozukluklarda LTRA'larin etkin olabilecei dü- ünülmü ancak gösterilememitir. (SCIT) 1950'lerin sonundan itibaren uygulan- maya balanmitir ve allerjik havayolu hastalii ve böcek venom allerjisinin tedavisinde etkili olduu açik ekilde kanitlanmitir. u anda, immün yaniti tolere eden bir duruma yönlen- direrek allerjik rinokonjunktivitin gidiatini potansiyel olarak deitiren tek tedavi yöntemi SCIT'tir ve klinik faydalari tedavi kesilmesin- den yillar sonra devam edebilir. çocuklarda yeni allerjenlere duyarlanma ge- liimini baskilar ve allerjik rinitli çocuklarda astim riskini azaltir. kaynak gerektiren bir tedavi olup hasta açisin- dan uzun dönem (en az 2 yil) uyum gerektirir. Çocuklarda siklikla ine korkusu subkutan en- jeksiyonlara kari bir çekince yaratmitir. En- jeksiyon dii yollar (sublingual immünoterapi) Avrupa'da yillardir kullanimdadir ve erikinler- de allerjik rinokonjunktivit tedavisinde etkili- dir. Çocuklardaki kanitlar ümit verici olmakla beraber halen kesin deildir. Allerjik Rinit ve Konjunktivit Çeviri: A. Betül Büyüktiryaki hava kökenli allerjenlere kari IgE duyarlili- indan kaynaklanan üst hava yollarinin kro- nik enflamatuar hastaliidir. Amerika Birleik Devletler'de allerjik rinokonjunktivit (ARK) semptomlari %20 ve %30 arasinda erikinleri ve çocuklarin %40 kadarini etkilemektedir. Klinik sunumu karakteristik olarak hapirik, burun ti- kaniklii ve burun akintisi ile ilikilidir. Allerjik riniti olan hastalarin büyük çounluu göz bul- gulari (yani, kaintili/akintili göz) gösterir veya ikayet ederler, bu nedenle daha çok allerjik ri- nokonjunktivit olarak ifade edilir. Alt solunum yollari siklikla tutulur: ARK'li hastalarin %40 kadari ayni zamanda astimdan yakinirlar ve birçou bronial hiperreaktive kaniti gösterir- ler. Allerjik rinit çocuun yaam kalitesini etki- leyebilmekte ve uyku bozukluklari ve örenme güçlüü gibi durumlarla ilikili olabilmektedir. mevsimsel veya pereniyal (yil boyu süren) tip- ler olarak alt siniflara ayrilir. Sadece bahar ve yazin görülen mevsimsel semptomlar klasik saman nezlesi (pollinozis) olarak anilirken yil boyu var olan ev tozu akari ve kedi tüyü gibi allerjenlere kari oluan allerjik yanit pereniyal allerjik rinite neden olmaktadir. prevalansinda geni bir farklilik vardir. ile %14.9, 13-14 yalarinda ise %1.4 ile %39.7 araliinda siralanmaktadir. Görülen bu farkli- liin arkasindaki nedenler tam olarak anlaila- mamitir ancak çevresel ve genetik faktörlerin birlikte rol oynamasi olasidir. Dier allerjik has- taliklar gibi özellikle endüstrilemi ülkelerde ARK prevalansinda arti olduu görülmektedir ve aslinda `uygarlik hastalii' olarak isimlendi- rilmektedir. Allerjik rinit risk faktörleri arasin- da ailede atopi öyküsü, yüksek sosyoekonomik düzey ve duyarlilik kaniti olmasi yer alir. sinde meydana gelebilir ancak mevsimsel aller- jik rinitin klasik bulgulari 2 ila 7 yaina kadar genellikle gelimez. |