background image
1604
KISIM 24: Neoplastik Hastal¿klar
ay) ile karakterizedir
4
Bu geçi ekillerine göre
Knudson TSG'lerine kefi için temel oluturan
"çift vuru hipotezini" önerdi.
5
Bu hipoteze
göre, ilgili gendeki her iki allelin inaktivasyonu
tümör geliimi için gereklidir. Herediter tümör-
lerde bir mutant allel kalitsal olarak germ hüc-
relerinde aktarilir, dieri ise siklikla bir gene
delesyonu olmak üzere somatik bir olay sonucu
inaktive olur. Sporadik tümörlerde her iki allel-
de somatik hücrelerde inaktive olur ve daha geç
balayan tek tarafli tümörlere yol açar.
Retinoblastoma geni kromozom 13
(13q14)'de
6
yerleiktir ve klonlanan TSG'dir.
7
Tümör örneklerinde RB1 geninin her iki al-
lelinin fonksiyon kaybinin gösterilmesi
8
ve
herediter RB'da germ hücre mutasyonlarinin
varlii
9
Knudson'un çift vuru hipotezini do-
rulamitir. RB1 geni tüm retinoblastoma vaka-
larinda, geni bir spektrumda dier tümörlerde
mutasyona urami ya da delesyon olmutur.
10
Gelien bir tümörde, RB1 genindeki ikinci so-
kak tipi allelin eliminasyonunda birkaç genetik
mekanizmanin rol oynadii düünülmütür.
Bunlar kromozomal duplikasyon veya ayrilma-
ma, mitotik rekombinasyon ya da gen konver-
siyonudur.
11-16
Retinoblastoma proteini pRB
hücrelerin bölünmesi ve çoalmasinda mole-
küler kontrol mekanizmasi olarak görev yapar.
11,12
Bu düzenleyici mekanizmanin kaybolmasi
kontrolsüz hücre çoalmasina yol açar ve böy-
lece tümör oluumuna katki salar.
Protein pRB hücre siklusunun kontrolünde,
hemen hemen tüm hücre tiplerinde özellik-
le G1 fazindan S fazina (DNA sentezi) geçite
önemli bir rol oynar.
21
RB1 geni tüm memeli dokularinda eksprese
edildii halde, inaktivasyonu sadece retina'da
tümör balamasina yol açar. Retina diinda,
RB1 inaktivasyonu siklikla multipl genetik
olaylarin oluturduu tümör oluumunda
hiz sinirlayici bir basamaktir ve bu defektler
- RB1 geninin olmadii farelerin gestasyonun
16. gününe kadar canli kalabildii bulgusu ile
birlikte- Rb'nin hücre siklusunun kendisinin
kontrolünden ziyade etkilenen dokunun fark-
lilamasinda kritik bir rolünün olduunu dü-
ündürür.
29
RB1 geninin inaktivasyonunun biyolojik
mekanizmalari daha iyi anlaildikça, pRB ile
onun balandiklari yapilar ve dier hücre sik-
lusu hedefleri arasindaki fonksiyonel etkileim
güncel tedavileri tamamlayacak olan yeni kü-
çük moleküler tedavilerin aratirlmasina yöne-
lik firsatlar sunacaktir.
W¾LMS TÜMÖRÜ: KARMAøIK
B¾R TÜMÖR SUPRESSOR
MODEL¾
Wilms tümörü (WT) veya dier adiyla nefrob-
lastoma immatür böbrek artiklarindan köken
alan embriyonik bir kanserdir.
32
Wilms tümörü siklikla özgün konjenital ano-
malilerle birliktelik gösterir. Wilms tümöründe
genetik yatkinlik iki farkli sendromda gözlenir;
birincisi ürogenital malformasyonlarin gözlen-
dii WAGR (Wilms tümörü, aniridia, genitoüri-
ner anomaliler, mental retardasyon), ikincisi ise
Denys-Drash sendromu (DDS)
37
ve Beckwith
Wiedeman sendromu (BWS)'dur.
38
Bu konje-
nital hastaliklar Wilms tümörigenezisinde rol
oynayan özel genlerle ilikilidir.
WAGR sendromu, aniridi geni Pax6
39,40
ve
WT1 geninin
39,41-43
bulunduu kromozom
11q13'deki konstitusyonel delesyonlarla iliki-
lidir. Ek olarak, sporadik ve herediter Wilms
tümörü WT1 geninin etkilendii durumlar ta-
nimlanmitir. WT1 lokusunda tümör spesifik
delesyonlar tanimlanmi olup, bu allelin bazi
Wilms tümörlerinin patogenezinde spesifik
olarak inaktive olduunu düündürür.
Denys-Drash sendromda hemen hemen
tüm hastalarda germ hattinda WT1 nokta
mutasyonlari bulunur.
48
Germ hattinda WT1
mutasyonlari hipospadiasli ve erkek genital
organlardaki geliim anomalisi olanlarda da
gözlenmitir.
WT1 sporadik Wilms tümörlerinin sadece
%10'unda etkilenmitir.
45
Bu etyolojide baka
genetik lokuslarinda olduunu düündürtür.
11 no'lu kromozomun kisa kolunda telomerik
WT1'de, 11p15'de böyle bir lokus daha bulu-
nur. Bu gen WT2 geni olarak isimlendirilir ve
BWS ile birliktelik gösterir.
Her iki tümör durumuda tümör geliiminde
Knudson'un çift vuru hipotezi ile uygunluk
gösterdii halde, Wilms tümöründe genetik
deiiklikliklerin spektrumu retinoblastoma'da
olandan farklidir. Retinoblastoma'da tek gen
mutasyonu olup, hücre siklusunun yolai ile
fonksiyon gösterir, halbuki Wilms tümörigene-
zisinde bir dizi genetik olay gereklidir.
PER¾FER¾K S¾N¾R S¾STEM¾
TÜMÖRLER¾:
NÖROBLASTOMA
Nöroblastomalarin %75'inden fazlasinda si-
togenetik anormallikler vardir.
57-59
Bunlarin
en yaygin olani 1 no'lu kromozomun kisa ko-
lundaki yeniden düzenlenmedir.
59
Dier bazi
kromozomlarda da (10, 11, 14, 17 ve 19 no'lu
kromozomlar) kayip, kazanç ve yeniden dü-
zenlenmeler bildirilmitir.
Nöroblastomda iki dier özgün kromozom
yeniden düzenlenmesi oldukça karakteristik-
tir.
67,68
Bunlar hücresel c-myc protoonkoge-
nine homolog olan N-myc geninin amplifi-
kasyonudur ve tümörün hizli seyri gözlenir.
69
N-myc ekspresyonu andiferansiye tümörlerde
artmitir, diferansiye tümörlerde (ganglionö-
roblastoma ve ganglionöroma) ise kopye sayisi
daha azdir (veya tek kopyedir). Ayrica N-myc
amplifikasyonu ile klinik evre arasinda bir
korelasyon vardir.
70
N-myc ekspresyonunun
azalmi olmasi nöroblastoma hücresinin fark-
lilamasi ile ilikilidir.
71
Güncel klinik çalima-
larda cis-retinoik asitin kullanilmasi ile yaam
hizlarinda iyilemesinin temelinde bu gözlem
bulunmaktadir.
72
Çou nöroblastoma sporadik olduu halde,
nadir görülen ailevi vakalardan yol çikilarak
nöroblastoma geni taninmlanmitir. Yüksek
çiktili yaygin genom mikroarray analizi kulla-
nilarak tanimlanan bu gen ALK'dir ve anaplas-
tik büyük hücreli lenfomalarda karakteristik
olan tirozin kinaz assosiye t(2;5)'dir. Sporadik
nöroblastomalarda bu genin somatik mutas-
yonlarin tanimlanmi olmasi tümörigeneziste
bu genin önemini göstermektedir.
Tirozin kinaz inhibitörleri ile aberan ALK
ekspresyonunun bloke edilmesi yeni tedaviler
için umut verici firsatlar sunmaktadir.
S¾TOGENET¾K
TRANSLOKASYONLAR-
EW¾NG SARKOMU VE
PR¾M¾T¾F NÖROEKTODERMAL
TÜMÖRLERDE FÜZYON
PROTE¾NLER¾N¾N ROLÜ
Periferal primitif nöroektodermal tümörler/
Ewing sarokomlarinda (PPNET/ES) siklikla
görülen öenmli bir kromozom translokasyo-
nu t(11;22)(q23;q12)'dir.
84-88
Translokasyonun
kirilma noktasi 22. Kromozomdaki ES geninin
(EWS) 5' ucu ile ve 11 no'lu kromozomdaki Fli-
1, ETS transkripsiyon ailesinin insan homolo-
gunun 3'ucu arasindaki bir frame-füzyondur.
89-91
EWS-Fli-1 transkripsiyon faktörünün he-
defi ES tümörigenezisinde önemli bir rol oyna-
dii düünülen insülin benzeri büyüme faktörü
reseptörü 1'dir (IGF-IR).
93
Ewing Sarkomu ailesinin (ESFT) %90'indan
fazlasi EWS-ETS füzyon geni bulundururlar
ve ESFT füzyon proteininin ekspresyonunun
prognostik önemi vardir.
99,100
EWS-Fli-1 füzyon proteinleri yeni molekü-
ler tedavilerin gelitirilmesi için bir ilgi odai
olduu halde, bunun nükleustaki sekestras-
yonu nükleer fraksiyona yönelik antikorlar
gibi etkin ajanlar oluturulmasini da tevik
etmektedir. Böylece IGF-1 inhibitörleri umut
vermektedir.