![]() giren hastaliklar alicinin terapötik immünsup- resyon düzeylerini idame ettirme yeteneini olumsuz etkileyebilir ve rejeksiyon epizodla- rini tetikleyebilir. Kusma ve ishal ile beraber nonspesifik bir viral hastalik, belirgin dehid- ratasyon ve subterapötik immünsupresyon düzeyleri ile sonuçlanabilir. Yeterli oral alimi olmayan hastalarda hidrasyon için intravenöz sivilara ihtiyaç duyulabilir. Hastalia kari art- mi nonspesifik immün yanit spesifik antido- nör antikorlari veya hücresel yaniti da içerebi- lecei için akut rejeksiyon epizodlari, geçirilen enfeksiyon tarafindan tetiklenebilir. Bu hasta- lik zamanlarinda transplant merkezi ile yakin iletiim önemlidir ve özellikle iyilemenin uza- dii zamanlarda hastalik esnasinda veya hasta- lii takiben kisa süre içinde graft fonksiyonu deerlendirilmelidir. ederken çeitli ilaç etkileimlerinin immün- supresyonun serum düzeyleri üzerine etkisi- nin olduu akilda tutulmalidir. Takrolimus ve siklosporin baka pek çok ilaci da metabolize eden sitokrom p450 enzim sistemi tarafindan metabolize edilir. p450 tarafindan metaboli- ze edilen bu ilaçlarin birlikte alimi ikinci aja- nin enzim aktivitesini indükleme veya inhibe etmesine bali olarak takrolimus metaboliz- masinda artma veya azalmaya neden olabilir. Takrolimus kan düzeyini artiran ilaçlar ara- sinda kalsiyum kanal blokerleri, flukonazol ve ketokonazol gibi antifungaller ve eritromisin ve klaritromisin gibi makrolid antibiyotikler bulunur. Metoklopromid ve simetidin de tak- rolimus düzeylerini artirabilir. Takrolimus kan düzeyinde azalma ile sonuçlanan artmi tak- rolimus metabolizmasi fenitoin, fenobarbital ve rifampin kullanimi ile görülür. Takrolimus düzeyinin bu ajanlardan herhangi biri bala- nirken ve de bir tedavi protokolüne baladiktan sonra ölçülmesi terapötik immünsupresyon dozunu salamak ve toksisiteden kaçinmak için önemlidir. Greyfurt suyu da takrolimusun p450 ile metabolizmasini inhibe eder ve çok yüksek takrolimus ve siklosporin kan düzeyleri ile ilikili olabilir. ve adölesanlara yalarina uygun ailari trans- plantasyondan önce yapilmalidir. Ailar genel- münojenik olacaktir. Canli virüs ailari trans- plantasyondan 1 ay öncesine kadar yapilabilir ancak transplantasyon sonrasi immünsupresif ajan alan hastalara yapilmamalidir. Monovalan kizamik (veya bulunamazsa, kizamik, kabaku- lak, kizamikçik [KKK]) aisi 6 aylik kadar kü- çük hastalara eer transplantasyon 12 ila 15 ay- dan önce planlaniyorsa transplantasyon öncesi yapilabilir. Eer mümkünse, transplant öncesi hamile olmayan 9 ila 26 ya arasindaki bayan transplant adaylarina HPV aisinin yapilmasi önerilir. B, pnömokok ve konjuge meningokok ve en- dike polisakkarit ailari içeren rutin ailarini olmaya devam etmelidir. Poliovirüse kari korunma için inaktive poliovirüs aisi kullanil- malidir. Genellikle bunlar immünsupresyonun en aza düürüldüü ve ai yanitinin düzeldii transplantasyonu takiben en az alti ay sonra- sinda yapilir. Transplant sonrasi HPV uygula- masi ile ilgili belirlenmi bir öneri yoktur ancak transplant alicilarinda anogenital HPV ile ne- oplazi riski belirgin olarak artmitir, bu neden- le yakin bir zamanda önerilebilir. kizamikçik salgini ortaya çikmasi halinde du- yarli solid organ transplanti alicilarina KKK aisi düünülebilir. Eer bir transplant hastasi kizamia maruz kalirsa, maruziyetten hemen sonra acilen immünglobulin verilmelidir. Özel- likle transplant sonrasi erken fazda olmayan ve klinik olarak stabil olan seronegatif pediatrik transplant alicilarinda suçiçei aisinin güvenli olabileceine dair artan kanitlar vardir, ancak olgu sunumlari ainin bütün posttransplant hastalar için yeteri kadar güvenli olmadiini belirtmektedir. Bu nedenle yaklaim merkezler arasinda deiir. Bir aile üyesinden veya kapali ortamda yüz yüze oyun esnasinda suçiçeine maruz kalan transplant hastasina suçiçei im- münglobulini verilmeli ve özellikle ate ortaya çikmasi halinde yakindan izlenmelidir. çik ve suçiçei serum antikor konsantrasyon- lari ölçülmelidir. Bir solid organ alicisi ile ayni evde yaayan ve yakin temasta olanlara, duyarli olmalari durumunda, yabanil tip virüsün im- münsuprese çocua bulamasini önlemek için KKK ve suçiçei aisi yapilmalidir. Oral poli- ovirüs aisi, transplant alicilari ve onunla ayni evde yaayan insanlar için kontrendikedir. Transplantasyon sonrasi immünsupresif ilaç alan hastalarda canli bakteri ailari (ör, BCG ve Ty21a S typhi) kontrendikedir. Transplant siye edilmektedir ancak ai ile kazanilan koru- manin genel populasyona göre düük olduu görünmektedir. Böbrek Transplantasyonu Çeviri: Ümit øahiner diyaliz veya böbrek transplantasyonu ile ba- arili bir ekilde yönetilebilir (bakiniz Kisim 477 ve 478). Transplantasyon kronik diyalize kiyasla daha normal bir büyüme ve gelimeyi saladiindan bugünlerde tercih edilen yakla- im eklidir ve yan etkiye maruz birakmaktadir (bakiniz Kisim 128). Bu nedenle tedavi stratejileri graft yaamini salarken immünsupresyonu en aza indirmeye veya ortadan kaldirmaya çaliir. Her bir hastanin transplantasyonu için optimal za- mani belirleyen hastanin yai, primer böbrek hastalii, psiko-sosyal durumu, aile dinamikle- ri, canli donör veya ölü allograft donör varlii, optimal immünsupresif tedavi ve büyüme ve gelimenin maksimize edilmesi gibi faktörler- dir. Cooperative Studies (NAPRTCS) (Kuzey Ame- rika Pediatrik Böbrek Aratirmalari ve birlii Çalimalari) transplant kayitlarina göre 18 ya alti çocuklarda yapilan böbrek transplantasyo- nu sayisi son 10 yilda sabit kalmi ve 674 ile 713 arasinda deimektedir altinda; %14.8'i 2-5 ya arasi, %33.3'ü 6-12 ya arasinda; %38.8'i 13-17 ya arasinda ve %7.8'i 18-21 ya arasindadir. Böbrek transplantasyo- nu yapilan hastalarin cinsiyet dailimi son 15 yilda yaklaik olarak sabit kalmitir ve %60'ini erkekler oluturmaktadir. Beyaz irka mensup alicilarin yüzdesi 1987'deki %72'lik yüksek |