![]() lan IGF'nin büyük bir kismi birbirinden farkli IGFBP'ler ile birleerek kompleksler oluturur. Böylece, dolaimda IGF'nin çok küçük bir mik- tari serbest halde bulunur. tildii gibi, bir hormon reseptörüne balandii zaman alinan hücresel yanit, sinyal iletimini et- kileyen moleküller ve birbiri ile etkileen hüc- resel yolaklar tarafindan deitirilebilir. Birçok hormon reseptörü birden fazla sinyal yolaini kullanarak uyari balatir. Sinyal yolaklarinin aktivite düzeyi, hormon uyarisina verilen yani- ti deiebilir. HORMONLARIN ETK¾S¾ zisin devamini salar. Bunun yanisira, büyüme ve üreme bata olmak üzere tüm metabolik i- levleri de koordine eder. Hormon üretim ilemi, kritik hormonlarin yeterli düzeyde tutulmasini salayan ve deiik geri besleme sistemleri bu- lunan oldukça hassas bir süreçtir. Prenatal ve erken perinatal dönemde oluan "geliimsel proramlama", spesifik bir hormona olan ma- ruziyetten kaynaklanir. Bu iki dönem oldukça kritik bir periyot olup, belirtilen zaman dilimi diinda ayni hormona verilen yanitlar dei- mektedir. Örnein, rhesus maymunlari prena- tal olarak yüksek dozda eksojen bir adrojene maruz birakilirsa, adölesan dönemde polikistik over sendromu'na (PCOS; polikistik overler, hipernadrojenizm ve oligomenore) benzeyen bir klinik tablo gelimektedir. ve insanlarda çeitli hastaliklara neden olur. Hormon etkisinin farkli basamaklarinda görü- len bozukluklarin hangi spesifik hastalia özgü bir fenotiple sonuçlandii yonlar, gen ekspresyonunu inhibe eden epige- netik etmenler veya hormonun salgilanma ve metabolizmasindaki deiiklikler dolaimdaki hormon düzeyini deitiren faktörlerdir. Hor- monu kodlayan gende frame shift, nonsense ve splicing mutasyonlar ölçülen hormonun yok- luuna veya oldukça düük düzeyde bulunma- sina yol açar. DNA ekspresyonunu ve buna bali hormon üretimini baskilar. Bazen bir hormonun resep- törüne balanmadan önce metabolize edilerek aktif forma dönütürülmesi gerekir. Bu reaksi- yondan sorumlu enzimi kodlayan gende olu- an bir mutasyon, hormonun aktif formunda tekrar dizilerine baölan¿rlar. Tip I reseptörler hormona baölanmadan önce "ùaperon" ad¿ verilen mole- küller taraf¿ndan tutulur. Bu moleküller nükleer transkripsiyon promoterinin aktivasyonunu inhibe eden ¿s¿-ùok proteinleridir. Reseptörü aktive etmek için ligand¿n hidrofobik ligand baölay¿c¿ cep domainine s¿k¿ùt¿r¿lmas¿ gerekir. Bundan sonra ligandlar reseptör proteini taraf¿ndan bir kapsül içine al¿n¿r ve çekir- deöe ulaùt¿r¿l¿r. Hormon reseptöre baöland¿ö¿ zaman inhibitör kompleksler çözülür, reseptör fosfatlan¿r ve reseptör-ligand kompleksi çekirdeöe diffüze olur. Reseptör nükleusta homodimer yap¿dad¿r ve gen promoter dizisinde spesifik hormon cevapl¿ elementlere (HCE) baölan¿r. Nükleusta, dimer yap¿daki re- septör önce mRNA ve daha sonra protein sentezine yol açan multiprotein transkripsiyonal kompleksinin bir parças¿n¿ oluùturur. ( sonra reseptörde yap¿sal bir deöiùiklik oluùur ve korepresörler transkripsiyon iùleminin baùlamas¿ için ortamdan uzaklaùt¿r¿l¿r. |