lerin bir baflka canl>ya nakledilmesi ifllemidir. Tarihçesi yüzy>l- lar öncesine dayanmakla birlikte yak>n bir geçmifle kadar ba- flar>s>zl>kla sonuçlanm>flt>r. Genetik ve immünoloji alanlar>n- da kaydedilen ilerlemelere paralel olarak geliflimini sürdür- müfl ve baflar> oranlar> h>zla artm>flt>r. transplantasyonlar>n doku reddi ile sonuçland>¤>n>, özgüllük, bellek gibi özelliklerinin bulundu¤unu ortaya ç>karm>flt>r. Da- ha sonra doku reddinin lenfosit arac>l> enflamasyonla geliflti- ¤inin tespit edilmesi, immün sistemin bu olayda önemli bir rolü oldu¤unu göstermifltir. Efl-soylu (inbred) fareler üzerin- de yap>lan araflt>rmalar ise, kal>tsal olarak aktar>lan ve bütün hücrelerde eksprese olan baz> moleküllerin doku reddinden sorumlu oldu¤unu kan>tlam>fl ve transplantasyon immünolo- jisi alan>ndaki çal>flmalara h>z kazand>rm>flt>r. ye "verici" (donör), naklin yap>ld>¤> kifliye ise "al>c>" (konak) ismi verilir verilir. Transplantasyon immünolojisinde, greft olarak bireyin kendi doku veya hücreleri kullan>l>yorsa "oto- log greft", genetik olarak farkl>l>k gösteren baflka bir bireyden al>nan doku parçalar> naklediliyorsa "allojenik greft", baflka bir tür canl>dan (hayvandan-insana gibi) aktar>lan doku kul- lan>l>yorsa "ksenojenik greft" olarak adland>r>l>r. Tek yumur- ta ikizleri gibi genetik olarak özdefl bireyler aras>nda aktar>lan grefte de "sinjenik greft" ismi verilmektedir. Allojenik ve kse- nojenik greftlerin transplantasyonu belirli koflullar sa¤lana- mazsa hemen her zaman "red" ile sonuçlan>r. Doku redddi s>ras>nda, greft üzerinde bulunan ve konak taraf>ndan yaban- c> olarak alg>lanan hedef moleküllere "alloantijen" ve "kseno- antijen" denir. Bu antijenleri yok etmek üzere üretilen anti- korlar ile T hücreleri ise "alloreaktif" ve "ksenoreaktif" ola- rak adland>r>l>rlar. (1). teminin uyar>lmas> sonucu ortaya ç>kan bir reaksiyondur. Vü- cuda giren protein kaynakl> yabanc> (allo) antijenlerin T hüc- relerine tan>t>lmas>ndan sorumlu "Major Histocompatibility lekülleri burada önemli rol oynamaktad>r. Bu moleküller faz- las>yla polimorfik bir gen bölgesi taraf>ndan kodland>klar> için toplumda çok fazla say>da alleli bulunmaktad>r. Akraba olma- yan iki ayr> kiflinin ayn> allele, dolay>s>yla ayn> MHC molekül- lerine sahip olmas> çok düflük bir olas>l>kt>r. Farkl> allelerin ürünü olan her bir MHC molekülü kendine özgü antijenleri sunmakta böylece timus e¤itimi s>ras>nda bireyin kendi MHC molekülleri ile kendi dokular>na ait proteinleri tan>yan T hüc- re toplulu¤u oluflmas>n> sa¤lamaktad>r. Bu nedenle baflar>l> bir transplantasyon için al>c> ve verici aras>nda MHC molekülle- rinin uyumu temel kofluldur. MHC gen bölgesinin kodlad>¤> proteinlere "Human Leukocyte Antigen,(HLA)" ( efl-soylu hayvanlarla yap>lan çal>flmalar sonucu ortaya ç>km>fl- t>r. Klinik çal>flmalarda ise al>c> ve verici aras>nda MHC mole- kül uyumu ne kadar fazla olursa greft ömrünün o kadar uza- d>¤> gözlemlenmifltir (2). ri taraf>ndan sunulan peptidleri tan>mak üzere seçilirler.T hücreleri kemik ili¤inden timusa göç ettikten sonra "CD4 mek için baz> aflamalardan geçmek zorundad>rlar. T hücreleri antijenleri direkt olarak tan>yamazlar, mutlaka peptid haline çevrilen antijenlerin MHC molekülleri üzerinde T-hücreleri- ne sunulmas> gerekir. Ancak bu flekilde T hücreleri yüzeylerinde bulunan "T hücre reseptörleri (TCR)" ile MHC- peptid kompleksine ba¤lanarak antijen hakk>nda karar verebi- lirler. Timusda bulunan timik antijen sunucu hücreler, self- MHC molekülü üzerinde self-peptidlerini, karfl>laflt>klar> T hücrelerine sunarlar. Bu kompleksi düflük afinite ile tan>may> baflaran T hücreleri, TCR arac>l>¤> ile ald>¤> yaflam sinyalleri ile farkl>laflmaya devam eder, CD4 törü ile tan>yanlar, CD4 koreseptörünü kaybederek, sadece CD8 eksprese eden sitotoksik T hücresi (CTL) olurlar . MHC s>n>f II moleküllerini CD4 ko-reseptörü ile tan>yan T hücrele- ri CD8'i kaybeder ve CD4 rin sunumu s>ras>nda T hücreleri, kiflinin kendi MHC mole- külü ile peptidlerinin oluflturdu¤u komplekse karfl>, çok güçlü bir afinite gösterir veya hiç afinite göstermezse ölüm sinyalle- |