m>fl ve 20. yüzy>l>n ilk yar>s>ndan itibaren farkl> disiplinler or- taya ç>km>flt>r. Zamanla bu disiplinler spesifikleflmifl ihtisaslafl- m>flt>r. Periferik sinir morfolojisi ve fizyolojisi hakk>nda ilk ça- l>flmalar milattan önce 3. yüzy>la de¤in uzan>r. Kad>köylü He- rophilus (M.Ö. 335-280) sinirleri omurili¤e kadar takip etmifl, motor siniri de duyu sinirinden ay>rdetmifltir (1). Galen (MS 131-201) periferik sinir anatomisi üzerinde çal>flm>fl, sinirlerin kopunca tekrar iyilefltirilemeyece¤ini belirtmifltir (2). Sinirle- rin tübüler yap>s> Du Trochet (1776-1847) taraf>ndan tan>m- lanm>fl; 1839'da ise Schwann (1810-1882) kendi ad>yla an>lan sinir k>l>f>n> tan>mlam>flt>r. 1850 y>l>nda Waller (1816-1870) aksonal hasar>n distalinde dejenerasyon oldu¤unu göstermifl, bunun sonucu olarak da distal aksonun onar>m>n>n fonksiyo- nu geri getirece¤ini ileri sürmüfltür (3-5). 17. Yüzy>l dikiflli si- nir yaklaflt>rma tekniklerinin kullan>lmaya baflland>¤> dönem olmufltur. G. Ferrara, Rawa, Philipeaux, Vulpian, Heuter ve Mikulicz kendilerine has teknikler tariflemifllerdir (6,7). Heu- ter bugün de yayg>n kabul gören epinöral sütürü 1873 y>l>nda tariflemifltir. Sinir cerrahisindeki en önemli dönüm noktas> 1. Dünya Savafl> olmufltur. Bu dönemde bir çok hastada farkl> tekniklerin kullan>m> sonucu konuya iliflkin deneyim ve biri- kim artm>flt>r. 1963-64 y>llar>nda periferik sinir onar>mnda mikroskop kullan>ma girmifltir. Önceleri genel cerrahlarca ya- p>lan bu giriflimler daha sonra plastik cerrahlarca ve beyin cer- rahlar>nca yap>lmaya bafllanm>flt>r. Pozisyon verme teknikleri- nin ortaya konmas> ve gelifltirilmesi, dikifl materyallerinin ve di¤er biyomalzemelerin kullan>ma girmesini takiben farkl> greftleme teknikleri ortaya konmufltur. Robson, Swan, Sed- don, Millesi bu konuda öncü olmufltur. Huber hayvanlarda otogreft, ksenogreft ve allogreft kullan>m>n> karfl>laflt>rm>fl ve greftler aras> aksonal büyüme fark>n> ortaya koymufltur (8). Nörofizyolojik incelemelerin geliflmesi ve ameliyat s>ras>nda da kullan>labilir hale gelmesi, interfasiküler tekniklerin mo- dernize edilmesi nedeniyle son dönemde daha iyi sonuçlar al>nmaya bafllanm>flt>r. merkezi sinir sisteminden perifere, periferik sinirler (PS) ara- c>l>¤> ile tafl>n>r. Bir periferik sinir bir veya daha fazla sinir lifi yani aksonlar demetinden oluflmufltur. Periferik sinir içinde lan yuvarlak sinir lif fasiküllerinden oluflan bir yap>d>r (9). Bu fasiküller, Schwann hücreleri ve fibrositler, aksonlar, myelin tabakalar>, endonöryumun kollajen fibrilleri ve kan damarla- r>ndan oluflmaktad>r. Fasiküller içinde yer alan myelinli ve myelinsiz lifler "Endonörium" ad> verilen konnektif doku ta- bakas> içerisinde yer almaktad>r. Endonöriumun kollajen lif- lerinin Schwann hücreleri ile olan yak>n iliflki ve longitudinal düzenlenmesi sinir rejenerasyonunda önemlidir. Endonöriu- mu çevreleyen ve kan sinir bariyeri olarak görev alan "Perinö- rium" ise fasikülleri dairesel tarzda çevreleyen ince ama yo¤un bir ba¤ dokusu tabakas>d>r. Periferik sinirlerde fasikülleri ay>- ran ve siniri çevreleyen ba¤ dokusu k>l>f> interfasiküler "Epi- nöryum"dur. Kollajen liflerin longitudinal düzenlenmesi sini- re bar>nak, gerilme direnci ve kan ak>m>na destek sa¤lar. Sini- rin en d>fl>nda yer alan eksternal epinörium iç k>s>mlara göre daha kal>nd>r. Bir periferik sinir, sinir lifleri, ganglionlar ve duysal veya mo- tor son plaklardan oluflur. Periferik sinirler kranyal sinirler, spinal sinirler ve otonom sinir sistemi olarak üç bölüme ayr>l- maktad>r. Periferik sinir gövdesinin kan deste¤i iki büyük ar- teriyel bir küçük longitudinal arterioler sistem taraf>ndan sa¤- lanmaktad>r (11). Birinci büyük sistem sinir üzerinde yüzeyel olarak uzan>rken ikincisi interfasiküler epinörium üzerinde uzanmaktad>r. Küçük longitudinal sistem ise endonörium ve perinörium içinde uzanmaktad>r. Bu arterler barsa¤>n mezen- terindekine benzer dallanma oluflturmak suretiyle çevre do- kulardaki arterlerle ba¤lant> içerisindedir (12). de¤erlendirildi¤i, altta yatan travma mekanizmas>n>n tan>m- land>¤>, fonksiyonel sonucun önceden bilindi¤i ve uygun te- davi plan>n>n oluflturuldu¤u 2 tip s>n>flama vard>r. Gerçek bir rejenerasyonun olmad>¤> en hafif dereceli sinir ya- ralanmas>d>r. Wallerian dejenerasyon yoktur. Sinir iletisi lez- yonun proksimal ve distalinde korunmaktad>r. Nöropraksi, |