cerrahlar>n>n son y>llardaki yeniliklere uygun olarak cerrahi yaklafl>mlar>n> gözden geçirerek hastalara en faydal> yöntemi seçmeleri kaç>n>lmaz olmufltur. n>ma girmesi ile multidisipliner yaklafl>m>n temelleri at>lm>fl- t>r. Sonuçlar>n olumlu olmas> nedeniyle, s>k rastlan>lan tü- mörler için çal>flma gruplar> oluflturulmufltur. Bu geliflmelerin ard>ndan tan> yöntemlerinin geliflmesi, giriflimsel yöntemlerin kullan>m>n>n yayg>nlaflmas>, tümörlerin genetik ve sitogenetik özelliklerinin ayr>nt>l> olarak incelenebilir duruma gelmesi, immün-histokimyasal yöntemlerin kullan>lmaya bafllamas>yla hastalar daha gerçekçi bir biçimde de¤erlendirilerek en uygun biçimde tedavi edilebilir duruma gelmifl ve buna ba¤l> olarak sonuçlar yüz güldürücü olmufltur. Önceleri ileri evre tümör- lerde cerrahi düflünülmezken, günümüzde ileri evrelere uygu- lanacak protokoller gelifltirilmifl, prognoza katk>da bulunabi- lecek cerrahi giriflimler kullan>lmaya bafllanm>flt>r. Günümüz- de bilgi-ifllem teknolojilerindeki h>zl> geliflim sayesinde tümör hastalar>n>n demografik, klinik, biyokimyasal, radyolojik, mo- leküler biyolojik ve genetik verileri ve tedavi detaylar> veri bankalar>nda toplanabilmektedir. Yeni tan> alan hastan>n ve- rileri ve bu banka verileri kullan>larak bilgisayar ortam>nda onkolojik hasta modeli oluflturulabilmektedir. nerek en uygun tedavi flekline karar verilebilmektedir (In sili- co oncology). mektedir (1). la hastaya özgü tedavi yaklafl>mlar> gelifltirilmektedir. Hasta düflük, orta ve yüksek risk guruplar>ndan birine yerlefltirilerek tedavi flekillendirilmektedir. Risk guruplar> oluflturulurken hastan>n yafl> (<1 yafl, 1 yafl ve üzeri), N-myc varl>¤> (>10 kop- ya), tümör evresi, DNA ak>m sitometrisi özellikleri (hiperdip- loidi) ve tümör histolojisi (favorable, unfavorable) dikkate 2009 y>l> nöroblastom tedavi protokolünde yafl risk s>n>r> 1,5 yafla ç>kar>lm>fl ve yukar>daki de¤iflkenlere ek olarak kromo- zom aberasyonlar> da (1p, 11q, 17q) de¤erlendirmeye al>nm>fl- t>r (2). malar yap>lmaktad>r. Deney hayvanlar>nda yap>lan inceleme- lerin sonuçlar> umut vericidir. Gelecekte immünoterapi te- melli tedavi protokollerinin kullan>lmas> beklenmektedir. relerini tan>y>p yok etmede eksiklikleri olabilece¤inden hare- ketle aktif ve pasif immünoterapiler gelifltirilmektedir. Pasif immünoterapi için anti-GD2 monoklonal antikorlar> ve gene- tik yap>s> de¤ifltirilmifl T hücreleri kullan>lmaktad>r. Aktif im- münoterapi için IL-2, modifiye tümör hücre afl>lar>, dendritik hücre afl>lar>, DNA afl>lar> ve nonspesifik uyar> yapan monok- lonal antikorlardan (anti-CTLA-4, anti-CD40) yararlan>l- maktad>r. Yüksek risk rabdomyosarkomlarda da dentritik hücre temelinde afl> çal>flmalar> yap>larak sa¤lamlaflt>r>c> im- münoterapi denenmektedir (3,4). ca iki mikro RNA saptanm>flt>r. MiR-34a, miR-34 ailesinin üyesidir. P53 geninin hücre döngüsünü duraklat>c> ve prog- raml> hücre ölümünü uyar>c> etkisinin bir bölümü miR-34 ai- lesi arac>l>¤> ile gerçekleflmektedir. Di¤er bir deyiflle nöroblas- tomda miR-34a varl>¤> P53 etkisinin ayn>s>n> oluflturarak tü- mör hücrelerinin yok olmas>n> sa¤lamaktad>r. MiR-34a'n>n 1p36 bölgesinde, miR-34b ve miR-34c'nin 11q bölgesinde yerleflmesi ilginçtir. Bu iki gen bölgesinin nöroblastomda ka- y>p olmas> oldukça anlaml>d>r. MiR-17-92 MYC onkogen ai- lesinin hedef molekülüdür. MiR-17-92 hücrelerde malign dö- nüflüme yol açmakta ve bu nedenle "oncomir1" olarak ta an>l- maktad>r. Özetle, miR-17-92'nin Myc ileti yola¤>nda önemli etkilerinin olabilece¤i öne sürülmüfltür (5). toplanabilir; retinoik asit kullan>m>, N-myc sessizlefltirici veya kararl>l>¤>n> bozucu tedaviler, anjiyogenez düzenleyici tedavi- ler ve histon deasetilaz inhibitörlerinin kullan>m>. Retinoik asit türevleri nöroblastlar>n farkl>laflmas>n> uyararak tedaviye katk> sa¤layabilmektedir. N-myc hücre içi bir maddedir. N- myc yap>s>na etkisizlefltirici RNA (siRNA) yerlefltirildi¤inde Tümörleri |