zal yüzey olarak da %90'dan fazlas>n> oluflturan ince barsa¤>n tümörleri oldukça ender görülür. Tüm gastrointestinal sistem tümörlerinin %3-6's> ve malign tümörlerin %1'i ince barsak yerleflimlidir. dokulardan biridir, her 16 dakikada 1 g doku kaybedilir ve ye- rine konur. Buna ra¤men ince barsa¤>n kanser oluflumundan nas>l korundu¤u henüz aç>klanamam>flt>r. Besinlerin h>zl> ge- çifline ba¤l> olarak ince barsa¤>n karsinojenlerle k>sa süreli kar- fl>laflmas>, lenfoid doku yo¤unlu¤unun fazla olmas>na ba¤l> lo- kal immün sistem etkisi, bakteriyel popülasyonun göreceli olarak azl>¤>na ba¤l> daha az karsinojen oluflumu, alkalen pH, benzopiren hidroksilaz gibi baz> enzimlerin belirli karsinojen- leri etkisiz hale getirmesi, kriptlerin taban>ndaki hedef kök hücrelerin özellikle çözünmeyen karsinojenlerle karfl>laflmas>- n>n güçlü¤ü, karsinojen hedef hücrelerinin azl>¤>, DNA repli- kasyon hatalar>n>n tan>nmas> ve hatal> hücrelerin delesyonu, ortaya at>lan, ancak tümüyle henüz kan>tlanmayan hipotezler- dir. araflt>rmalara göre oluflum mekanizmalar> kolorektal tümör- lerden tamamen baflka moleküler yolaklardan geçmektedir; ancak bunlar da henüz tam olarak ortaya konulamam>flt>r (1). intussusepsiyon ve obstrüksiyona yol açabilirler. ce barsakta daha s>k yerleflebilen benign polipler d>fl>ndaki be- nign lezyonlar tüm ince barsakta eflit oranda görülebilirler. Malign tümörler en s>k ileumda (%62), daha sonra jejunum- da (%20), en az olarak da duodenumda görülürler (periam- puller tümörler hariç). Adenokarsinomlar genellikle proksi- mal lezyonlard>r, sarkomlar jejunal veya ileal yerleflimli olabi- lirler, karsinoidler ise tüm ince barsakta görülebilmelerine karfl>n en s>k olarak ileum yerleflimlidirler. yöntemlerin her zaman baflar>l> olmamas> nedeniyle tan>da gecikmeler olabilmektedir. Çeflitli serilerde tan> konulana ka- dar geçen süre 6-8 ay olarak bildirilmektedir. durucu olabilmektedir, di¤er bir %30-35 hastada lezyon böl- gesinde anormal görüntüler elde edilebilmekte, ancak spesifik lezyon gösterilememektedir. Glukagonla duodenumun geçici paralize edilmesinden sonra çekilen hipotonik duodenum grafileri ve duodenoskopi proksimal lezyonlarda tan> koydu- rucu olabilmektedir. Daha az oranda yard>mc> olan yöntemler ultrasonografi ve bilgisayarl> tomografidir. Gastrointestinal kanamaya yol açan lezyonlarda anjiyografi ve radyoaktif ifla- retli eritrositlerle yap>lan kanama oda¤> sintigrafileri tan>da yard>mc>d>r. Radyolojik yöntemlerle gösterilemeyen tümör- lerde tan>sal amaçl> laparotomilerde intraoperatif endoskopi ile jejunal ve ileal tümörler saptanabilmektedir. Son zaman- larda daha yayg>n kullan>m alan> bulan enteroklizis yöntemi ise tüm bu görüntüleme yöntemleri içinde en etkili olarak gö- rülmektedir. Jejunuma geçirilen nazointestinal tüpten verilen baryumla ince barsakta distansiyon sa¤lanmas> ve mukozan>n bu flekilde daha iyi görülmesinin sa¤lanmas> esas>na dayana- rak yap>lan enteroklizis ile ince barsak tümörlerinde tan>sal do¤ruluk oran> %90'lara ulaflabilmektedir. Son y>llarda BT ya da MR enterokliz kullan>lmakta ve daha yüksek tan>sal de¤er- ler elde edilmektedir. Ayr>ca kapsül enteroskopi ve balon en- doskopi son y>llarda gelifltirilen tekniklerdendir. Genellikle ilk tan> için video kapsül enteroskopi, daha sonra histopatolojik do¤rulama ve uygunsa endoskopik tedavi için tek ya da çift balon enteroskopi yap>lmas> önerilmektedir. Baz> hastalarda video kapsül endoskopi negatif olsa bile, çift balon endosko- piyle tan> konulabilmektedir (2-6). nedenlerle yap>lan ince barsak radyolojik çal>flmalar>nda insi- dental olarak görülürler. Ancak büyük lezyonlar parsiyel veya aral>kl> obstrüksiyona, kanama, intussusepsiyon ve volvulusa yol açabilirler. Bu nedenlerle laparotomi yap>ld>¤>nda tüm in- ce barsaklar gözden geçirilmelidir, çünkü bu lezyonlar multipl olabilmektedirler. Genellikle kanama veya obstrüksiyon nede- niyle yap>lan cerrahi tedavide segmenter rezeksiyon ve uç uca anastomoz yeterlidir, çok küçük lezyonlarda enterotomi ile lezyon ç>kar>labilir. |