background image
Pankreas>n kistik lezyonlar> klinik uygulamada oldukça s>k
karfl>lafl>lan bir durumdur. Ancak hastalar>n ço¤u (%80-90)
psödokist veya retansiyon kisti olup, travma veya pankreatit
gibi baflka olaylara ikincil olarak ortaya ç>kar. %10-15 kadar>
ise kistik neoplazmlard>r ve çok daha az görülürler (1,2,3,4).
Pankreas kistik lezyonlar>, malignite kuflkusu tafl>yan
hastalarda ay>r>c> tan> bak>m>ndan da önem tafl>r. Çünkü pan-
kreas kanseri, sindirim sistemi kanserleri içinde en kötü prog-
nozlu malignitedir (5 y>ll>k sa¤kal>m yaklafl>k %3). Ancak son
y>llarda evreleme ve cerrahi yaklafl>mda önemli ilerlemeler ol-
mufl ve ortalama yaflam multimodalite tedavi ile AJCC s>n>fla-
mas>na göre 3. Evre tümörlerde 21 aya kadar uzat>lm>flt>r (5).
Baz> serilerde de genel olarak rezeke edilen hastalarda %17-24,
seçilmifl hastalarda rezeksiyon sonras>nda ise %27 sa¤kal>m
bildirilmektedir. Seçilmifl hastalar, tümörü 2 cm'nin alt>nda
ve sistemik yay>l>m> olmayan hastalard>r. Lenf nodu metasta-
z> olmayanlarda ise oran %54'e yükselebilir (5).
Sonuç olarak e¤er do¤ru bir evreleme yap>l>p hastalar iyi
seçilebilirse rezeke edilemeyen hastalarda; 1. Prognoz hakk>n-
da fikir sahibi olunabilir 2. Gereksiz cerrahiden kaç>n>p hasta-
lara stent uygulamalar> gibi palyatif yöntemler ile yard>mc>
olunabilir. Hastalar>n %50'sinden ço¤unda bu evrede sar>l>k
vard>r. Rezeksiyona karar verilenlerde ise adjuvan yöntemler
daha do¤ru seçilip sa¤kal>m> uzatabilir (IORT veya preop ne-
oadjuvant tedavi gibi). Aç>kça görülebilece¤i gibi olas> malign
ya da benign lezyonlar>n seyri bak>m>ndan da kistik tümörle-
rin, özellikle de benign lezyonlar>n, malign adenokanserlerden
ay>rt edilmesi, bunun için de kistik tümörlerin iyi tan>nmas>
gereklidir.
Pankreas>n kistik neoplazmlar>, ayr> bir kavram olarak ilk
kez 1800'lü y>llar>n sonunda bildirilmeye bafllanm>flt>r. Bunlar
önceleri klinik ve histolojik tan>mlamalar düzeyindeyken,
1900'lü y>llar>n ilk yar>s>nda, sadece klinik izlem ile davran>fl-
lar> ve malign potansiyelleri anlafl>lmaya çal>fl>lm>flt>r. Bu dö-
nemde Fitz'in yay>nlad>¤> ilk derleme makale önem tafl>r. ginç bir flekilde tümü kad>n olan hasta serisinde Fitz, bu lez-
yonlar> kistik ve >srarl> ancak malign özellikler tafl>mayan ne-
oplazmlar olarak tan>mlam>flt>r. Sadece kistik lezyonlar>n ör-
tücü epiteline göre bir ayr>m çabas> dikkat çekmektedir. Buna
göre, multilokule kistik tümörler "epiteloid hücreler" ile örtü-
lü olup Fitz taraf>ndan "kistadenoma" ile "kistomatöz karsi-
nomma" aras>nda s>n>r lezyonlar olarak tan>mlanm>flt>r. Daha
sonra 1929 y>l>nda ise Marziani lezyonlar> kübik epitel ile kap-
l> "mikrokistik" ve kolumnar epitel ile örtülü "makrokistik"
olarak ikiye ay>rm>flt>r (6,7,8).
S>n>flamadaki düflüncelerin tedaviye de yans>mas>na para-
lel olarak önceleri sadece ponksiyon ve kontrollü fistül yarata-
rak tedavi önerilirken, 1940'tan itibaren rezeksiyon ön plana
geçmifltir. Bu lezyonlar>n malign potansiyeline ise 1962 y>l>n-
da Cullen dikkat çekmifl ve musinöz bir kistadenom içindeki
malign ve benign komponentlere dikkat çekmifltir. Bu alanda
kilometre tafl> olan çal>flma ise 1978 y>l>nda Compagno ve
Oertel taraf>ndan yay>nlanm>flt>r (9). Bu iki yazar, ard>fl>k iki
çal>flmada, Amerikan Silahl> Kuvvetler Patoloji Enstitüsünde-
ki tüm kistik pankreas lezyonlar>n> tarad>ktan sonra ayr>nt>l>
tan>mlamalar yapm>flt>r. flmada mikrokistik lezyonlar
incelenmifl ve bunlar>n glikojenden zengin, kubik epitel ile
kapl> ve seröz olanlar>n kesinlikle benign lezyonlar oldu¤u bil-
dirilmifltir. Bu tarihten günümüze kadar seröz ve glikojenden
zengin olup malign özellikler tafl>yan sedece iki hasta bildiril-
mifltir. Yazarlar>n ikinci makalesinde ise musinöz lezyonlar
incelenmifl, bunlar>n ayr>nt>l> kesitlerinde %88 oran>nda flid-
detli malign veya premalign özellikler tafl>yan hücreler saptan-
m>flt>r. Tedaviye yönelik olarak ise musinöz lezyonlar>n kista-
denom veya kistadenokarsinom olarak ayr>lmamas> gerekti¤i,
bunun sadece doku örneklemesindeki bir eksiklik nedeniyle
yap>ld>¤>, oysa bu lezyonlar>n tümünün malign ya da prema-
lign olmalar> nedeniyle mutlaka rezeke edilmeleri gerekti¤ini
bildirmifllerdir (9).
1978 y>l>ndan sonra ise literatürde; musinöz duktal ektazi,
papiller kistik ve solid tumor ve panreatik adac>k hücresi kis-
tik tümörü gibi yeni kistik lezyonlar>n tan>mland>¤>n>, adlan-
d>rman>n daha da de¤iflti¤ini görüyoruz. Bu bölümde bu kav-
ramlar>n ayr>nt>l> olarak tan>mlanmas>, izlem ve tedavileri tar-
t>fl>lacakt>r.
S>n>flama ve Adland>rma:
Klinik olarak pankreas>n kistik
lezyonlar> aras>nda öne ç>kan dört lezyon, Andrew Wars-
haw'>n "büyük dörtlü (big four)" olarak adland>rd>¤>; seröz
kistadenoma (SCN), musinöz kistik neoplazm (MCN), intra-
duktal papiller musinöz neoplazm (IPMN) ve solid psödopa-
piller neoplazm(SPN)'d>r (10). Bunun yan>s>ra; musinöz duk-
tal ektazi, kistik adac>k hücre tümörü gibi lezyonlar ise ola¤an
d>fl> kistik tümörler ad> alt>nda toplanabilir.
Seröz kistadenomlar küçük, ince duvarl>, gliokejenden
zengin içerik tafl>yan, tek s>ra epitel ile örtülü lezyonlard>r. Be-
lirgin olarak küçük olmas> (2 cm ve alt>) dikkat çekicidir. Von
Hippel Lindau sendromunda saptanan pankreas kistleri bu tip
lezyonlard>r.
Eskiden mikrokistik neoplazm ad> verilen lezyonlar bun-
lard>r ancak bugünkü adland>rmada bu deyim kullan>lma-
1713
151
BÖLÜM
Pankreas>n Kistik
Lezyonlar>
Dr. Ahmet Çoker