resinin aras>ndaki farklara yol açan mekanizmalar>n anlafl>l- mas>na ba¤l>d>r. Son on y>lda meydana gelen hücresel genetik ve moleküler biyoloji alan>ndaki bilgi patlamas> cerrahi onko- lojiyi önemli derecede etkilemifltir. geçirilmesine yol açm>flt>r. Ayr>ca yeni tan> yöntemleri ve iyi- leflen ameliyat sonras> bak>m, ameliyata ba¤l> mortalite ve morbiditenin azalmas>n> ve hastanede ortalama kal>fl süresi- nin k>salmas>n> sa¤lam>flt>r. visinde standart hale gelmifltir. Prostat ve proksimal özofagus gibi kanserlerde cerrahinin mi yoksa radyoterapinin mi uygun tedavi oldu¤u konusunda sorular oluflmaktad>r. Benzer soru- lar; adjuvan tedavinin süresi veya baz> durumlarda radyotera- pinin kemoterapinin yerini al>p alamayaca¤> konusunda da sorulmaktad>r. Kaliteli yay>nlarda onkolojik tedavinin plan- lanmas>na da önem verilmektedir. Bu de¤iflken alanda, gele- cek yirmi y>lda önemli geliflmeler beklenmelidir. cerrahi onkolojik tedavide yeni ve güncel yaklafl>mlar> anahat- lar> ile vermekte, tart>flmal> konulara de¤inmekte ve henüz ta- mamlanmam>fl verilere ve süregelen çal>flmalara dayanarak ge- lecekteki olas> ilerlemelerden bahsetmektedir. mörler oldu¤undan, fluorine-18-deoksiglikoz ile yap>lan po- sitron emisyon tomografisi arac>l>¤>yla tespit edilmektedirler. Ancak böbrek ve adrenallerin kendileri glikoz ba¤>ml> dokular olduklar>ndan bu organlar>n malign melanom metastazlar> zor tespit edilirler. Benzer nedenlerden dolay> beyin metastaz- lar> da kaç>r>labilir, solunum hareketleri nedeniyle akci¤erde- ki metastazlar> da zor saptanmaktad>rlar. Bununla birlikte, hastalar>n üçte birinde, pozitron emisyon tomografisi okült metastazlar> gösterebilir, planlanan tedavide de¤ifliklikler ge- rekebilir. Positron emisyon tomografisi cerrahide özellikle, lo- kalize uzak metastazlar>n izleminde kullan>fll> bulunmufltur. "American Joint Cancer" komisyonunun evreleme sisteminde ülserasyon varl>¤>, T evrelemesinin bir alt evreye inmesine ne- lanom 1 mm derinlikte veya daha az ise ülserasyon yoksa T1a, Evre 1A; ancak ülserasyon varsa bu T1b'dir ve 1.01-2.0 mm derinli¤inde ülsere olmayan lezyonlar ise T2a, Evre 1B olarak s>n>fland>r>l>rlar. du diseksiyonunun zaman>nda yap>lmas> konular> sonunda iyi tan>mlanm>fl klinik çal>flmalarla fikir birli¤ine ulaflm>flt>r. kürrens oran> eflit bulunmufltur (%2.1-%2.6). Ancak ülseras- yon bulunmas> rekürrens riskini 4 kat>n üzerinde art>rm>flt>r. lardaki lenfadenektominin sonuçlar> de¤erlendirilmifltir. Ay- r>nt>l> olarak her iki grubun 10 y>ll>k yaflam oranlar> istatiksel olarak eflit (%77 ve %73) bulunmufltur, bununla birlikte ülse- re olmayan melanomlu hastalarda (%84 karfl> %77) ve T2'li tümörlü (1-2 mm kal>nl>¤>nda) hastalarda (%86 karfl> %80) elektif lenfadenektominin yararl> oldu¤u gösterilmifltir. Tek merkezli çal>flmalarda elektif lenf nodu diseksiyonunun yarar> gösterilememifltir. tur. Yüzeyel melanomlu hastalarda o bölgeyi drene eden lenf nodlar>nda metastaz bulunma oran> %5-6 iken 1 mm'den da- ha derin melanomlularda %15 veya daha çok metastaz bulu- nur. ki yay>nlarda önerilen sadece çok radyoaktif veya mavi nodla- r>n al>nmas>yken, son raporlarda; uygulanan bu yöntemle %10-15 tümör içeren nodal havuzun kaçt>¤> ve bu nedenle bütün mavi ve yüksek düzeyde radyoaktif madde tutan lenf nodlar>n>n al>nmas> önerilmektedir. tastazlar>n tan>s> konulabilir. Bu hastalara tam lenf nodu di- seksiyonu yap>labilir ancak hâlâ kesin olmayan mikrometas- tazlar>n varl>¤>n>n yaflam oran>n> önemli boyutta etkileyip et- kilemedi¤idir. Sydney melanom ünitesinde 3 y>ll>k izlemde herhangi bir yerde yineleme oran> sentinel nodu pozitif hasta- larda %47, sentinel lenf nodlar> negatif hastalarda %6 oran>n- dad>r. |