background image
400
Anesteziyoloji
Cerrahi Teknik
Laparoskopik cerrahi teknikte esas olan intraperitoneal karbondioksit insufl asyonudur.
Karbondioksit pnömoperitonyumunun patofizyolojisini bilmek, komplikasyonlari kontrol
altina alarak laparoskopik cerrahinin güvenli bir teknik olarak kullanilmasini mümkün
kilar. Pnömoperitonyum, Veress inesi ile dakikada 1-2 litre karbondioksit insufl e edilmesi
ile balar. deal olarak karin içi organlarin yeterli görüntüsünü ve manipülasyonunu sala-
mak için 2.5-5 litre karbondioksit insufl asyonu yapilir.
nsufl asyon için ideal gaz özellikleri; minimal peritoneal emilim, minimal fizyolojik etki,
emilen gazin hizli atilimi, intravasküler embolizasyon durumunda minimal etki, kanda
yüksek çözünürlük ve gazin yanici olmamasidir. Laparoskopi için ideal insufl asyon gazi
karbondioksittir ve birincil insufl asyon gazi olarak yerini korumaktadir. Rezidüel karbon-
dioksit pnömoperitonyumu, dier gazlardan daha hizli temizlenir. Bu özellik postoperatif
rahatsizlik süresini en aza indirir. Karbondioksitin en önemli dezavantaji peritondan vas-
küler absorbsiyon sonucu hiperkapni ve intravasküler embolizasyona yol açabilmesidir.
Gazsiz laparoskopi teknii, herhangi bir gaz kullanimini ortadan kaldirir. Atmosferik ba-
sinçta karin duvari kaldirilarak intraabdominal alan oluturulur. Dolayisiyla artmi ka-
rin içi basincina bali problemler, hiperkapni ve karbondioksit embolizasyonu önlenmi
olur. Karbondioksit pnömoperitonyumu ile karilatirildiinda, düük önyük ve arkayük
ile daha iyi bir kardiyovasküler durum salar. Ancak cerrahi görü iyi olmadiindan teknik
zorluklar artar. Karin duvari kaldirma yaklaiminin karbondioksit pnömoperitonyumu ile
ilikili kardiyak debideki düüü önledii ve postoperatif kognitif fonksiyonlarda daha hiz-
li bir iyileme saladii gösterilmitir. Bu nedenle, laparoskopik kolesistektomilerde karin
duvari kaldirma yaklaimi yali veya kardiyopulmoner problemi olan hastalarda dikka-
te alinmaya deer bir yöntemdir. Ancak sinirli kalp, akcier ve böbrek fonksiyonu olan
hastalarda karin duvari kaldirma yöntemi düük basinç (5-7 mmHg) pnömoperitonyum
yöntemi ile karilatirildiinda klinik olarak anlamli bir avantaji gösterilememi, karin du-
vari kaldirma ile düük basinçli pnömoperitonyum kombinasyonu iyi bir alternatif olarak
önerilmitir.
Pnömoperitonyumun Fizyolojik Etkileri
Pnömoperitonyum ile ilikili kardiyovasküler deiiklikler, ulailan karin içi basincina,
emilen karbondioksit miktarina, intravasküler volüm durumuna, solunum tekniine, cer-
rahi koullara ve kullanilan anestetik ajanlara balidir.
Laparoskopi sirasinda kardiyovasküler fonksiyonun kritik belirleyicileri intraabdominal
basinç artii ve hasta pozisyonudur. 15 mmHg'den daha yüksek intraabdominal basinç
seviyelerinde, vena kava inferior ve etrafindaki kollateral damarlar sikitirildikça venöz
dönü azalir. Bu durum düük kardiyak debi ve hipotansiyona yol açar. Normal kardiyo-
vasküler fonksiyona sahip olan hastalar, önyük ve arkayük deiikliklerini iyi tolere ede-
bilirler; buna ramen laparoskopi sirasinda kardiyovasküler kollaps olgulari vardir. Bunun
nedenleri; trokarlar veya insufl asyona bali olarak periton stimulasyonu, vazovagal refl eks
yanit, miyokardiyal hassasiyet, ters Trendelenburg pozisyonuna sekonder venöz dönüte
azalma, inferior vena kava kompresyonu, yüksek insufl asyon basinçlari, hipovolemi, uzun
süreli ilemlerde hiperkapni ve venöz gaz embolisidir. Pnömoperitonyumun üç mekaniz-
ma ile hastaya etki ettii düünülmektedir; bunlar, direkt mekanik etki, pnömoperitonyu-
ma nörohumoral cevap ve emilen karbondioksitin etkileridir (ekil 1).