![]() Karbondioksit pnömoperitonyumunun patofizyolojisini bilmek, komplikasyonlari kontrol altina alarak laparoskopik cerrahinin güvenli bir teknik olarak kullanilmasini mümkün kilar. Pnömoperitonyum, Veress inesi ile dakikada 1-2 litre karbondioksit insufl e edilmesi ile balar. deal olarak karin içi organlarin yeterli görüntüsünü ve manipülasyonunu sala- mak için 2.5-5 litre karbondioksit insufl asyonu yapilir. emilen gazin hizli atilimi, intravasküler embolizasyon durumunda minimal etki, kanda yüksek çözünürlük ve gazin yanici olmamasidir. Laparoskopi için ideal insufl asyon gazi karbondioksittir ve birincil insufl asyon gazi olarak yerini korumaktadir. Rezidüel karbon- dioksit pnömoperitonyumu, dier gazlardan daha hizli temizlenir. Bu özellik postoperatif rahatsizlik süresini en aza indirir. Karbondioksitin en önemli dezavantaji peritondan vas- küler absorbsiyon sonucu hiperkapni ve intravasküler embolizasyona yol açabilmesidir. sinçta karin duvari kaldirilarak intraabdominal alan oluturulur. Dolayisiyla artmi ka- rin içi basincina bali problemler, hiperkapni ve karbondioksit embolizasyonu önlenmi olur. Karbondioksit pnömoperitonyumu ile karilatirildiinda, düük önyük ve arkayük ile daha iyi bir kardiyovasküler durum salar. Ancak cerrahi görü iyi olmadiindan teknik zorluklar artar. Karin duvari kaldirma yaklaiminin karbondioksit pnömoperitonyumu ile ilikili kardiyak debideki düüü önledii ve postoperatif kognitif fonksiyonlarda daha hiz- li bir iyileme saladii gösterilmitir. Bu nedenle, laparoskopik kolesistektomilerde karin duvari kaldirma yaklaimi yali veya kardiyopulmoner problemi olan hastalarda dikka- te alinmaya deer bir yöntemdir. Ancak sinirli kalp, akcier ve böbrek fonksiyonu olan hastalarda karin duvari kaldirma yöntemi düük basinç (5-7 mmHg) pnömoperitonyum yöntemi ile karilatirildiinda klinik olarak anlamli bir avantaji gösterilememi, karin du- vari kaldirma ile düük basinçli pnömoperitonyum kombinasyonu iyi bir alternatif olarak önerilmitir. emilen karbondioksit miktarina, intravasküler volüm durumuna, solunum tekniine, cer- rahi koullara ve kullanilan anestetik ajanlara balidir. basinç artii ve hasta pozisyonudur. 15 mmHg'den daha yüksek intraabdominal basinç seviyelerinde, vena kava inferior ve etrafindaki kollateral damarlar sikitirildikça venöz dönü azalir. Bu durum düük kardiyak debi ve hipotansiyona yol açar. Normal kardiyo- vasküler fonksiyona sahip olan hastalar, önyük ve arkayük deiikliklerini iyi tolere ede- bilirler; buna ramen laparoskopi sirasinda kardiyovasküler kollaps olgulari vardir. Bunun nedenleri; trokarlar veya insufl asyona bali olarak periton stimulasyonu, vazovagal refl eks yanit, miyokardiyal hassasiyet, ters Trendelenburg pozisyonuna sekonder venöz dönüte azalma, inferior vena kava kompresyonu, yüksek insufl asyon basinçlari, hipovolemi, uzun süreli ilemlerde hiperkapni ve venöz gaz embolisidir. Pnömoperitonyumun üç mekaniz- ma ile hastaya etki ettii düünülmektedir; bunlar, direkt mekanik etki, pnömoperitonyu- ma nörohumoral cevap ve emilen karbondioksitin etkileridir (ekil 1). |