radik gastrinoma vakalar>na göre daha az agresif seyrederler. ve di¤er hipergastrinemi yapan nedenler d>fllanmal>d>r. Tan> amaçl> olarak, sekretin maddesinin; gastrinomalarda gastrik asit sekresyonunu artt>r>rken, normal dokuda gastrin sek- resyonunu de¤ifltirmemesi özelli¤ine dayanan sekretin sti- mulasyon testi uygulanabilir (Parenteral uygulanan sekreti- nin ulafl>labilirli¤i düflüktür). Histamin reseptör blokerleri ve proton pompa inhibitörleri serum gastrin seviyelerini refleks olarak yükselttiklerinden gastrinoma tan>s> d>fllan>r- ken, testten s>ras>yla 30 saat ve 7 gün önce kullan>lmamal>- d>rlar. Nöroendokrin tümörler araflt>r>l>rken gastrointesti- nal sistem hormon düzeyleri kullan>lmaktad>r. Bu hormon seviyeleri ölçülürken en do¤ru de¤erlerin elde edilmesi için uygun yöntemin standardize edilmifl bir ö¤ünden sonra se- viye ölçümü oldu¤unu savunanlar bulunmaktad>r. rafi (BT) ve magnetik rezonans görüntüleme (MR) büyük tümörlerde lezyonu tan>mlamay> sa¤larken küçük tümör- lerde ayn> sonucu verememektedirler. Her iki yöntem e¤er varsa, karaci¤er metastazlar>n> göstermekte faydal>d>r. fiu ana kadar en umut vaadeden lokakizasyon tetkikleri endos- kopik veya intraoperatif ultrasonografi (USG), selektif ar- teryel sekretin enjeksiyonu (takiben hepatik ven gastrin se- viyesi ölçümü) ve radyoaktif iflaretli oktreotid taramas>d>r. Bu yöntemlerin her birinin lezyonu tespit etmede baflar>l> oldu¤unu gösteren sonuçlar>n al>nd>¤> küçük hasta gruplar> ile yap>lm>fl çal>flmalar vard>r. Yine de gastrinoma vakalar>- n>n yar>s>na yak>n>nda pre-operatif lokalizasyon çal>flmala- r>nda lezyonun görüntülenemedi¤ini bilmek gereklidir. sentrik olma potansiyellerinden dolay> lokalize edilmeleri zor olabilmektedir. Küçük hasta gruplar>nda lezyonlar>n ta- n>mlanmas>nda endoskopik USG ve kalsiyumun selektif ar- teryel infüzyonu ile hepatik ven (insülin için) örneklemesi baflar>l> olarak kullan>lm>flt>r. kagon, VIP, somatostatin düzeylerinde iki kat veya daha faz- la art>fla dayan>r. Nonfonksiyone tümörlerin tan>s>, tipik olarak bahsedilen sekretuar ürünlerin plazma düzeylerinde art>fl d>flland>ktan ve nadir durumlarda pankreatik polipep- tid düzeyi ölçümünden sonra, görüntüleme çal>flmalar> ile konulur. veya etmedi¤i bu adenomlar>n ço¤u prolaktin salg>s> yap- maktad>r. Bu grubu s>ras>yla büyüme hormonu salg>layan adenomlar, non-fonksiyone adenomlar, afl>r> miktarda ACTH salg>layan adenomlar (Cushing hastal>¤>) izlemekte- dir. MEN1'in prolaktinoma varyant> olarak Burin varyant> tan>mlanm>flt>r. Bu varyant artm>fl s>kl>kta prolaktinoma, karsinoidler, hiperparatiroidizm ve s>k olmayarak gastrino- malar ile karakterizedir. MEN1 geninin spesifik bir mutas- yonu ile iliflkisi yok gibi görünmektedir. Bir vakada siklin ba¤>ml> kinaz inhibitor p27'yi kodlayan gende mutasyon ol- mas>na ba¤lanm>fl, ancak di¤er hastalarda bu bulgu do¤ru- lanmam>flt>r. MEN1'de izlenen pituiter tümörler nadiren maligndir, ancak son çal>flmalarda sporadik vakalara göre daha büyük olabildikleri ve daha agresif seyrettikleri göste- rilmifltir. Genelde makroadenom olarak ortaya ç>karlar ve genelde birden fazla hormon salg>lamaya meyilli bu tümör- lerin medikal tedaviye yan>t>n>n sporadik vakalar kadar iyi olmad>¤> öne sürülmektedir. Tan> ve tedavileri sporadik va- kalarla benzerlik gösterir (Bölüm 4'e bkz). rak bu adenomlar>n Cushing sendromundan ay>r>c> tan>s>- n>n yap>lmas> gerekir. Bu grupta hiperkortizolemi durumla- r>n>n ço¤u pituiter hastal>klar sonucunda ortaya ç>kmakta- d>r. Etkilenen hastalarda adrenal adenomlar genelde adac>k hücre tümörleri ile birlikte görülmektedir ve bunlar>n az bir k>sm>nda MEN1 gen defekti tespit edilmemifltir. Bu da altta yatan genetik defekte sekonder olarak olufltuklar> görüflünü destekler. Ancak bu konuda tam bir fikir birli¤ine var>lma- m>flt>r. 7 feokromasitoma vakas>nda MEN2 yerine MEN1 gen defekti bulundu¤u gösterilmifltir. MEN1'de tiroid has- tal>klar>na daha s>k rastland>¤> bilinmektedir ancak bu görüfl tiroid adenomlar>n> içermemektedir, bu ba¤lant> halen an- lafl>lamam>flt>r. MEN1 sendromdan etkilen soyun üyeleri- nin, %30-90'>nda subkutanöz lipomlar, deri kollajenomala- r>, multipl yüz anjiofibromlar> (özellikle üst dudakta) görül- mektedir. Genelde klinik olarak önem göstermezler ancak tan>ya götürmede yard>mc> olmalar> aç>s>ndan önemlidir. MEN1 sendromunda karsinoid tümörler artm>fl s>kl>kta gö- rülmektedir. Özellikle foregut karsinoidleridir ve timus, ak- ci¤er (bronflial karsinoid) ya da gastrik mukozada izlenebilir- ler. MEN1'de gastrik karsinoidlerin görülme s>kl>¤>n>n art- mas> olas>l>kla, efllik eden ZES ve proton pompa inhibitörü tedavisinin sonucunda hipergastrineminin katk>s>ylad>r. Ne- deni tam bilinmese de timik karsinoidler erkeklerde, bronfli- |