![]() 1966 y>l>nda Masters ve Johnson taraf>ndan yap>l- m>flt>r. Direkt gözlemlerin ve fizik ölçümlerin so- nunda, seksüel uyar>ya karfl> geliflen fiziksel ve fiz- yolojik reaksiyonlar> tan>mlay>p; seksüel yan>t>n: Heyecan, plato, orgazm ve rezülosyon gibi dört faz- dan oluflan linear bir model oldu¤unu bildirmifller- dir. Masters ve Johnson bununla birlikte erkek ve kad>n aras>nda cinsel yan>tta ortaya ç>kan farkl>- l>klar> da tan>mlam>flt>r. Erkek cinsel yan>t> tek bir siklustan oluflan ve yan>t süresi d>fl>nda farkl>l>k göstermeyen bir özelli¤e sahip iken; kad>n cinsel yan>t>n>n üç farkl> yan>t paterninden olufltu¤u ve cinsel yan>t yo¤unlu¤u ve süresinin anlaml> dere- cede de¤iflkenlik gösterebildi¤i bildirilmifltir. Mas- ters ve Johnson'un modeline göre; erkek ve kad>n seksüalitesi; linear ve fazik olmalar>, uyar> ile bafl- lay>p orgazm ile sonlanmalar> aç>s>ndan benzerlik göstermektedir. Klinik ortamda cinsel iliflki an>nda yap>lan araflt>rmalarda; kad>n orgazm>n>n fizyolo- jik parametreleri belirlenmifltir. Bu çal>flmalar>n sonuçlar>na göre; yap>sal de¤iflkenlikler göster- mekle birlikte, vaginal ve klitoral orgazm>n birbi- rinden farkl> olmad>¤> da saptanm>flt>r. nun: istek, uyar>lma ve orgazm olmak üzere üç fazdan olufltu¤u ve cinsel iste¤in, siklusun en önemli bafllat>c> faktörü oldu¤u bildirilmifltir. Sek- süel uyar>ya karfl> oluflan bu fizyolojik yan>tlar>n bifazik bir yap>ya sahip oldu¤u kabul edilmifltir. ilk faz: Genital ve yayg>n vazokonjesyon olup: Er- kekte penil ereksiyon, kad>nda ise vaginal lubri- kasyon ile labiyal/klitoral fliflkinlik olarak ortaya lar ise erkekte ejakülasyon ve hem erkek hem de kad>nda orgazm olarak ortaya ç>kar. Bununla bir- likte `Cinsel istek', tüm bu fizyolojik yan>tlar>n bafl- lat>c>s> olarak kabul edilmektedir. tan>mlam>flt>r. Tiefer'e göre; sayg>, karfl>l>kl> anla- y>fl, duygusal ba¤>ml>l>k ve içtenlik; cinsel aktivite ve birliktelik oluflumunda çok önemli rol oyna- maktad>r. Bu konsept; seksüalitenin `Demedikali- zasyonu' olarak bilinmekte olup, kad>n cinsel fonksiyon bozuklular>n>n tan>mlanmas>nda; pür fonksiyonel bir yaklafl>mdan çok, anlay>fla dayal> psikobiososyal bir yaklafl>m> önermektedir. lar erkekler ile karfl>laflt>r>ld>¤>nda, kad>n seksüali- tesinin daha karmafl>k ve de¤erlendirilmesinin çok daha zor oldu¤unu göstermektedir. cinsel yan>t>n do¤as> üzerinde yapt>¤> çal>flmalar>n sonucunda; uyar> ve iste¤in kendili¤inden ortaya ç>kan ve birbirinin etkisini karfl>l>kl> etkileflim için- de artt>ran faktörler oldu¤unu bildirmifltir. Bas- son'un modeline göre; duygusal ve iliflkisel yak>n- l>k, fiziksel ve seksüel davran>fl>n ortaya ç>k>fl>n> motive eden en önemli güç olarak kabul edilmifltir. Life Survey (NHSLS), cinsel fonksiyon bozuklukla- r> ile ilgili Amerika Birleflik Devletleri verilerini sunmufltur. Nufüs tabanl> gerçeklefltirilen bu ça- l>flma; kad>n cinsel fonksiyon bozukluklar>n>n do- ¤al yap>s>n> genifl bir perspektifte de¤erlendiren ilk çal>flma olarak ele al>nabilir. Çal>flmada yafllar> 18 |