background image
P
r
o
f
.
D
r
.
O
r
h
a
n
G
ö
¤
Tüberküloz yaklafl>k 7000 y>ld>r insanl>¤> etkileyen
bir hastal>kt>r. Milattan önce 4000 y>l>na ait iske-
letlerde tüberküloza ait karakteristik de¤ifliklikler
saptanm>flt>r. Milattan önce 375 y>l>nda Hipokrat
phythisis'i (verem) tan>mlam>fl, Galen'in koydu¤u
tedavi prensipleri 1500 y>l geçerlili¤ini korumufl-
tur. Avrupa'da 1700'lü y>llarda tüberküloz epide-
mik boyutlara ulaflm>fl ve ayn> y>llarda ki ölümlerin %25'inden sorumlu olmufltur. As>r-
larca kronik olarak devam eden hastal>k dünyan>n
pek çok bölgesinde halen epidemik olarak görül-
mekte ve insanlar> enfekte etmeye devam etmekte-
dir. 1879'da Conheim kandaki basilin idrarla eli-
mine olurken böbrek tüberkülozuna sebep oldu-
¤unu belirtmifltir. 1882 y>l>nda Robert Koch bu
hastal>¤a sebep olan basili tespit etmifl ve insan
organizmas> d>fl>ndaki vasatlarda da üreyebilece¤i-
ni göstermifltir. Ayn> y>l Erlich tüberküloz basilinin
aside rezistan özelli¤ini saptam>flt>r. Bu tarihten
sonra tüberküloz basili üzerinde genifl araflt>rma-
lar yap>lm>fl ve 1950 y>llar>nda korunma ve tedavi-
de büyük ilerlemeler sa¤lanm>flt>r.1908'de Eke-
horn, basilin direkt olarak böbrek kalikslerinden
her hangi birisine tutundu¤unu, orada oluflan tü-
berkülozdan di¤er böbrek ve ürogenital sisteme
yay>ld>¤>n> bildirmifltir. Bu tarihlerde akci¤erdeki
tüberkülozdan yay>lan basillerin kan yoluyla se-
konder olarak böbreklere eriflti¤i belirtilmiflse de
ürogenital sistemde tutunma yeri ve patogenezi
tam ayd>nlat>lamam>flt>r. Patogenezi ayd>nlatmak
için ortaya at>lan teoriler 1926- 1949 y>llar>nda
Medlar'in ürogenital flikayeti olmayan 30 akci¤er
tüberkülozlu hastada yapt>¤> 100.000 seri kesitte-
ki çal>flmalar>na kadar devam etmifltir. Medlar ba-
silin hemotojen olarak her iki böbre¤i birden tut-
tu¤unu, metastatik olarak her iki böbre¤e yay>ld>-
¤>n> göstermifltir. 1937 y>l>nda ise Wildbolz ilk kez
"ürogenital sistem tüberkülozu" terimini kullana-
rak, genital tüberkülozun ayr> bir hastal>k olmad>-
¤>n>, lokal bir manifestasyondan ibaret oldu¤unu
anlatm>flt>r. Bu tarihten sonra hastal>k konusun-
daki en önemli geliflmeler, tedavisi konusunda ol-
mufltur. ¤a bak>fl de¤iflmifl
ve tüm dünyada yayg>n kemoterapi protokolleri
üretilerek kullan>lmaya bafllanm>flt>r. 1943 y>l>nda
streptomisin, 1946'da paraaminosalisilik asit,
1952'de izoniazid, 1966'da rifampisin hastal>¤a
karfl> etkinlikleri saptanarak kullan>ma girmifltir.
Dünya Sa¤l>k Örgütü verilerine göre, dünya nüfu-
sunun 1/3'ü tüberküloz basili ile enfekte olmufl-
tur. Her y>l 10 milyon yeni tüberküloz olgusuna ta-
n> konulmakta 2 milyona yak>n insan bu hastal>k-
tan ölmektedir. Bu yeni olgular>n büyük ço¤unlu-
¤u ise 3. dünya ülkerinde tespit edilmekte ve bu
ülkelerde halen büyük bir sa¤l>k sorunu olarak ye-
rini korumaktad>r. Amerika'da do¤an 100.000 ki-
fliden 7.8'inde infeksiyona yakalanma riski varken
Haiti'de bu oran 133'e yükselmektedir. Geliflme-
mifl 3. dünya ülkelerinde hastal>¤>n kontrol alt>na
al>namad>¤> bu rakamlardan anlafl>lmaktad>r.
Newyork'ta 1999'da tüberkülozlu hastalar>n
%1.2'sinde ürogenital tüberküloz saptan>rken, ge-
liflmemifl ülkelerde bu oran %15-20'ye yükselmek-
tedir. Geliflmifl ülkelerde tüberküloz s>kl>kla ileri
yafl grubunda görülürken, geliflmekte olan ülkeler-
de etkilenen yafl grubu adölesan ve genç eriflkin-
lerdir. Hastalar>n %60'> 20-40 yafl aras>ndad>r.
Tüberküloz
Dr. Orhan Gö¤üfl, Dr. Ahmet Hakan Halilo¤lu
Ürogenital Sistemin Spesifik
B Ö L Ü M
1 3
639