18. Kan Transfüzyonu 535 2 II. 3 A. Pratik uygulamadaki farklılıklar farklı kanıtları ortak paydada birleştirmeyi amaçlayan kanıta dayalı kılavuzlar için itici bir güç oluşturmaktadır. Yapılan çalışmalar, yayımlanan transfüzyon kılavuzlarına hekim uyumunun düşük düzeyde kaldığının altını çizmektedir. Uyumun düşük düzeyde kalması birçok farklı faktöre bağlansa da, yazarlar bu durumu esas olarak kılavuz önerilerinin yeterli kanıtla desteklenmemesine bağlamaktadır [4]. Diğerleri de eritrosit transfüzyonu için yeterli kanıt temelinin olmadığını raporlamışlardır [5]. B. Eritrosit transfüzyonu komplikasyonlarının raporları son 10 yılda transfüzyon uygulamalarının ayrıntılı tetkiki ve sorgulanmasına yol açsa da, ekonomik değişiklikler ve nüfusta beklenen değişiklikler de pratikteki değişimleri tetiklemiştir. Yapılan toplum bazlı kesitsel bir çalışmaya göre nüfüsta oluşan artışla birlikte kan ihtiyacındaki azımsanmayacak artış, gelecekte olması öngörülen ihtiyaç ile bağışlanan miktar arasında büyüyen bir fark oluşacağını göstermektedir [6]. Yakın zamanda yapılan bir çalışmaya göre Birleşik Devletler’de yapılan kan ve kan ürünü transfüzyonlarının %55-%60’ı önümüzdeki 10 yıl içinde %36 büyümesi beklenen bir popülasyon olan 65 yaş üstü hastalara yapılmaktadır. Bunun yanında kan bağışçılarının sayısında yanı dönem içinde beklenen artış yalnızca %5’tir. Bu demografik değişiklikler, tıbbi uygulamaları ve cerrahi girişimleri etkileyecek ve kan ürünleri ihtiyacını arttıracaktır [7]. Eritrosit transfüzyonu ve yan etkiler Eritrosit süspansiyonu sentrifügasyon veya aferez yöntemiyle tam kandan ayrılmış kırmızı kan hücrelerini içermektedir [8] (Tablo 18.1). Isbister ve arkadaşları transfüzyonun artmış morbidite riskiyle birlikte olduğunu savunan birçok yayın olmasına karşın medikal uygulamalar içinde kökleşmiş ancak soruna açık bir yeri olduğunu raporlamışlardır [9]. Bunun yanında eritrosit transfüzyonu ile mortalite arasındaki nedenselliği ortaya koymak kohort çalışmalarındaki karıştırıcı faktörler nedeniyle zor olmaktadır. Bazı çalışmalar, kötü sonuçları eritrosit ürününün kendisinden çok transfüzyon yapılan hastaların “ciddiyeti”ne bağlamışlardır. Morbiditenin ağır hastalık ya da transfüzyona bağlı olup olmadığını anlamak zor olsa da, her koşulda eritrosit transfüzyonu kötü sonuçlar için önemli bir risk faktörü olarak kalmaktadır [9]. A. Morbidite ve Mortalite riski 1. Eritrosit transfüzyonu hemolitik, anaflaktoid ve febril transfüzyon reaksiyonları, graft versus host hastalığı ve viral veya bakterial etkenlerin transfüzyonu gibi birçok immünolojik komplikasyonla ilişkilidir [8]. Eritrosit transfüzyonu cerrahi sonrası birçok komplikasyon riskini de arttırır. Koroner arter bypass greftleme (KABG) yapılmış 11.000’den fazla hastadan oluşan bir popülasyonda, eritrosit transfüzyonu doz bağımlı olarak artmış morbidite ile ilişkili bulunmuştur: Artmış postoperatif kardiyak komplikasyon, uzamış postoperatif ventilatör desteği, artmış enfeksiyöz komplikasyon, böbrek yetmezliği ve yüksek hastane içi mortalite (Şekil 18.1). Bilinen değişkenlerle yapılan risk TABLO 18.1 Kısa bilgiler: American Red Cross mecmuasından eritrositler Kısa bilgiler: Eritrosit süspansiyonları Tam kandan elde edilmiş Hematokrit Plazma içeriği Volüm Hemoglobin volümü Demir içeriği 1 ünite eritrosit transfüzyonu Perioperatif-işlem öncesi-işlem sonrası- yoğun bakım eritrosit transfüzyon endikasyonları 6-10 gr/dL relatif endikasyon Santrifügasyonla veya aferezle toplanarak %55-%65 veya %65-%80 20-100 mL plazma 300-400 mL 42.5-80 gr Yaklaşık 250 mg Hematokriti %3 arttırır Genç sağlıklı hastada hemoglobin <6 gr/dL ise, yoğun bakım hastalarında hemoglobin <7 gr/ dL ise Hasta komorbiditesi, devam eden kanama veya organ iskemisi varlığı