390 III. Spesifik Kardiyak Bozukluklarda Anestezi Yönetimi TEMEL KAVRAMLAR 1. Fötal dolaşımın özelliği olan üç önemli kanal, fötusun yaşamını sürdürmesi için kanın tercihli şantlaşmasına izin verir. Bunlar duktus venozus, foramen ovale ve duktus arteriyozustur. Konjenital kalp hastalığının (KKH) anlaşılmasında, fötal dolaşımın ve erişkin dolaşımına geçişin ayrıntılı olarak bilinmesi önemlidir. 2. İnfant kalbi ile erişkin kalbi arasında anestezi yönetimini etkileyen önemli yapısal farklar vardır. 3. Konjenital kardiyak defektlerin çoğu üç gruptan birine girer: Pulmoner kan akımında artışa, azalmaya ve kan akımında tıkanıklığa yol açanlar. 4. Siyanoz ( pulmoner kan akımını azaltan lezyonlarla birlikte) konjestif kalp yetmezliği (KKY) (pulmoner kan akımını arttıran ve ventrikülü tıkayan lezyonlarla birlikte) KKH’ın iki önemli belirtisidir. 5. Nörolojik sekel, KKH ve onarımının en sık ve potansiyel olarak hasar verici komplikasyonlarından biri olmayı sürdürmektedir. 6. Potansiyel bir şant olduğunda, yönüne bakılmaksızın, intravenöz ve monitörizasyon hatlarının hiçbirinde hava kabarcığı olmamalıdır. İntrakardiyak şantlar iki yönlü olabilir ve pozitif basınçlı ventilasyon gibi anesteziye ait manevralar ile şant yönü değişebilir. 7. KKH olan çocuklarda anestezi indüksiyonu ve idamesi için ilaç seçimi lezyonun patofizyolojisini anlamaktan daha önemli değildir. Her hastada kalp hızı, kontraktilite, ön yük, SVR ve PVR açısından hemodinamik hedefler konması yardımcı olacaktır. 8. Pediatrik kardiyak cerrahide önemli sonuçları olan kardiyopulmoner bypass (KPB) sırasında karbon dioksit yönetiminde iki metot (alfa-stat ve pH stat) vardır. 9. Kardiyak lezyonların çoğu siyanoz veya KKY belirtilerine göre sınıflandırılabilir. Ancak, bazı lezyonlarda her iki belirtinin de elemanları olabildiğinden (ör., büyük arterlerin transpozisyonu), bu ayırım bazen zor olur. I. Giriş Kardiyovasküler cerrahi uygulanan hastaların yönetimi anesteziyolog için oldukça zordur. Son on yılda tanısal olanaklar, KPB teknikleri, monitörizasyon ve perioperatif takiple ilgili gelişmeler daha karmaşık girişimlerin daha küçük, daha riskli çocuklarda başarıyla yapılmasına olanak vermiştir. Ortam dinamiktir, çünkü bu özellikli çocuklarda güvenilirliği arttırmak ve sonucu iyileştirmek çabası ile cerrahi girişimler ve teknoloji sürekli olarak değişmektedir. Her çocuk durum ve patofizyolojik sorunlar açısından kendine özgüdür. Kardiyak cerrahi uygulanan erişkinlerde uygun yönetimi sağlayan bilgilerin çoğu bu çocuklarda uygulanamaz. Bu hastalarla ilgilenen anesteziyologların esnek ve yeniliğe açık olmaları gerekir. Katı kurallar nadiren uygundur; bunun yerine her hasta için özgün plan yapılması gerekir. Pediatrik kardiyovasküler cerrahi programının başarısı için ekip çalışması ve iyi iletişim şarttır. Başarılı ekip çalışmasının bir parçası olmak ve bu hastalarla ilgilenmek günümüz tıbbında en heyecan verici ve en tatmin edici deneyimlerdendir. A. İnsidans. KKH nispeten azdır. Canlı doğumların %1’inden azında var olduğu tahmin edilmektedir (Tablo 14.1). Gerçek insidans çok az daha yüksek olabilir. Fötüs kayıplarının çoğunun yaşamla bağdaşmayan konjenital kalp defektleri varlığından kaynaklandığı düşünülmektedir. Ayrıca, bazı kalp lezyonları (ör., biküspit aort kapağı ve patent duktus arteriyozus [PDA]) yaşamın erken evrelerinde nispeten asemptomatik olabilir; bu nedenle KKH’nın gerçek insidansı bilinmemektedir. Bazı lezyonların diğerlerine göre yaşamın erken evrelerinde kendilerini göstermeleri daha olasıdır. Bu uyarıları akılda tutarak, yaşamın birinci yılında karşılaşılması olası lezyonlar ventriküler septal defekt (VSD), büyük damarların transpozisyonu (TGV), Fallot tetrolojisi (TOF), aort koarktasyonu ve hipoplazik sol kalp sendromudur.