360 III. Spesifik Kardiyak Bozukluklarda Anestezi Yönetimi 8. Minimal invazif kapak replasmanı (MIVS) cerrahilerinde genellikle kardiyopulmoner bypass gerekir (KPB), fakat insizyonlar daha küçüktür, bazen orta hat dışındadır ve KBP için kanülasyon port-erişimi gerektirir. Robotik cerrahi özellikle minimal invazif mitral kapak replasmanı ya da tamirinde kullanılabilir. 9. TEE, MIVS esnasında KPB kanülasyonu ve kapak yapı ve işlevini göstermekte kritik öneme sahiptir. 10. Mitral regürjitasyon (Mitraklip), mitral darlığı (Balon valvüloplasti) ve aort darlığında (transkateter aort valv implantasyonu [TAVİ]) gibi perkütan yaklaşımlar son dönemlerde giderek popüler olmaktadır. Her yöntemin anesteziyolog için kendine özgü zorlukları vardır; bu yaklaşımlar sedasyon ya da genel anestezi ile yapılabilir ve her yöntemin kendine ait risk ve yararları vardır. 11. Perkütan kapak işlemlerinde genellikle tıkanıklığa bağlı geçici derin hipotansiyon riski vardır (ör., mitral kapak balon valvüloplastisi ve TAVİ için yapılan ön dilatasyon ) ve kazara ya da kasıtlı oluşturulan disritmilere (ör., TAVİ için hızlı ventriküler pace yöntemi ) neden olabilir. 12. Hibrid ameliyathaneler girişimsel kardiyolojik ve radyolojik yaklaşımlarla birlikte KPB kullanımı da dahil açık kalp cerrahisi yapılabilmesine için düzenlenmiş odalardır. 13. Transmiyokardiyal lazer revaskülarizasyonu (TMLR), etki mekanizması tam olarak bilinmemekle birlikte yeni vaskülarizasyon ve sempatik denervasyon yolu ile iskemiyi hafifletebilir. 14. TMLR hastalarında genellikle ciddi koroner hastalığı, sol ventrikül fonksiyon bozukluğu ve birden çok yandaş hastalığı olan hastalardır. Bütün bu etkenler intraoperatif anestezi yönetimini zorlaştırır. 15. Gaz embolizasyonu, ciddi kanama, ventriküler fonksiyonda akut düşme, mitral kapak aygıtları veya ileti sistemine hasar ve de atriyal ve ventriküler aritmiler, TMLR’nin intraoperatif komplikasyonlarıdır. GEÇEN İKİ DEKAT diğer cerrahi alanlardaki minimal invazif ve laparoskopik cerrahideki gelişmelerle paralel olarak kardiyak cerrahide büyük bir değişime tanık olmuştur [1]. Bu değişimin iki büyük amaç revaskülarizasyon amacıyla KPB kullanımı ve cerrahi yaklaşımın invazifliğinde azalma sağlamak olmuştur. Genel hedefler hızlı derlenme, işlem maliyetinin düşürülmesi ve mortalite ve morbiditede azalma sağlanırken, işlemlerin kalitesini korumak ve arttırmaktır. Anestezi ekibinin katkısı, hasta ve de cerrah için mükemmel ve güvenli ameliyat şartlarını sağlarken, uygun maliyetli erken derlenmeyi kolaylaştırmaktır. Anestezi teknikleri ve monitörizasyon yöntemleri cerrahi gelişime ayak uydurmak zorunda kalmışlardır. Anesteziyologlar kardiyak manipülasyon ve koroner oklüzyon sırasında dolaşımı nasıl destekleyecekleri konusunda daha fazla bilgi sahibi olmuşlardır. Anesteziyologlar cerrah minimal bir kesi ile ameliyat yaparken hastayı monitörize etmek ve desteklemek ve aynı zamanda erken derlenme ve taburculuğu kolaylaştırmakla sorumludurlar. Bu bölümde tartışılan cerrahi teknikler ve anestezi özellikleri KPB kullanılmadan KABG (OPKABG ve minimal invazif direkt koroner arter bypass [MİDKAB]; MIVS ve TAVİ; bilgisayar destekli, endoskopik robotik cerrahi ile yapılan KABG ve alternatif bir revaskülarizasyon yöntemi olarak TMLR’i kapsamaktadır. Daha sonra değinilmedi ise de, sık ve hızlı hemodinamik değişiklikler olması ve sık laboratuar tetkiki yapma gereksinimi (ör., arteriyel kan gazları, aktive koagülasyon zamanı, pıhtılaşma testleri vb.) nedeniyle, rutin intraarteriyel kan basıncı monitörizasyonu yapılmasını önermekteyiz. I. Off-pump koroner arter bypass greft cerrahisi (OPKABG) ve minimal invazif direkt koroner arter bypass A. Tarihsel bakış açısı 1. Erken revaskülarizasyon cerrahisi a. KPB kullanılmadan eski koroner arter cerrahisi denemeleri, Kanada’da 1950’lerde Vineberg girişimi (iskemik miyokarda internal mammarian arterin [İMA] tünelizasyonu) ve 1960’larda Rusya’da Kolessov’un koroner anastomozlarda İMA kullanması ile başlamıştır.