![]() bir üreme hücresi serisinde kal>t>lan tek gende- ki bir bozuklu¤un, kanserle sonuçlanan çok ba- samakl> bir ifllemi bafllatabilme yetene¤ine sa- hip oldu¤unu göstermektedir. Sporadik kanser- lerde bu genlerin bir ço¤u mutasyona u¤ram>fl olsa da bu kanserler klinik olarak belirgin bir noktaya ulafl>ncaya kadar onlarca y>l geçer ve bu yüzden bu mutasyonlar>n hangilerinin ma- lign geliflimi bafllatt>¤>n> kesin olarak karar ver- mek zordur. Ayr>ca, kal>tsal kanser sendromla- r>n> aç>klamaya yarayan teoriler, malignenesi geliflimi için bir proto-onkogen aktivasyonu ve- ya bir tümör süpresör geninin her iki allelinin de fonksiyonunun kayb> ya da apopitotik ifllem- de düzenleme bozuklu¤u gibi fazla basite indir- genmifltir. Tümör oluflumu, tümör hücre popü- lasyonunda genetik de¤iflikliklerin tamamlan- mas>n> içeren çok basamakl> bir ifllemdir (bkz, fiek. 16-1). Malignensi geliflimi için gerekli ba- samaklar tek bir do¤rusal yol izlemeyebilir, çünkü DNA tamirinde ya da genetik yap>n>n bü- tünlü¤ün korunmas>ndaki bozukluklardan kay- naklanan, tümör geliflimi ve evrimi boyunca de- ¤iflik malign alt gruplara da¤>lan farkl> genetik de¤ifliklikleri içerir. özelliklerinden olup, özellikle tümör gelifliminin daha geç ve daha malign ya da invaziv safhala- r>nda izlenir. Bu tür sitogenetik de¤iflikliklerin bize kanserin gelifliminin önemli bir parças> ol- du¤unu, kromozom kararl>l>¤>n>n ve bütünlü¤ü- nün korunmas>nda ve düzgün mitotik ayr>m> te- min etmede önemli genlerdeki bozukluklar ol- du¤unu göstermektedir. p>lm>flt>r; çünkü tümör hücrelerinin ancak stan- dart metodlarla kültürleri ve karyotiplemeleri yap>labiliyordu. Örne¤in, Philadelphia kromo- zomlu (9;22) KML; kronik faz>ndan fliddetli, ya- flam> tehdit eden blast krizine dönüflürken bir- çok ek sitogenetik anomaliler oluflabilir ve bun- lar (9;22) translokasyon kromozomunun ikinci kopyas> ya da 17 q'nun izokromozomu gibi say>- sal ve yap>sal de¤ifliklikleri içerir. mör hücrelerini karyotipleme için ço¤altmalar>- na gerek kalmadan tümör dokular>ndaki genom ve kromozom mutasyonlar>n> analiz etmelerini sa¤lam>flt>r. Tümör hücreleri karyotiplenebildi- ¤i zaman, spektral karyotyping (bkz, Bölüm 4 ve 9), bantlama yöntemiyle daha önceden yap>- gözlenen anomalilerden daha fazlas>n> görme- mizi olanak tan>m>flt>r (bkz, fiek. 9-5, renkli alan). Bütün kanserlerde çok genifl spektrumlu anomaliler görülebilmektedir. Baz> anomaliler tümör örneklerinde ara s>ra görülebilir ya da te- sadüfen izlenen de¤ifliklikler olup; baz>lar> ayn> histolojik tipe sahip kanserlerde tekrarlay>c> bir biçimde görülürler. Bu bulguda, mutasyonlar>n malignensi evriminde önemli oldu¤unu göster- mektedir. Bir kanserin sadece metastazlar>nda di¤er de¤ifliklikler bulunmas>na ra¤men, oriji- nal primer tümörde bulunmayabilir. Kanser araflt>rmalar>n>n bir di¤er odakland>¤> alanda, bir ço¤unun proto-ontogenler ya da tümör süp- resör genlerle alakal> oldu¤u bilinen ve proto- ontogen ekspresyonunu artt>ran ya da tümör süpresör gen allellerinin kayb>na neden olan bu anomalilerin sitogenetik ve moleküler tan>mla- mas>d>r. olarak birçok kanserde görülen bir di¤er sitoge- netik de¤ifliklikte, bir hücrede bulunan genomun bir parças>n>n birçok kopyas>n>n var olmas> ola- rak bilinen "gen amplifikasyonu" dur. Gen amp- lifikasyonu, nöroblastoma, bafl-boyun yass> hüc- reli kanseri, kolorektal kanser ve beyinde ma- lign glioblastoma gibi birçok kanserde s>k görü- lür. DNA'n>n amplifiye olmufl parçalar>, CGH ile kolayl>kla saptan>r ve rutin kromozom analizle- rinde iki tip de¤ifliklik; normal olarak bantlan- mayan ve belirli DNA parças>n>n çok say>da amplifiye olmufl kopyalar>n> içeren d te stta ve HSR' lerin nas>l ve niçin olufltu¤u tam olarak anlafl>lamam>flt>r; ancak bu amplifiye bölgelerin hücre büyümesini uyaran ya da apopitozu dur- duran ya da her ikisine de neden olan; myc, ras, EGF reseptörünü kodlayan genler gibi proto- onkogenlerin fazladan kopyalar>n> içerdi¤i bilin- mektedir. Örne¤in; n-myc' i kodlayan seri nöroblastomunda prognozun önemli bir kli- nik göstergesidir. olup, agresif tedaviye ra¤men ileri evreli hasta- lar>n sadece %30'u 3 y>l boyunca yaflamlar>n> sürdürebilmifllerdir. Bunun aksine, dece %4' ünde bulunup, 3 y>ll>k yaflam %90 ola- rak izlenmektedir. Kemoterapötik ajanlar>n he- defleri olan kodlayan genlerdeki amplifikasyon- lar, daha önceden kemoterapi ile tedavi edilen hastalardaki ilaç direncinin geliflmesinde bir mekanizma olabilece¤i vurgulanmaktad>r. |