![]() me, tümörün kanlanmas>n> artt>rma ve apopitozu engelleme gibi mekanizmalarla malign transfor- masyonu gerçeklefltirmektedir. Tümör süpressör genler ise adlar>ndan da anlafl>laca¤> gibi hücre büyümesini regüle ederek tümör geliflimini engel- leyen genlerdir. Tümör süpressör genler taraf>n- dan kodlanan proteinlerin mesine ve defektif apopitozise neden olmaktad>r. 6) ve onkogenler ile tümör süpressör genler di¤er genlere nazaran daha fazla mutasyona u¤ramaya meyilli de¤illerdir. Kanserdeki mutasyonlar> di- ¤er mutasyonlardan farkl> yapan, mutasyonlarla güçlü bir flekilde hücresel proliferasyon ve uzun hücresel yaflamd>r. Kanser hücresi fenotipik ola- rak kontrolsüz ve afl>r> proliferasyon özelli¤ine sahip olarak adland>r>l>rken, tek bir mutant hüc- re yaflam>-tehdit eden bir hastal>k geliflimine yol açmaktad>r. Bunun aksi bir flekilde, hücre kay>p- lar>n>n organ veya dokudaki sa¤l>kl> hücreler ta- raf>ndan maskelenmesi nedeniyle; mutasyonlar hücrenin fonksiyon kayb>na ya da ölümüne neden olmalar>na ra¤men herhangi bir fenotipik etki oluflturmayabilirler. da genel popülasyona göre daha yüksek bir insi- dansa sahiptir. Kanserin ailevi formlar>n>n bir ço¤u yaklafl>k olarak 50 mendelyen kal>t>m göste- ren hastal>kta yer al>r ( Tablo16-1); bu da, tek bir gendeki baz> mutasyonlar>n hastal>¤>n ortaya ç>- k>fl>na neden olan faktör olabilece¤ini göstermek- tedir. Yap>lan genifl epidemiyolojik çal>flmalar, baz> ailelerde belirgin bir mendelyen kal>t>m göz- lenmemesine ra¤men bu ailelerde ortalaman>n üstünde bir kanser riskine sahip olduklar>n> gös- termifllerdir. Örne¤in, hastalar>n birinci-derecede yak>nlar> aras>nda iki-üç kat artm>fl kanser insi- dans>n>n gözlenmifl olmas>, baz> kanserlerin ge- netik ve çevresel faktörlerin her ikisiyle birlikte sonuçlanan kompleks özellikler tafl>d>¤>n> göster- mektedir (bkz, Bölüm 15). Sonuç olarak, bir has- tan>n birinci-derece veya ikinci-derece yak>nla- r>nda ailevi kanser öyküsü, klinisyende bu hasta- da artm>fl kanser riski flüphesini uyand>rmal>d>r. yüzde beflinden daha az>n> oluflturmalar>na ra¤- men, bu hastal>klar için genetik yap>n>n tan>m- lanmas>, hem bu ailelerde klinik yaklafl>m hem de genel anlamda kanseri tan>mam>z aç>s>ndan önem tafl>maktad>r. Birincisi, s>kl>kla tek bir gen- deki mutasyonlar nedeniyle güçlü bir herediter predispozisyonu olan bireylerin yak>nlar>na, test- rol ve tedavi sa¤lamak için, çeflitli testler ve gene- tik dan>flma önerilebilir. hastal>klarda oldu¤u gibi, hastal>klar>n herediter formlar>n>n anlafl>lmas> nadir görülen herediter formlar>n>n hastal>k mekanizmalar>n>n ayd>nla- t>lmas>n> sa¤larlar. E¤er, mutasyonlar>n bir gru- bu, malignensinin geliflimi için gerekliyse (bkz, fiekil 16-1), kritik olan genlerin herhangi birinde kal>t>lan mutasyon tafl>y>c>lar>n>n predispozisy- onu için önemli bir etkiye sahip olaca¤> bek- lenebilir ve tüm kanserlerin önemli bir k>sm>ndan sorumlu tutulurlar. Baz> genlerin tafl>y>c>lar> kanserin büyük bir k>sm> için önem- lidir; bu da "ailevi" olarak tan>mlan>r. anormal stimülasyonunda, fonksiyon veya eksp- resyon de¤iflimiyle sonuçlanan mutant bir gendir. Aktive edici mutasyon, onkogenin kendisinde, onun regülatuar elementlerinde ya da onkogen ürününün regüle edilemeyen fonksiyonuna veya artm>fl ekspresyonuna neden olan onkogenin ge- nomik kopya say>s>ndad>r. Onkogenler, hücresel seviyede dominant etkiye sahiptirler; yani aktive edildiklerinde veya ekspresyonunlar> artt>¤>nda, tek bir mutant allel bir hücreyi normalden ma- lign fenotipe dönüfltürmeye yetebilirler. daha s>k görülen A varyant>, yüksek oranda ti- roidin medüller karsinomu (tiroidin parafollikü- ler hücrelerinin tirokalsitonin üreten tümörü), s>kl>kla feokromasitoma veya benign paratroid adenomalar>yla karekterize olan otozomal do- minant geçifl gösteren bir hastal>kt>r. Daha na- dir görülen tip B varyant>nda ise MEN2B, MEN2A' da görülen tümörlere ilave olarak, has- talarda a¤>z ve duda¤>n yüzeyel mukozalar>n- daki sinirlerde kal>nlaflmalar ve nöromalar ola- rak bilinen benign nöral tümörler izlenmekte- dir. MEN2 için sorumlu olan mutasyonlar ve olan büyüme faktörü (gdnf) ve neurturin li- gantlar> için tirozin kinaz reseptörünü kodla- yan, ayn> zamanda Hirschprung hastal>¤>nda da izlenen bir gendir (bkz, Bölüm 15). Tirozin kinaz reseptörleri, dimerizasyon gibi yap>sal de- ¤ifliklikler oluflturarak reseptörün liganda ba¤- lanmas>n> sa¤layarak eksternal sinyal olufltu- rurlar. Reseptörlerdeki yap>sal de¤ifliklik, di¤er hücresel proteinlerin fosforilasyonuyla intren- sek kinazlar> aktive eder; böylece protein-prote- |