döneminin ilk bafllar>nda bu iki disiplin birbirleri ile yak>n iliflki içerisindeydi. Söz
konusu bu durum zaten Yunan t>bb>n>n di¤er eski kültürlerin t>plar>ndan farkl> k>-
lan özelli¤ini yarat>yordu.
Bilimsel nitelikteki t>bb>n ortaya ç>kmas> görüldü¤ü gibi Yunan felsefesinin do-
¤ufluna paralellik göstermektedir. T>pta birer "spekülatif" nitelikte görüfller olan bu
felsefi aç>klamalar bugün eriflti¤imiz bilimsel düzeyin ve metodolojinin belki de ge-
rekli ad>mlar>ndan biridir. Buraya kadar inceledi¤imiz gibi o zamana kadarki t>bbi
uygulamalar içgüdüsel, ampirik, sihirsel, dinsel niteliktedir. Bunun yan>nda tama-
men a¤r>-ac>y> geçirici, hastal>¤> iyilefltirici ve yaflam> uzat>c> tamamen pratik sonu-
ca dönük t>p uygulamalar>n varl>¤>n> da gördük (Castiglioni, 1958:129).
Felsefi düflünüflün bafllad>¤> eski Yunan'da filozoflar, gözlem ve deneyim teme-
lindeki bilgilerini elefltirel bir yaklafl>mla uygulamaya çal>flm>fllard>r. Hipokrat önce-
si filozoflar>n bir k>sm> ayn> zamanda hekimdi. Bunlar>n görüflleri t>bbi bilgi ve Do-
¤udan gelen bilgilerin toplam>ndan olufluyordu. Do¤an>n ve insan yaflam>n>n göz-
lenmesi bu ilk filozoflar>n görüfllerinin ç>k>fl noktas>n> oluflturuyordu.
gerçekte do¤ac> ve biyoloji çal>flan filozoflard>. Onlar yöntemlerinde, çal>flmalar>n>
evrensel boyuta tafl>yorlar; evrendeki gözlemlerini de günlük olaylara indirgiyorlar-
d> (Castiglioni, 1958:130-1).
Yunan felsefesi bilindi¤i gibi ilk baflta do¤a felsefesi üzerine e¤ilmifltir. Yunan fi-
lozoflar>, evreni ve tüm varl>klar> meydana getiren ilk "neden"i araflt>r>rken, ayn> za-
manda onlar>n nas>l bir devinim içerisinde olduklar>n> anlamaya ve aç>klamaya çal>fl-
m>fllard>r. ndan Thales (M.Ö. 639-544) evreni meydana getiren ilk ne-
denin su oldu¤unu ileri sürmüfltür. Ona göre herfley sudan meydana gelmekte ve yi-
ne suya dönüflmektedir. Evrenin bafllang>c> olarak bir maddenin gösterilmesi yönte-
mi; Thales'in izleyenler taraf>ndan da izlenmifltir. Örne¤in Anaximenes (M.Ö. 570-
500) bunun su de¤il hava oldu¤unu savunurken, Herakleitos (M.Ö. 540-480) ise atefl
oldu¤unu ileri sürmüfltür. Herakleitos, ayn> zamanda tüm varl>¤>n diyalektik bir de-
¤iflim içinde oldu¤u görüflünü ortaya atm>fl, Pythagoras (M.Ö. 580-500) ise evreni
"say>larla" aç>klamaya çal>flm>flt>r (Gökberk, 1980;20,23,25,32). Tüm bu felsefi gö-
rüfller her türlü varl>k yan>nda insan organizmas>na da hitap ediyordu. Evrensel her
türlü varl>¤>n baz> maddeler arac>l>¤>yla aç>klanmas>, temel al>nan görüfl do¤rultusun-
da; insan organizmas> ve t>bb>n da yorumlanmas> sonucunu getirmifltir.
Pythagoras'a göre insan ruhu alçalm>fl tanr>sal bir varl>k olarak bedene hapsol-
mufl ve reenkarnasyon dönüflümüne mahkum edilmiflti. Bu döngüden ancak fizik-
sel ve ruhsal "safl>k" ile kurtulabilinirdi. Bu "safl>k" için yerine getirilmesi gereken
en önemli koflul "çal>flma" idi. Pythagoras, Kroton'da kat> etik kurallara dayanan ve
özü do¤an>n araflt>r>lmas> olan dini bir topluluk kurdu. Ancak onun etkisi, arkas>n-
dan gelenler için çok önemli oldu. Bunlardan biri Krotonlu Alkmaion'dur (MÖ.
Yaklafl>k 450). Onun yaz>lar>n>n günümüze gelebilen k>sm>nda en eski anatomik bil-
B ö l ü m 1
T
IBB<
B
G
EL
23