580 Klinik Nöropsikoloji ve Nöropsikiyatrik Hastalıklar HEREDİTER DEMANSLAR Bu başlık altına, ek nörolojik özelliklerine sahip olan veya olmayan genetik temeli doğrulanmış demans sendromları dahildir. Otozomal dominan Alzheimer hastalığı, kromozom 17 bağımlı frontotemporal demansla birlikte görülen parkinsonizm, prion hastalığının herediter formları, demansla sonuçlanabilen diğer genetik hastalıklar, örneğin, CADASIL ve bazı kalıtsal serebral amiloid anjiyopatiler, diğer bölümlerde işlenmiştir. Huntington Hastalığı (HH) Bir dizi yaygın nörodejeneratif demanslar bazen otozomal dominan şekilde kalıtsal olabilir ancak arketipik kalıtsal demans Huntington hastalığıdır (HH). Şimdi kendi adını taşıyan hastalığı tarifleyen George Huntington sadece hareket bozukluklarını değil, ayrıca kore’yi (kortikal miyoklonus ve parkinsonizm de olabilir), nöropsikiyatrik özellikleri ve kalıtım tarzını, aynı zamanda akıldaki yavaş progresif bozulmayı da tariflemiştir (Huntington, 1872). Bilinen bu dört özelliklliğin yanı sıra, motor fonksiyon, davranış ve işlevsel yetenekler şu anda HD fonksiyonlarını değerlendirmede evrensel skala olarak kabul edilen Unified Huntington Hastalığı Değerlendirme Ölçeği (UHDRS) tarafından değerlendirilir (Huntington Çalışma Gurubu, 1996). Ortak araştırmalar göstermiştir ki, kromozom 4’ün IT15 geninintekrarlayan bir trinükleotidi tarafından (CAG, polyglutamine, polyQ) huntingtin proteini kodlanması HD ile sonuçlanmaktadır (Huntington Hastalığı Ortak Araştırma Gurubu, 1993) CAG tekrarlanma uzunluğu ve yaş arasında klinik olarak anlamlı bir ters ilişki gösterilmiştir. Klinik fenotip de başlangıç yaşı ile değişir: juvenil hastalıkta (Westphal varyantı) belirgin bir parkinsonizm sendromu izlenirken çok geç ortaya çıkan hastalıklar ise kore ve küçük entellektüel bozulmalar ile ortaya çıkar. Nöropatolojik olarak, yapısal beyin görüntüleme yöntemleri ile görülebilen orta dikensi (spiny) nöronlarında kayıp, kaudat nukleus ve putamen içinde gliozis ve küçülmenin yanı sıra korteks ve hipokampüsde dejeneratif değişiklikler görülür. Huntingtin ve ubiquitin gibi immünopozitif internükleer inklüzyonlar bulunmuştur (Vonsattel ve Lianski, 2004). Tanısal nörogenetik bir testin bulunması riskli aile bireylerine presemptomatik vakaların tespitini mümkün kılacaktır. Huntingtin gen trinükleotidinde tekrar olmayan HD fenotipleri görülebilir (Rosenblatt et al., 1998). Bu vakalar prion protein (PRNP) gen eklemeleri yada junctophilin-3 (JPH3) kodlayan genlerde genişleme ya da alleHc eşliğinde spinoserebellar ataksi tip 17 görülebilen TATA bağlayıcı protein geni (TBP) eklemeleri olabilir (Stevanin et al., 2003). Henüz HD için kullanılabilir hiçbir iyileştirici bir sağaltım bulunmamaktadır ve semptomatik tedavilerin etkisi sınırlıdır. Doğal süreç progresif ilerlemedir (Kosinski ve Landwehrmeyer, 2005). HD’deki kognitif bozukluk yaygın olarak incelenmiştir. (Craufurd ve Snowden, 2003; Paulsen ve Conybeare, 2005). Progresif supranükleer palsideki subkortikal demansın tanımlanmasını takiben (Albert et al., 1974), HD’deki temel defisitler subkortikal olarak sınıflandırıldı (McHugh ve Folstein, 1975). Sonraki araştırmalar, bu defisitlerin AD’deki paternden farklı olduğunu gösterdi. MMSE kullanımı sonucu, HD hastaları fazla dikkat gerektiren durumlara (yedili seri) Alzheimer hastalarından daha kötü performans göstermelerine karşın, zaman ve bellek oryantasyonunda daha iyi performans gösterdiler (Brandt et al., 1988). Aynı şekilde, Demans Derecelendirme Skalası uygulanan HD hastalarında AD hastalarına göre başlama/tekrarlama alt testlerinde daha fazla bozulma gösterirken, bellek alt testinde daha az bozulma gösterdi (Rosser ve Hodges, 1994). HD hastaları ile ilgili çok sayıda çalışmanın incelenmesi sonucu, Zaksanis (1998), bellek edinimi ve geç hatırlama, kognitif esneklik, soyutlama, dikkat ve konsantrasyonla ilgili defisitleri raporlamıştır. Bazal ganglion ve frontostriatal bağlantıların patolojik tutulumunu yansıtıcı olarak, bir çok alanda düşük performans gösteren bir diseksekutif sendrom olabilir. Kognitif fonksiyonların doğal seyirlerinden biri çökmedir, ancak, çökme oranı farklı alanların etkilenmesi nedeni ile değişkendir. Bir uzunlamasına çalışmada, 1-yıllık dönemde düşük seviye psikomotor görevlerde, nesne hatırlamada ve sözel akıcılıkda önemli bir çökme saptanırken, yürütücü fonksiyonu (WCST) ise sabit kalmıştır (Snowden et al., 2001).