![]() korlara ba¤lan>rlar, aktive hale gelerek hücre zedelenmesi ve inflamasyona yol açarlar. Çeflitli kompleman proteinle- rinden yoksun olan "knockout" (konjenital olarak baz> spesifik genlerinde eksiklik olan, e.n.) fareler bu tip bir ze- delenmeye dirençlidir. lar anlat>l>rken daha detayl> olarak tart>fl>lm>flt>r. Burada hücre ölümüne kadar giden olaylar dizisine örnek olarak kimyasal et- ki ile oluflan iki zedelenme formunu anlataca¤>z. rarak etki gösterebilir. Örne¤in, civa klorid zehirlenme- sinde, civa hücre membran> ve di¤er proteinlerin sülfidril gruplar>na ba¤lan>r, böylece membran geçirgenli¤inin art>- fl>na ve ATPaz'a ba¤>ml> membran transportunun inhibisyo- nuna yol açar. Bu gibi durumlarda, en büyük hasar genel- likle kimyasal maddeleri kullanan, absorbe eden, ekskrete eden ya da konsantre hale getiren hücrelerde olmaktad>r- civa klorid ile ilgili olarak bu durum böbrek ve gastrointes- tinal sistem hücrelerinde olmaktad>r (Bölüm 9). Siyanid ze- hirleri mitokondrial sitokrom oksidaz üzerine toksik etki yapar ve oksidatif fosforilasyonu bloke eder. Ayr>ca birçok antineoplastik kemoterapötik ajanlar ve antibiyotik ilaçlar- da direkt sitotoksik etkilerle hücre hasar>na yol açarlar. toksik metabolitlere dönüfltürülmeleri gerekir. Bu modifi- kasyon genellikle karaci¤er ve di¤er organlar>n düz (gra- nülsüz) endoplazmik retikulumundaki P-450 mikst fonksi- yonlu oksidazlar taraf>ndan gerçeklefltirilir. kovalent ba¤lanarak membran hasar>na neden olabilme- lerine ra¤men, membran zedelenmesinin en önde gelen mekanizmas> reaktif serbest radikallerin ve daha sonra- s>nda da lipid peroksidasyonunun oluflumudur. tetraklorid (CCl nan polienoik ya¤ asitlerinin otooksidasyonuna yol açar. Ora- da lipidlerin oksidatif dekompozisyonu bafllat>l>r ve oksijenle reaksiyona girmesi sonras>nda da organik peroksitler oluflur (lipid peroksidasyonu). Peroksit radikallerinin bizzat kendile- rinden yeni radikaller oluflaca¤>ndan bu reaksiyon otokatali- tik etkiye sahiptir. Böylece, lipidlerin dekompozisyonuna ba¤- l> olarak endoplazmik retikulumun yap>s>n>n ve fonksiyonu- nun h>zl> bir flekilde bozulmas> geçekleflir. Bundan dolay>, CCl hem fliddetli hem de son derece h>zl> olmas> sürpriz de¤ildir. 30 dakika içerisinde hepatik protein sentezinde h>zl> bir düfl- kaba endoplazmik retikulumun ribozomlar>nda ayr>lma ortaya ç>kar. Hepatositlerin trigliseridlerle kompleks oluflturacak apoprotein sentezi yapamay>fllar> ve böylece lipoprotein sek- resyonunu sa¤lamalar>ndaki yetersizliklerine ba¤l> olarak he- patositlerden lipid ihrac> azal>r. Sonuç, CCl karaci¤er bu bölümde daha sonra tart>fl>lacakt>r). Daha sonra mitokondrial zedelenme meydana gelir, ve bunu plazma mem- bran>n>n artm>fl geçirgenli¤ine ba¤l> olarak meydana gelen iler- leyici hücre fliflmesi takip eder. Plazma membran hasar>n>n, düz endoplazmik retikulumda lipid peroksidasyonu ile üreti- len ancak uzak alanlarda etki gösterebilen, nispeten stabil ya¤ aldehitleri taraf>ndan oluflturuldu¤u düflünülmektedir. Bunu içeriye masif kalsiyum ak>fl> ve hücre ölümü takip eder. edilir, ayr>ca az miktarlarda, sitokrom P450 taraf>ndan katalize edilen oksidasyon ile elektrofilik ve oldukça toksik olan bir me- tabolite dönüfltürülür. da, GSH azal>r ve böylece hücrelerde toksik metabolitler birikir, nükleofilik makromolekülleri parçalar, proteinlere ve nükleik hücre nekrozuna yol açan olaylar>n dizisi. KER, kaba endoplazmik retikulum; SER, düz endoplazmik retikulum. |