![]() düflük olsa da PH modellerinde elde edilen olumlu davran>flsal yan>tlar bu yaklafl>m>n en az>ndan do¤ru yolda oldu¤unun bir iflareti olabi- lir. Sonuç olarak düflük nöron say>s> sorununun bir an önce çözülmesi gerekmektedir. 2005 y>- l>nda yay>nlanan bir çal>flmada araflt>rmac>lar DAerjik nöron progenitörü olan EKH'leri (daha önce yap>ld>¤> gibi olgun hücrelere indükleme yapmadan) parkisoniyen maymunlara trans- plante ederek çok daha fazla say>da nöronun hayatta kalmas>n> sa¤lam>fl ve iyi terapötik so- nuçlar elde etmifllerdir (Takagi ve ark., 2005). Ancak hücrelerin uzun-süreli hayatta kalmalar> ve tümör oluflumu gibi sorular henüz cevaplan- mam>flt>r. olmaya devam etmektedir. Ancak bu tedavi yön- teminin klinik uygulamalara geçmesi için uzun y>llara gereksinim oldu¤u unutulmamal>d>r. Yer- lefltirilen hücrelerin konakç> hücrelerle uygun bir nöral flebeke oluflturulmalar> sa¤lanmal>d>r. Ayr>ca PH'de hangi hücre tipinin (EKH, NKH ya da mezensefalik kök hücreler) seçilece¤i henüz aç>k de¤ildir. vi yöntemlerinden biri olarak kabul edilmektedir. niyle gelece¤e yönelik tedaviler aras>nda en önemli yöntemlerden biri olan gen tedavisi ya sürekli dopaminerjik stimülasyon sa¤lamak su- retiyle L-dopa diskinezilerini azaltmay> ya da do- paminerjik nörodejenerasyonu önleyerek hasta- l>¤>n ilerleyiflinin önüne geçmeyi hedeflemekte- dir. gösteren gen tedavisinde gelinen nokta yukar>da sözü edilen di¤er tedavi yöntemlerine k>yasla da- ha ileridedir. Hem yöntem farkl>l>klar>, hem de tedavide kullan>lan genlerin çeflitlili¤i bak>m>n- dan daha genifl bir tedavi spektrumu sunar. An- cak özellikle genin aktar>lma biçimi, dozu ve gen ifadesinin kontrolünün yan>s>ra etik sorunlar halen çözülebilmifl de¤ildir. bir immün yan>t oluflturmadan etki süresi uzun mine gen aktar>m>nda bilinen en etkili yöntem viral vektör arac>l>kl> gen transferidir. önemlileri rekombinant adenovirüs (rAd), re- kombinant adeno-iliflkili virüs (rAAV) ve lentivi- rüstür (LV). Halihaz>rda yürütülmekte olan kli- nik deneylerde rAAV ve LV'ler kullan>lmaktad>r. Viral vektörler vahfli tiplerinden farkl> olarak tek bafllar>na ço¤alamazlar ve bir hücreyi infekte et- tikten sonra baflka hücrelere transfer olamazlar. amac>yla da bu vektörlerin viral genlerinin önemli bir bölümü ç>kar>lm>flt>r. Viral vektörle- rin üretimine iliflkin detaylara literatürden ayr>- ca ulafl>labilir (Ulusoy ve ark., 2008, Mandel ve ark., 2008, Snyder ve ark., 2005). munda tedavinin geri çekilmesinin mümkün ol- mamas> ve doz ayarlamas> yap>lamamas>d>r. Preklinik çal>flmalardan yüksek dozlar>n non- spesifik toksisiteye neden olabildi¤i çok iyi bilin- mektedir. Bu sorunun çözümüne yönelik olarak oral yoldan verilen ilaçlar arac>l>¤>yla regüle edi- lebilen vektörler üzerinde çal>fl>lmaktad>r. Tetra- siklin ya da rapamisin gibi indükleyici ilaçlar>n uygun flekilde ve dozlarda kullan>lmas> sayesin- de gen ifadesi bafllat>labilir, durdurulabilir ya da doz ayarlamas> yap>labilir (Cress 2008; Kordo- wer ve ark., 2008). Ancak bu yöntem henüz kli- nik çal>flmalara yans>m>fl de¤ildir. yüktür (8kb). Vahfli formu toplumda yayg>n ola- rak bulunan bir virüs oldu¤undan immün yan>t oluflturma ihtimali yüksektir (Harvey ve ark., 1999) ve çeflitli çabalara ra¤men bu immünoje- nite sorunu çözülebilmifl de¤ildir (Lowenstein ve ark., 2007). maktad>r. Önemli avantajlar> yüksek paketleme kapasiteleri (9 kb) ve konak hücre genomuna entegre olabilmeleridir. Ayr>ca, virüsün HIV kö- kenli olmas>ndan kaynaklanan güvenli¤e dair sorunlar, yeni jenerasyon kendili¤inden etkisiz- leflen LV'lerin gelifltirilmesiyle azalm>flt>r (Zuffe- rey ve ark., 1998). PH'da LV kullan>larak yap>lan ilk klinik faz I/II deney Oxford Biomedica tara- f>ndan 2007 y>l>nda bafllat>lm>flt>r. Bu çal>flma, dopamin sentezinde rolü olan tirozin hidroksilaz |