![]() önündeki en önemli engellerdir (Kordower ve ark., 1999). lar elde edilmifltir. ventrikülllere enjekte edilmifl ancak semptoma- tik yan>t elde edilememifltir (Nutt ve ark., 2003). Bu çal>flmada etki görülmemesinin en olas> aç>k- lamas> proteinin beyin parankimine geçmemifl olmas>d>r. Hastalarda etki görülmemifl ancak bulant>, ifltah kayb> ve duyusal bozukluklar gibi yan etkiler görülmüfltür. Bu yan etkilerin de GDNF'nin beyin omurilik s>v>s>ndaki yüksek konsantrasyonuna ba¤l> oldu¤u düflünülmüfl- tür. nu uygulanan 5 hastan>n UPDRS skorlar>nda dramatik düzelme bildirilmifltir (Gill ve ark., 2003; Patel ve ark., 2005). lanm>flt>r. Semptomatik iyileflme iki y>l sürmüfl ve ciddi bir yan etki ortaya ç>kmam>flt>r (Patel, Bunnage, 2005). dopaminerjik liflerde tomurcuklanma görülmüfl- tür (Love ve ark., 2005). m>flt>r (Slevin ve ark., 2007; Slevin ve ark., 2005). 6 ve 12. aylarda klinik yararlan>m (UPDRS skorunda düzelme) gösterilmifl ancak bu iyileflme tedavi kesildikten 9-12 ay sonra kaybolmufltur. kör plasebo kontrollü olarak düzenlenen çal>fl- mada hastalara sürekli intraputaminal GDNF infüzyonu uygulanm>fl ancak 6 ay sonunda her- hangi bir klinik yararlan>m (UPDRS skorunda düzelme) gösterilememifltir (Lang ve ark., 2006). Etki gösterilememesi ve iki güvenlik problemi (yan etki) çal>flman>n durdurulmas>na neden ol- mufltur. karfl> nötralizan antikorlar>n geliflmifl olmas>, ikincisi ise paralel yürütülen maymun çal>flma- lar>nda yüksek GDNF dozlar> ile serebellar Pur- kinje ve granül hücrelerinde dejenerasyon görül- mesidir. malar bafllat>lamam>flt>r. Klinik etkinin gösteri- vam ededursun GDNF üreten kapsüllenmifl hücrelerin gelifltirilmesi üzerinde yo¤un çal>fl- malar devam etmektedir. Bu hücre kapsüllerini cazip k>lan özellikler flöyle s>ralanabilir: Öncelik- le striatuma birden fazla say>da kapsül yerleflti- rilebilirse tüm striatal alanlara GDNF ulaflt>r>la- bilir. Lokal GDNF uygulamas>n> içeren bu yakla- fl>m semptomatik ve nörorejeneratif etkilerin ya- n>s>ra nöroprotektif etkiler aç>s>ndan GDNF araflt>rmalar>na katk>da bulunabilir. Üçüncü olarak sözü edilen lokal uygulama ile nötralizan antikorlar ve serebellar toksisite gibi yan etkiler- den kurtulmak mümkün olabilir. Son olarak ciddi yan etkilerin geliflmesi durumunda beyin- den ç>kar>labilirler (Lindvall ve ark., 2008). He- nüz gelifltirilmekte olan ve büyüme faktörleri te- davilerinin uygulan>m> için son derece önemli olan bu yaklafl>m>n gelecekteki sonuçlar> merak- la beklenmektedir. rin dopamin üretebilme, konakç> nigrostriatal sistemine entegre olabilme ve dopaminerjik nö- ron dejenerasyonunu kompanse edebilme özel- liklerine sahip olmalar>n>n kabulünden yola ç>- k>larak uygulanmaya bafllanm>flt>r. Konakç> striatumuna implante edilen dopamin hücreleri- nin oral L-dopa tedavisine k>yasla daha fizyolo- jik bir flekilde dopamin sal>verecekleri ve dopa- min yetmezli¤ini daha uygun bir flekilde restore edecekleri hipotetik olarak söylenebilir. Labora- tuvar çal>flmalar>nda striatum içine yerlefltirilen fetal mezensefalik transplantlar>n>n 6-OHDA (rodent) ve MPTP (maymun) modellerinde hayat- ta kalabildikleri, striatumu yeniden inerve ettik- leri, dopamini restore ettikleri ve motor ifllevleri düzelttikleri gösterilmifltir (Olanow ve ark., 1996). lar>n striatumda hayatta kald>klar> ve dopami- nerjik ifllevi restore ettikleri postmortem analiz- ler ve PET görüntülemesi ile gösterilmifltir (Kor- dower ve ark., 1995). Ancak yap>lan iki çift-kör, kontrollü çal>flmada plaseboya k>yasla önemli bir klinik etkinlik gösterilememifl ve her iki çal>fl- mada da fliddetli off-diskinezileri görülmüfltür (Freed ve ark., 2001; Olanow ve ark., 2003). Bü- yük bir hayal k>r>kl>¤> yaratan bu negatif sonuç- lar> takiben yap>lan post hoc analizler yafl> genç, |