![]() termifltir. ya'da %0.041 (Dotchin ve Walker, 2008) olarak hesaplanm>flt>r. Bu iki veri genetik ve muhteme- len çevresel risk faktörlerinin olas> rolünü dü- flündürmektedir. Tüm prevalans çal>flmalar>n>n iflaret etti¤i ortak nokta ise prevalans>n yaflla birlikte belirgin art>fl gösterdi¤idir (Tablo 1). farkl>l>klar gösterebilse de eriflkin toplumda %3- 4 aras>nda oldu¤u, yaflla birlikte bu s>kl>¤>n be- lirgin derecede artt>¤> söylenebilir. Ço¤u çal>fl- man>n gösterdi¤i ilginç bir bulgu ET hastalar>- n>n %90 kadar>n>n (Mersin çal>flmas>nda %91) tremorlar> nedeniyle hekime baflvurmam>fl ol- duklar>d>r. Klinik gözlemlerle uyumlu bir flekil- de, ellerden sonra en s>k tremor yerleflim yeri bafl olmakta ve bafl tremoru kad>nlarda erkekle- re göre daha fazla oranda görülmektedir (Mersin çal>flmas>nda %23.8'e %12.8) (Louis ve ark., 2003; Do¤u ve ark., 2005). lan>larak yap>lan retrospektif çal>flman>n verisi- dir. Bu çal>flmada insidans 100,000'de 23.7 ola- rak hesaplanm>flt>r (Rajput ve ark., 1984). l>flmada 65 yafl ve üstü ortalama 3.3 y>l izlenen 5278 bireyin dahil edildi¤i çal>flma y>ll>k insi- dans>n 100 000 kifli-y>l için 616 oldu¤unu belir- lemifltir (Benito-Leon ve ark., 2005). karfl>laflt>r>ld>¤>nda metodolojik farkl>l>k sonuç- lar>n farkl>l>¤>n> aç>klamaktad>r; ilk çal>flma muhtemelen hastalar> belirlemekte yetersiz kal- birlikte de¤erlendirildi¤inde ET'nin san>landan daha s>k oldu¤u, hastalar>n büyük ço¤unlu¤u- nun tan> almadan hayatlar>n> sürdürdü¤ü gö- rülmektedir. larda %17-%100 aras>nda bulunmufltur (Bu- senbark ve ark., 1996; Louis ve Ottman 1996; Do¤u ve ark., 2005; Deng ve ark. 2007). Genel olarak hastalar>n üçte ikisinde aile öyküsü bu- lundu¤u kabul edilir. Farkl> serilerde aile öykü- sü oranlar>n>n farkl> olmas> yine metodolojik farkl>l>klardan kaynaklanmaktad>r. Ailede tre- mor öyküsü bulunmas> di¤er bireyler için ET riskini 5 kat art>rmaktad>r (Louis ve ark., 2003). Bugüne kadar kapsaml> soya¤ac> çal>flmas> ya- p>lan ailelerde otozomal dominan kal>t>m pater- ni oldu¤u ve penetrans>n 65 yafl>nda %100 oldu- ¤u gösterilmifltir (Bain ve ark., 1994). etyolojisinin belirlenememifl olmas> dikkat çeki- cidir. ET için tan>mlanm>fl bir gen olmasa da bi- linen 3 lokusa ba¤>nt> gösterilmifltir. Bu lokuslar FET veya ETM olarak bilinmekte; 1,2,3 olarak isimlendirilmektedir. FET1 ya da ETM1 olarak bilinen ilk lokus taramas> sonucu kromozom 3q13 üzerinde be- lirlenmifltir (Gulcher ve ark., 1997). ETM2 loku- su ise genifl bir Çek-Amerikan ailede kromozom 2p24.3-p24.2 üzerine ba¤>nt>lanm>flt>r (Higgins ve ark., 2004). Bu lokus daha sonra 192 kilo- bazl>k bir aral>¤a daralt>labilimifltir (Higgins ve ark., 2004). Bunu izleyen heyecan verici geliflme ise HS1-BP3 geninde saptanm>fl bir miss-sense mutasyonun (828C m>fl bir baflka çal>flma bu mutasyonun patojenik olmayabilece¤i ve sadece bir varyasyon olabile- ce¤ini düflündürmüfltür (Deng ve ark., 2005). Kromozom 3q13.3 üzerine lokalize dopamin 3 reseptör geni (DRD3) kodlay>c> bölge varyantlar>- n>n ET ile iliflkili olabildi¤i baz> ailelerde ve bir olgu kontrol çal>flmas>nda gösterilmifltir (Lucotte ve ark., 2006). Kuzey Amerikal> ailesel ET olgu- lar>nda yap>lan bir çal>flmada ise üçüncü bir lo- kus olarak kromozom 6p23 üzerine ba¤>nt> gös- terilmifltir (Shatunov ver ark., 2006). ET için bir di¤er lokus daha sonra alfa-sinüklein triplikas- yonu saptanan genifl bir otozomal dominan par- kinsonizm ailesinde gösterilmifltir (Farrer ve Prevalans> (Dogu ve ark, 2003) |