background image
2001 yilinin 11 Eylül günü sabah 8.30'da kiz kardeim Karen Dünya Tica-
ret Merkezi'nin 105'inci katindaki ofisinden en iyi arkadaini telefonla aradi.
Daha sonra Karen'dan bir daha haber alinamadi.
zleyen bir kaç hafta süresince onun adina anma ve duygu paylaim ileri-
nin organize edilmesine yardim ettim, ölüm raporunu imzaladim ve ona ait
olan tüm eyalari topladim. Daha sonra da vücudum iflas etti. Üç ay boyunca
uyuyamadim. Sonunda bir türlü geçmeyen nezleye tutuldum. Yataktan diari
çikamiyordum, kitap okumaya, film izlemeye ve müzik dinlemeye kari olan
ilgimi de kaybetmitim. Yine de dostlarim benim depresyonda olduumu dü-
ündüklerini söylediklerinde airmitim.
Bu fikre kari çikarak, "Hayir, depresyonda falan deilim, sadece hastayim"
diyordum. Ben bir psikiyatristtim, ancak aniden, hayatimda ilk kez, depresyo-
nun fiziksel semptomlarini kendimde gözlemekteydim, bu deneyimin kendisi
ve deneyimin duygusal olmaktan ziyade bedensel oluu beni afallatmiti. Vü-
cudum içten içe çöküvermiti.
lk defa, hastalarimin ne ile kari kariya kaldiklarini ve depresyon dene-
yimini sözcüklere dökmenin ne denli güç olduunu tam olarak anliyordum.
Ayrica ruhsal bir hastaliimin olduunu kabul etmek de bana zor geliyor-
du. Kendimi zayif ve utanmi hissettim, hastalarimin duyduu sikintiyi ve
damgalanmayi anlamaya baladim.
Psikoterapiye, anma etkinliklerine, ibadet ettiim yere gittim ve ilk kez
Budist bir toplulua katildim ve Karen ile iletiim kurduunu iddia eden bir
medyuma bavurdum - yine de bir hekim olarak ihtiyati elden birakmadim.
Hayatimda ilk defa saatlerce bir ey yapmadan gün ortasinda Central Park'ta
öylece oturdum.
3
Giri
1